VI

46.1K 2.3K 146
                                    




Kapıya doğru yürürken yine gerginlikten kusacakmışım gibi hissediyordum. Kapı daha biz çalmadan açıldığında Elif hanımın heyecanlı bir şekilde konuştuğunu duydum. "Hoş geldin bir tanem." 

Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Arkasında birkaç kişinin olduğunu görüyordum ama bakamıyordum. "Hoş buldum." diyebildim sakince. Bana sarılmak istiyor ama tepkimden korkuyor gibiydi. Bu duruma üzülsem de şu anlık sarılmaması daha iyiydi. "Geç içeri hadi." dedikten sonra kapıyı iyice açmıştı.

Gözüm direkt Polat'ı buldu. Biraz daha sakinleştiğimi hissettim. Bu iri yarı yeni tanıştığım adamın bendeki etkisine gerçekten hayret ediyordum. 

Dün bir bugün iki Efsun bir dur. 

İyi olup olmadığımı kontrol ediyor gibiydi. Yanında Barış ve Barış'a çok benzeyen bir adam vardı. Barış yüzünde kocaman gülümsemesiyle "Hoş geldin." dedi. O kadar sıcak bakıyordu ki. Barış gibi bir abiyle büyüsem nasıl olurdu diye düşünmek istemedim. Düşünürsem ağlardım.

 Yanındaki adama döndüğümde şaşırdığını fark etmiştim. O da fazlasıyla sert duruyordu ama ne Polat kadar yıkıcı ne de Barış kadar sevecen bakıyordu. Saf şaşkınlık ve merakla bakıyordu bana. "Polat abime ne kadar çok benziyor." dediğini duydum. Kendi kendine konuşuyor gibiydi. Hafif tebessüm etmeye çalıştım. Aynı zamanda titreyen ellerimi saklamaya çalışıyordum.

Arkalarında duran birine gözüm kaydı. İster istemez duraksadım ve gülüşüm kayboldu. İşte bu bakışlar çok tanıdıktı. 17 yıllık yaşantımın çoğunda bu bakışlara maruz kalsam da hala sorguluyor gibiydim. 

Sanırım burada da istenmiyoruz. 

Yanımdaki Elif hanımında gerildiğini hissettim. Yıldırım bey konuşması gerektiğini fark etmişti. "Polat ile Barış'ı biliyorsun zaten. Barış'ın yanında duran Savaş. Barış'ın ikizi. Arkalarında duran ise Kaan." Yine tebessüm etmeye çalışarak "Memnun oldum" dedim. 

Bir cevap beklemiyordum. Sanırım yine herkes ne yapacağını bilmiyordu. Bu sefer Elif hanım konuşmaya başladı. "Açsın değil mi ? Senin için bir şeyler hazırladım ama neyi sevip neyi sevmediğini bilmiyorum. Umarım beğenirsin." Sesi o kadar üzgün çıkıyordu ki. Ağlayacağımı hissettim. 

Annem benim hangi yemeği sevdiğimi bilmiyordu. Annem beni tanımıyordu. Daha fazla üzülsün istemedim. 

"Yemek seçmem. Seveceğime eminim. Keşke kendinizi yormasaydınız."

"Olur mu öyle şey ? Kızım evine ilk defa geliyor tabi ki onun için hazırlık yapacaktım." Kızım. Yine gerildim. "Ayakta kaldık. Masaya geçelim hadi." diyen Yıldırım beyin sesiyle önden gidenleri takip etmeye başladım. 

Kocaman masanın bulunduğu bir yemek odasına girmiştik. O da masanın kocamanlığına rağmen çok ferah duruyordu. Burayı kim tasarladıysa çok zevkliydi. Herkes yerine geçtiğinde Savaş ile Polat'ın arasında boş bir sandalye olduğunu fark ettim. Sanırım buraya oturmam gerekiyordu. Oturduktan sonra yanımdaki bedenlerin kasıldığını hissettim. 

Belli etmeselerde onlarda fazlasıyla gergindi. İkisinin arasında o kadar küçük kalıyordum ki bana sadece tek parmakla dokunsalar yalpalayacağım kesindi. Bir tane kadının yemek servisi yapmasıyla herkes sessiz oturmaya devam etti. Kaan'ın o tanıdık bakışlarını üzerimde hissediyordum. Bu beni daha da gersede sustum. Ben hep susardım zaten.

"Kızım ben ne demem gerektiğini bilmiyorum. O kadar saçma bir durum içerisindeyiz ki sana nasıl yaklaşmam gerektiğini de bilmiyorum. Tek bildiğim 17 yıl sonra kavuştuğum kızımı yanımda istediğim." diyen Yıldırım beye döndüm. Son cümlesiyle Kaan'dan alaylı bir gülüş duymuştum. Benim varlığımdan rahatsızdı.

EfsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin