"Babacım, güzelliğim. Uyan hadi!" diyen sesi duyuyor, algılayamıyordum. Gece geç yattığımdan olsa gerek kalkmak istemiyordum. Konuşmak istemiştim fakat beynimde tam kuramadığım cümleler mırıltılar şeklinde ağzımdan çıkmıştı. "Kedi gibisin yine." dedikten sonra alnımda bir öpücük hissettim. Biraz daha kendime geldiğimde gözlerimi sonunda açabilmiştim.
"Günaydın güzel kızım." dedikten sonra kocaman gülümseyen babam sayesinde günümün gerçekten aydığını anladım. "Günaydın babacım." diye karşılık verdiğimde ellerimle bir yandan kaşınan gözlerimi ovuşturuyordum. "Annem nerede?"
"Saatten haberin yok tabii! Kıyamadı sana bugün ayrı bir tatlı gelmişsin gözüne, öyle söyledi. İşe gitti. Abilerinde yok." Anneme karşı olan sevgimin, artık tarif edemeyeceğim raddeye geldiğini düşünüyordum. "Sen niye işe gitmedin ? Bir sorun mu var ?" dediğimde sesim istem dışı tedirgin çıkmıştı. Ne zamandır bu evdeydim ve bu süreçte babamın daha önce hiç işe gitmediği olmamıştı.
"Bugünü bir prensese adamaya karar verdim. İzin verdim kendime, patron ben değil miyim?" Yine yüzünde o harika gülümsemesi ve şefkatli bakışları ile bana bakıyordu. Uyandığım gibi hissettiğim bu duygusallık gözlerime hemen yansımıştı.
Benimle vakit geçirmek için gitmemişti.
Utanmasam kalkar yatakta zıplardım. İçim içime sığmıyor gibiydi. Zıplayamasam da hemen kalkıp ona sarıldım. Konuşursam ağlayacak gibi hissediyordum. Regl dönemim yaklaştığından üstümde ekstra duygusallık olduğunu da biliyordum. Babam, elleri saçımdayken, duygusallığımı hissetmiş olmalı ki konuyu değiştirmeye çalıştı. "Hadi kalk elini yüzünü yıka, giyin. Ben de prensesime kahvaltı hazırlayayım."
"İşlerimi halledip hemen yardıma geliyorum." dedikten sonra yanağından öpüp, odamdaki lavaboya geçtim. Aynadan kendime baktığımda her şey hala hayal gibi geliyordu. Babam vardı. Babam benimle vakit geçirmek için işe gitmemiş, bir gününü bana ayırmıştı. Rüya değildi. Babam beni gerçekten seviyordu.
Daha fazla düşünürsem ağlamaya başlayıp susamayacağımı biliyordum. Ağlamayı unutmuş, yalnız başına hayatına devam etmeye çalışan bir kızdan geldiğim bu hal beni hala düşündükçe şoka sokuyordu. Kaan hariç herkesle iyi anlaşıyor, hepsini çok seviyordum. Annem, babam ve abilerim vardı. Hepsi beni düşünüyor, üstüme titriyordu.
Abi dediğim andan beni Barış abim beş dakikada bir odama geliyor, "Hala abinim değil mi?" diye sorduktan sonra çıkıyordu. Savaş abim, ona yaptırdığım resmi baş ucuna koymuştu. Onlar için yaptığım pastayı yedikten sonra bana en az on kere ellerine sağlık demiş, çok güzel olduğunu söylemişti. Ellerimi tek tek öpmüştü.
Bunları yapmasının sebebinin o adamın anlattıkları olduğunu biliyordum. Savaş abim, mükemmel bir adamdı. Sert görüntüsünün aksine çok merhametli ve duygusaldı. Polat abim ise hala ona abi dediğimde gözleri parlayarak bana bakıyordu.
Haftaya Salih amcanın yanında işe başlayacaktım. Dün Engin abinin yanına gidip onunla konuşmuştum. Çalışan konusunda bir sıkıntısı olmadığını, bana yardım etmek için fazladan bir kişi çalıştırdığını bildiğimden içim rahattı.
O da kararımı desteklemiş, bana her zaman ki gibi iyi dileklerini sunmuştu. Onu unutursam küseceğini de yüz defa söylemişti. Bir de yarın psikiyatr ile randevum vardı. Açıkçası kendimi içten içe tedirgin hissetsem de üstünde durmamaya çalışıyordum.
Çok fazla oyalandığımı hissedip hemen işlerimi halledip giyindim. Bugün kötü şeyler düşünmek yoktu. Babamla mutlu ve huzurlu bir gün geçirmek istiyordum. Mutfağa inerken içimden sürekli bunu geçirerek, evrene pozitif enerjimi yollamaya çalıştım. Ben inene kadar babamın çoktan masayı hazırladığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsun
ChickLitARA VERİLDİ. Ben Efsun.17 yıl sonra öğrendiğim gerçekle Efsun Yılmaz. Gerçek aile kitabıdır.