XXX

25.3K 1.7K 174
                                    




"Nasıldı o evde hayatın, yaşadıkların ?" diyen Burcu hanımla derin düşüncelere girmiştim. Aklımdan yüzlerce sahne geçti. Hepsinde ağlıyordum, yaralıydım. Güldüğüm, mutlu olduğum tek bir anı bile yoktu. Kavgalar, bağırışlar, dayak yemeler, içki kokusu. 

Düşündükçe midem bulanıyor, zihnim iyice karışıyordu. Cevap veremeyeceğim kadar karıştığımı anlamış olmalı ki benim için kolaylaştırmaya çalıştı. "Mutlu olduğun bir anından bahset mesela."

"O evin içindeyken bir kere bile mutlu olmadım." dediğimde bu keskin cevabım onu da zora sokmuş gibiydi. 

Buraya kadar boşuna gelmedin Efsun, yapabilirsin

Kapıda bekleyen abimi düşündüm. Benim için endişeleniyor, mutlu olmam için uğraşıyordu. Diğerleri gibi. Onlar için yapmalıydım, iyileşmeliydim. "O adam hep içerdi. Özellikle o kadın ben 5 yaşındayken bizi terk edip gittiğinde daha çok içmeye başladı. Kötü biriydi zaten. Hiç gülmezdi, sarılmazdı, öpmezdi. Bilmezdi öyle şeyleri yani. Tek yapabildiği içip, bağırmaktı. Zamanla bu öfkesi şiddete dönüştü." 

Aklıma gelen görüntüler konuşmamı zorlaştırıyordu. İyi hissetmiyordum. O kadar uzun zamandır bunları zihnimde arka planda bırakmaya çalışıyordum ki, şu an gün yüzüne çıkarmak beni öldürüyordu. "İlk dayağımı bana sarılmasını istediğim için yedim. Yağmur yağıyordu, şimşek çakıyordu ve ben annesi tarafından terk edilmiş 6 yaşında bir çocuktum. Korkuyordum."

 Gözlerim çoktan dolmuş, taşmak üzereydi. "Tokat attı önce. Ne kadar iğrenç olduğumu, korkak olduğumu, işe yaramaz olduğumu, o kadının benim yüzümden gittiğini söyleyip durdu. Sonra da biraz hırpalayıp kapının önüne attı beni. Bir gece kal da aklın başına gelsin demişti." 

Yaşlı gözlerimle karşımdaki kadına baktığımda gözlerindeki ifadeden bana üzüldüğünü anlayabilmiştim. "Ben o günden sonra yağmurdan, şimşekten nefret ettim ama bir daha hiç korkmadım."

"Hala mı sevmiyorsun?" diye sorduğunda aklıma direkt Barış abim gelmişti. Akan gözyaşlarıma rağmen yüzümde buruk bir tebessüm oluştu. "Geçenlerde yağmur yağdığında, Barış abimle yağmurun altında dans edip şarkı söyledik. Artık yağmur dendiğinde aklıma sadece abim geliyor. Kendimi uzun zaman sonra huzurlu hissettiğim bir andı. "

"Barış abinin sana iyi geldiğini anlayabiliyorum. Peki diğerleri?" dediğinde aklıma gelenlerle gülümsemem büyümüştü. "Onlar bana ilaç gibi geliyor. Annem mesela her sabah beni öperek uyandırıyor, saçlarımı örüyor, benimle ha bire bir şeyler yapmak için uğraşıyor. O harika bir kadın. İleride onun gibi biri olmak çok isterim." Biraz soluklandım. 

"Babam dün benim için işe gitmedi. Bütün gün aklımıza gelen her şeyi yaptık. O adamın açtığı yaraları kapatmak için her şeyi yapıyor ve ben onunlayken o adam aklımın ucuna bile gelmiyor. Sanki hep onunlaymışım gibi, bizi hiç ayırmamışlar gibi hissediyorum." Aklıma gelen düşüncelerle üzerime yine bir hüzün çökmüştü.

"Yine de çok korkuyorum. Yalnız kaldığım her an ya bu mutluluk bozulursa diye düşünüp duruyorum. Onlarda beni kırarsa ne yaparım bilmiyorum ki. Bu sefer kaldırabileceğimi zannetmiyorum. Kabuslar görüyorum. Geceleri doğru düzgün uyuyamıyorum. Eskiden de görürdüm ama bu aralar çok fazla arttı." 

Burcu hanım yerinde dikleştiğine bakışlarımı onda sabitledim. "Bu korkun çok normal Efsun. Sen 17 yaşına kadar zorla ailenden alınmış, şiddet görmüş, yalnız bırakılmışsın. Kendi kendine bir şeyleri yapmaya o kadar alışmışsın ki başka birinin sana yardımcı olmaya çalışmasını yadırgıyorsun, kabullenemiyorsun. Yalnızlık senin duvarın olmuş. Kimsem olmazsa beni üzecek biri de olamaz diye düşünmüşsün. Şimdi birden hayatına bu kadar insanı almak seni yoruyor olabilir. Sürekli acabaların olabilir. Bunlar çok normal."

EfsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin