"Abicim şunu da yer misin ?" diyerek elinde pekmez dolu bir kaşıkla beni kovalayan Barış abimden kaçıyordum. "Ya yeter ama! Bir haftadır sağlıklı diye diye her şeyi yedirdin bana."
"Ama abicim niye kırıyorsun beni ?" Birkaç gündür duygu sömürüsü yaparak her şeyi yaptırdığından bu sefer kanmayacaktım. Kan verdirip değerlerimi kontrol ettirdikten sonra çoğu değerim düşük çıkmıştı. Barış abimde o günden beri her şeyi bana yediriyor, işte bile hazır yememe izin vermiyordu. Her gün elinde bir çanta yemekle beni uğurladığında kalbimin sıcacık olduğunu inkar edemezdim tabii ki.
"Ya baba, şu oğlunu alır mısın başımdan?" dedikten sonra koltukta oturan babamın kolları arasına girmiştim. Babam da her zamanki gibi bana sıkıcı sarılıp abimi azarladı. "Rahat bırak lan kızımı! Yemesi gerektiği kadar yedi zaten." Babama sardığım kollarımı iyice sıkılaştırıp, yanağından öptüm.
Onu öpmemle iyice keyiflenen babam saçlarımdan öptüğünde onu ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha düşündüm. Yıllarca baba kavramından nefret ederek büyümüştüm ama 17 yıl sonra olsa da gerçek bir babaya sahip olmanın ne demek olduğunu öğrenmiştim.
"Senin iyiliğin için diyorum ama ben." diyerek dudak büzen abime karşı koyamayacağımı çok iyi biliyordum. "Son ama bak!" dedikten sonra pekmezi yemiştim. Yediğimde abimin yüzünde güller açtığından ağzımdaki o iğrenç tada odaklanmamaya çalıştım.
Pekmezden nefret ediyordum!
Ailecek salonda oturduğumuzdan, Kaan hariç herkes abimle bu hallerimizi gülerek izliyordu. O daha çok hüzünlü bakıyordu. Her zaman ki gibi. Pişmanlığını, üzüldüğünü biliyordum ama elimden bir şey gelmiyordu. Onu affedemezdim. Sadece gün geçtikçe evdeki herkesle iletişimini azalttığını fark etmiştim. Bu durum canımı çok sıktığından Polat abimle konuşmam gerektiğini biliyordum.
Düşüncelerimden çıkmamı sağlayan anneme döndüm. "Bugün bir planın var mı annecim?"
"Nazlarla buluşmak için sözleştik anne." dediğimde Polat abim hemen konuştu. "Ben seni bırakırım abicim. Kaçta, nereye?" Gerilmiştim. Kızlar Ayaz ve Karan'a da haber verdiklerini, Ayaz'ın antrenmanı olduğundan gelemeyeceğini ama Karan'ın geleceğini söylemişlerdi. Bu haber beni heyecandan bayılacak raddeye getirmiş olsada düşünmemeye çalışıyordum. Üstelik Karan'la beni almaya geleceklerini söylemişler, itirazlarıma rağmen de vazgeçmemişlerdi.
"Karan'da olacakmış abi. Kızlarla birlikte beni almaya geleceklermiş." dediğimde kaşları çatılan abime biraz korkarak baktım. Yine de aileme asla yalan söylemezdim. Annem hariç bütün hepsinin kaşlarını çatık olduğunu fark ettiğimdeyse bütün vücudum kasılmıştı.
"O iş yerindeki puşt mu?" diye soran abimin sesinden ne kadar sinirli olduğu belli oluyordu. "Kimmiş o puşt?" diyen Barış abimse beni daha da şoka soktu. "Ya abi küfür etmesenize!" diyerek sorularından kaçabileceğimi düşünerek hata yapmıştım. "O kim babacım ?" diyerek olaya dahil olan babamsa beni daha da germişti.
Polat abime dönüp "Karan, Melisa'nın abisi." dedikten sonra babama döndüm. "Salih amcanın çok sevdiği biri abi. Onu görmeye geldiğinde doğal olarak bizde tanıştık." Cevaplarıma rağmen suratları hala düzelmemişti. Yardım ister gibi anneme döndüğümde hemen azar modunu açmıştı. "Kesin sesinizi! Benim kızım kiminle arkadaş olacağına kiminle buluşabileceğine karar verebilecek yaşta ve olgunlukta."
"Ama hayatım!"
"Ama anne!" diyerek aynı anda anneme itiraz eden babamla Barış abim, annemin yüzündeki sert ifadeyi gördüklerinde hemen susmuşlardı.
Annemi kesinlikle çok seviyordum ve ileride onun gibi olamazsam gözüm açık giderdi !
Savaş abim bildiğinden soru sormasada suratı memnuniyetsizliğini belli ediyordu. Polat abimin ise yüzündeki sert ifade hala duruyordu. Onun yüzündeki ifade içimi huzursuz ettiğinde babamın kollarından çıkıp abimin yanına yürüdüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsun
ChickLitARA VERİLDİ. Ben Efsun.17 yıl sonra öğrendiğim gerçekle Efsun Yılmaz. Gerçek aile kitabıdır.