Kaan hastaneden çıkalı birkaç gün olmuştu. Evdeki herkes hüzünlerinden ve korkularından biraz olsun arınmışlardı. Kaan, psikolojik olarak çok iyi olmasa da dediklerine göre önceki gibi berbatta değildi. İş çıkışı yanına uğrayıp onunla biraz sohbet ediyordum. Kavga etmeden, birbirimizi kırmadan onunla konuşmak hala garip geliyordu.Barış abim dün gece yanıma gelmiş benden bolca özür dilemişti. Açıkçası onunla küs olma hissinden nefret ettiğim için uzatmamıştım. Zaten bu kadar büyütmemin sebebi de ruhsal olarak kötü bir dönemden geçmemdi.
Psikoloğum Burcu hanıma göre bu beklediği bir şeymiş. Yani içimde bu zaman kadar tuttuğum her şeyi dışarı atmam gerekiyormuş ve bunu biraz halletmişim. Artık herkesle duygularımı daha açıkça paylaşmalı, içime atmamalıymışım. Üzgünsem ağlamalı, mutluysam kahkaha atmalıymışım. Dediklerini sürekli kendime hatırlatıp ona göre davranmaya çalışıyordum.
Salih amca işe gitmediğim için bana hiçbir şey dememiş aksine gelseydim kızacağını söylemişti. Ailenin, sağlığın her şeyden önemli olduğunu düşünüyordu. Haklıydı da. Bugün işe gitmeyecektim. O yüzden erkenden kalkmış aileme kahvaltı hazırlamak istemiştim.
Sessizce kahvaltı hazırlama işim bittiğinde herkesi uyandırmam gerektiğini biliyordum. İlk olarak en zor olana gitmeye karar verdim. Savaş abim... Onu uyandırmak ölüm gibiydi.
Yavaşça kapısını açtığımda yine bütün yakışıklılığıyla uyuduğunu gördüm. Abilerimin hepsi yalan yok, taş gibiydi. Yavaşça yatakta yanında oturduğumda yanağına dokundum. "Abi, uyan hadi!" Hafif huylansa da hareket etmedi. Saçlarımdan bir tutamı alıp burnuna değdirdiğimde kıkırdadım. Huylanmıştı. "Hadi ya!" diyerek yine aynı şeyi yaptığımda hafifçe gözlerini açmıştı. "Günaydın abi! Kahvaltı hazırladım hadi hemen kalk!"
"Günaydın güzelim." diye mırıldandığında yataktan kalktım. "Diğerlerini uyandıracağım. Sakın uyuma!" diyerek cevap vermesini beklemeden odadan çıktım. Karşısında Kaan'ın odası olduğundan derin bir nefes aldım. Yapabilirsin Efsun!
Yine yavaşça odasına girdiğimde, alçıda kolundan dolayı olsa gerek rahatsız diye tanımlayabileceğim şekilde yatıyordu. Yanına sakince gittiğimde sağlam olan koluna dokundum. "Kaan." Biraz kıpırdandı ama uyanmadı. Bu sefer kolunu biraz okşayıp konuştum. "Kaan, uyan." Bu işe yaramış olmalı ki gözlerini hafifçe açtı. Beni beklemiyor olmalı ki beni fark ettiği gibi gözleri kocaman açıldı. "Efsun?" dediğinde soru sorar gibiydi. "Kahvaltı hazırladım, kalk hadi."
"Günüm mükemmel başladı." dediğinde hafifçe tebessüm ettim. "Diğerlerini uyandıracağım, kalk sende." deyip hızlıca odadan çıktığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Kaan ile böyle ara ara iletişim kurmak ikimizin de psikoloji için daha iyiydi. Burcu hanımda böyle demişti zaten.
Bu sefer Barış abimin odasına girdiğimde gülmeden edemedim. Bir yastığı kafasında diğer yastığı kollarının arasında dudaklarını büzmüş bir şekilde uyuyordu. Bu çocuğu bir gün yiyeceğim! Geçen gün beni uyandırma şekli aklıma geldiğinde yüzümde sinsi bir gülümseme oluştu. İntikam vakti! Hızlıca üstüne atladığımda biraz yüksek sesle konuştum. "Uyan, uyan, uyan!" Biraz irkilerek uyandığında kıkırdadım. "Günaydın abi!"
"5 dakika daha!" diyerek yastığın altına kafasını soktuğunda kahkaha attım. Yastığı zorla aldığımda tekrar konuştum. "Kahvaltı hazırladım abi, uyan!"
"Cırlama tepemde kızım ya, kalktım tamam!" dediğinde yanağından öpüp yataktan atladım. "İşlerini halledip aşağı gel yakışıklı." Çıkmadan önce onunda kıkırdadığını duymuştum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsun
Chick-LitARA VERİLDİ. Ben Efsun.17 yıl sonra öğrendiğim gerçekle Efsun Yılmaz. Gerçek aile kitabıdır.