"Gerginsin sanırım." diyen Polat'a bakmak yerine salladığım dizime odaklanmıştım. Evet gergindim ve Polat resmen bana işkence yapmak istiyormuş gibi 20 ile falan gidiyordu. "Biraz." dedim sadece. Hala onlara karşı nasıl davranmalıyım bilmiyordum ama çenemi tutamadım. "Hep böyle yavaş mı araba kullanırsın ?"Bakışlarım ona dönmüştü. Güler gibi olmuştu. "Hayır. Senin gibi bücür kız çocuklarına özel." Sinirlenmiştim işte. Sensin bücür. Adam 190 resmen Efsun.
"Ben bücür falan değilim tamam mı?" Normalde susup oturacağım yerde tersleniyordum. Neyden cesaret aldım bilmiyordum. Bana bağırsa muhtemelen kendimi ağlayarak arabadan atardım. Belki de onunla böyle dikleşmek hoşuma gitmişti. "Tamam değil. Boyun kaç senin, 150 falan mı ?"
"1.60 bir kere." derken kollarımı birbirine bağlamıştım. Küçük bir çocuk gibiydim. İlk defa. "Vay, ne kadar da uzunmuşsun sen öyle." derken sesinden dalga geçtiği belliydi. Ama onunda hoşuna gitmiş gibiydi.
27 yaşında kocaman bir adam benimle çocuk oluyordu resmen. Dışardan görsem asla böyle bir şeyin olacağını düşünmezdim. Yine hoşuma gitmişti işte. Polat gerçekten çok değişik biriydi. Acaba benimle görüşmek istiyor muydu ? Barış, Elif hanım ve Yıldırım bey istediğini belirtmişti. Kaan'ın bir şey demesine gerek yoktu. Bakışlarıyla gayet belli etmişti. Savaş ve Polat ise sessiz olup gözlemleyen taraftı.
O yüzden içten içe merak ediyordum onları. Onlarda beni ediyor muydu ? Sonunda biraz hızlandığında rahatlamıştım. Hemen eve varmak ve uyumak istiyordum. Yarın zaten yorulacaktım. O sırada telefonum çalmasıyla irkildim. Bu aralar ne çok çalmıştı bu telefon. Engin abi arıyordu. Merak etmişti sanırım ve bu düşünce içimi ısıtmıştı.
"Efendim abi ?" diye telefonu açmıştım. Polat'ın bakışları zaten bendeydi, ismi okuduğundan emindim. Gerilmişti. Bunu gizleyememişti. "Abiciğim iyi misin ? Aklım sende, rahatsız etmek istemedim. Yüz yüze detaylı konuşuruz tabi ama sesini duymak istedim." demişti endişeli bir sesle.
"İyiyim abi merak etme. Yarın sabahçıyım zaten kahvaltı yaparken detaylı konuşuruz. Teşekkür ederim." derken sesimden minnet duyduğum anlaşılıyordu. Gizlemek istemedim. Engin abi bunu hak ediyordu zaten. Polat ise iyice kasılmıştı. Arabayı yine yavaşlatmıştı ve Engin abiyi duymaya çalışıyordu resmen.
"Kaçamazsın benden zaten cimcime. Dinlen güzelce, yarın sen iyi görmek istiyorum." dedi eğlenen sesiyle. "Tamam abi. Yarın görüşürüz." dedikten sonra telefonu kapattım. Ne olursa olsun o benim gerçekten şansımdı.
"Kimdi o abin ?" derken son kelimeyi tiksinir gibi söylemişti. Kıskanmış mıydı ?
"Çalıştığım yerin sahibi. İki yıldır beraber çalışıyoruz. Çok iyi bir insan." diye açıklamıştım. Sadece aklında soru işareti kalsın istememiştim. Bu isteğimin sebebini ben de bilmiyordum. Sinirli bir nefes vermişti ama bir şey demedi. Hala gergin duruyordu. Eve yaklaştığımızda çantamı omzuma asıp ona döndüm. Evi inceliyordu ve hoşuna gitmediği belliydi.
"Burası hiç güvenilir durmuyor, seni rahatsız etmiyorlar dimi ?" diye sormuştu. Bir abi gibi. Böyle bir şey beklemiyordum. Polat benim için endişelenmiş miydi ?
"Sorun yok. Alt katındayım zaten. Doğru düzgün kimseyi görmüyorum. İşte geçiyor vaktimin çoğu. Eve gidince de uyuyorum." diye açıklama yaptım. Yine. Cevabım hoşuna gitmemişti ama yine bir şey demedi. "Teşekkür ederim bıraktığın için. Kendine dikkat et." demiştim hafifçe tebessüm ederek. "Sen de dikkat et." derken titrek bir nefes vermişti. Bu adamı sanırım hiçbir zaman çözemeyecektim.
Hızlı adımlarla evime girip, pijamalarımı giydim. Alarmımı kontrol edip yatağıma geçmiştim. Bu birkaç gün şaka gibiydi. Hala idrak edemiyordum. Ailem bilerek değiştirilmişti. Ben yıllarca boşuna dayak yemiş, sevgisiz kalmış ve sokağa atılmıştım. Bunları hak edecek ne yapmıştım bilmiyordum.
Elif hanım ve Yıldırım bey harika ebeveynlerdi. Onlarla büyüseydim nasıl biri olurdum ki ? En iyi anlaştığım abim şüphesiz Barış olurdu. Savaş örnek alacağım, sürekli derslerim için darlayacağım abim olurdu.
Kaan'ı bilmiyordum. Polat ise bambaşka olurdu. Sığındığım liman, derdimi anlattığım, korktuğum ilk an koştuğum abim olurdu. Nasip değilmiş Efsun. Sen bu sevgisiz, tek başına zorluklarla dolu hayata layık görülmüşsün. Uyumak istedim sadece.
Alarmın sesiyle kalktığımda saate baktım. 7'ye geliyordu ve benim 8 olmadan işte olmam lazımdı. Kendime gelmek için hızlıca duş aldım. Saçlarımı ördüm. Siyah jean üstüne siyah bir basic tişört giymiştim. Sıradandım. Her zaman ki gibiydim yani.
Bunları yaparken 40 dakika geçmişti bile. Hızlıca evden çıktım ve yürümeye başladım. Kulağımdaki şarkıya odaklanmaya çalışıyor, kitap almam gerektiğini düşünüyordum. Boş zamanlarımda, kabus görüp sabaha kadar uyuyamadığım zamanlarda test çözüyordum. Okuyamayacaktım belki ama sınava girmek istiyordum. Zihnimi meşgul etmeme izin veriyordu en azından ders çalışmak.
Kafeye geldiğimde hızlıca çantamı bırakıp önlüğümü giymiştim. 10'a kadar boş oluyordu ama bazen azda olsa müşteri geldiği oluyordu. Engin abi 1 saate gelirdi. O gelene kadar kafamda ona nasıl anlatacağımı toparlasam iyi olacaktı. Bu sefer detayları öğrenmeden beni bırakacağını sanmıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsun
Chick-LitARA VERİLDİ. Ben Efsun.17 yıl sonra öğrendiğim gerçekle Efsun Yılmaz. Gerçek aile kitabıdır.