3.Bölüm:Pusu

10.9K 503 113
                                    

Norm Ender | Sözlerimi geri alamam

"Yokluğun peşine takılan ihtimaller."

-

Son beş dakikadır aralıksız çalan o alarma inat uyumaya çalışıyordum. Başımdaki yastığı kucağıma çekerek yüzümü yastığa gömdüm. "Kapat şu lanet alarmı!" beynime işleyen o gür ses tonuyla dişlerimi birbirine bastırdım.

"Defol!"

Gözlerim yavaş yavaş kapanırken, bir anda yüzümü gömdüğüm yastık ani hareketle kucağımdan çıktı. Ne olduğunu anlamak adına yerimden doğrulurken karşımda bana öfkeyle bakan Burak'ı görünce dişlerimi birbirine bastırdım.

"N'apıyorsun lan sen!"

"Uyumaya çalışıyorum! Ama senin aptal alarmın buna izin vermiyor."

Dudaklarından dökülen herbir kelime zihnimde yankı yaratmıştı. Hızla alarma uzanıp kapattım. Ardından gözlerimi tekrar Burak'a çevirdim, "Çık lan odadan!" öfke saçan gözleri benimkine kıyasla sönük kalıyordu. Tek kelime etmeden kapıyı çarparak odadan çıktı. Ne harika abla kardeş ilişkisi ama.

Kafamı nevresimin altına gömüp birkaç dakika bekledim ama uykum kaçmıştı!
Uykum tamamen kaçtığı için küfür mırıldanarak yatakdan kalkıp yönümü banyoya çevirdim. "Niye açıldı ki bu okullar sanki!" derken aynadan kısa bir süreliğine kendimi süzdüm, birbirine girmiş saçlar! Bundan nefret ediyorum!

"Nefret ediyorum! Nefret ediyorum!" diye gürlerken ayağımı sertçe yere vuruyordum. Her sabah sinirli olmak berbat bir şey.

Musluğu açıp soğuk suyu yüzüme çarptım, bu bir an ürpermeme sebep olmuştu. Havluyla yüzümü kuruladıktan sonra ağır adımlarla odama geri dönüp formamı üzerime geçirdim. Saçlarımı açık bırakıp çantamı aldığım gibi odadan çıktım.

Odadan yavaşça çıkıp sessizce kapıya yöneldim, bu sabah kahvaltı tartışması keyfinde değlim. Burak'ın sesi hâlâ zihnimde yankılanıyordu, birde annemin bağırışlarını hiç kaldırmazdı. Yavaşça kapıyı açıp evden çıktım. Ayakkabılarımı ayağıma geçirip apartman kapısını açtığım gibi koşarak bahçeden çıktım.

Yönümü durağa çevirip adımlarımı güçlendirdim. O sırada durağa yaklaşan otobüsü görünce depar atarak otobüsün peşinden koşmaya başladım. Şoför - sonunda! beni fark etmeyi başarınca otobüsü durdurdu. Şoföre ölümcül bakışlar atarak otobüse bindiğimde hâlâ gergindim. Her zaman ki gibi yüz kişilik otobüse yüz elli kişi bindirmişti.

"Ah baba bir motor alacakdın da kızın böyle otobüs peşinden koşmayacaktı. Bir motoru çok gördünüz bana!" diye mırıldanırken bana uzaylı görmüş gibi bakan orta yaşlı kadına tepkisizce bakmamın ardından kafasını başka bir yöne çevirdi.

Kartı okuttukdan sonra arkalara doğru ilerlerken, en arkalarda telefonuyla uğraşan Tuna'yı görünce gözlerimi devirdim. Hayatım bu kadar boktan olmak zorunda mıydı? Tuna benim eski sevgilimdi yazın iki gün çıkmıştık sadece, sevgili bile sayılmayız. Ama bildiğim kadarıyla hâlâ bana karşı boş değildi.

Onu fark etmemiş gibi davranarak ilerlemeye devam ettim. Boş bulduğum yere oturduğumda, zaman kaybetmeden hemen yanıma oturan Tuna'ya kısa bir bakış atıp kafamı cama çevirdim. "Günaydın." tekrar yüzüne ilgisizce bakıp "Sanada," dedim soğuk bir sesle.

Ve bu ses tonumu konuşmak istemediğimi açıkca belli edercesine kullandım. Kulaklığımı takıp dışarıyı izlemeye karar verdim, onunla muabbet edecek havamda değilim.

PARAMPARÇA 1 | KindarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin