Multimedya:Berke
Model:Bir Melek Vardı
"Ağlamak kaybettiğin anlamına gelmez..."
-
Mete'den
Pantolonumun cebindeki anahtarı çıkarıp kapının anahtar girişine yerleştirirken, boşta kalan elimle kapı kolunu tutup aşağı doğru eğdim. Kapıyı yavaşça aralayıp eve girdiğimde, merdivenlerden inen annemle göz göze geldim.
"Bu saate kadar nerdeydin?" Kapıyı ayağımla kapatıp ağır hareketlerle merdivene yöneldim. "Sana bir soru sordum." nefesimi dışarı vererek sıkılgan bakışlarımı anneme çevirdim. "Sokaklarda boş boş gezdim, tıpki bir serseri gibi. Oldu mu?" kaşları çatılırken kolundaki saati bana gösterdi. "Saatin kaç olduğundan haberin var mı senin? Okuldan aradılar, derslere girmiyormuşsun?"
Merdivenin dördüncü basamağında olan annemle göz temasımı kesip basamakları çıkacağım an önüme geçti. "Serserilik yapmakdan vaz geç! Bora'yla görüşdüğünü bilmiyorum sanma, o çocukdan uzak duracaksın." elimle sıkılırcasına saçlarımı karıştırdım. "O çocuk dediğin benim öz kuzenim." kaşları giderek çatılırken, neden her şeye kısıtlama getirmeye çalıştığını düşündüm.
Bora'dan nefret ediyor ve aramıza mesafe koymak istiyor, çünkü diğer aile bireyleri gibi annem de Bora'nın uyuşturucu bağımlısı serseri bir tip olduğunu düşünüyor. Bilirsiniz, her zaman çocuğunun masum, etrafındakilerinin kötü olduğunu düşünen anne modeli.
Bora'nın beni uyuşturucu denen lanet olası maddeye bulaştıracağını düşünüyor. Bilmediği bir gerçek var ki; uyuşturucuyu ilk defa on beş yaşında denedim ve bunun sorumlusu Bora değil, okul önünde madde satan çetelerdi. O sikimkolik maddeyi her zaman merak etmişimdir, ortaokul yıllarımdan beri izlediğim filmlerde görüp tadını merak ederdim.
Benimkisi sadece bir tadımlıktı, bu yüzden bağımlısı falan hiçbir zaman olmadım. Sigaraya bile zor para yetiştirirken birde o sikik maddeye para harcıyacak değilim.
Bora beni, benden çok düşünuyordu. Her ne kadar sert bir imaj çizse de, bir kere karı gibi duygusal. Ve merhametli. Bora'nın bu yönüne ender rastlanılır ancak bu yönünün en büyük kanıtı Ceyda'ya geçdiği kıyaktı. Eğer Çatılı'da Ceyda'yı bıçaklamasaydı, Esra daha kötü şeyler yapacaktı. Esra gerçek bir psikopat, dünyanın en kötü insanında bile biraz merhamet olur ama Esra'da yok.
Birilerine kafayı taktımı peşini bırakmaz. Eğer Bora olmasaydı Ceyda'nın yüzüne kezzap dökeceti. Esra'yla arkadaşlığım bu sayede başladı, onun özgür kişiliği ilgimi çekiyordu, istediği her şeyi yapan biriydi. Kimsede ona hesap soracak cesaret yoktu.
Annem bana çatık kaşlarının altından bakmaya devam ederken merdivenleri hızla çıkıp odama yöneldim. Başım çatlıyor ve şu an tek istediğim biraz yalnızlık. Kapıyı kapatıp bedenimi sertçe yatağa attım. Gözlerimi tavana dikerken, aklıma ilk gelen o aptal asi oldu.
Bana inanmadığını söylediğinde onu öldürmek istedim. Derin'i bana karşı savundu, Derin'den nefret ediyorum ve onu bana karşı savunan insanların canını almak istiyorum.
Beni şaşırtan Derin'nin yalanlarına inanması. Bana göre Derin bana gerçekten takmış, sevme hoşlanma faslını çoktan aşmıştı, hatta âşık olmayı bile, o bana âşık değil takıntılı. Asıl anlamadığım neden iki kişiyi aynı anda idare ettiğiydi.
İki kişiyi aynı anda idare ederken akıllıca hareket edip bunca zaman kimseye fark ettirmemişti. Ancak atladığı bir detay da şu ki; Halil benim Çatılı'dan tanıdığım bi arkadaşım. Derin'nin bana olan duygularını benden öğrenmişti, o aptalın yalanlarını ortaya çıkarmak bana sadece zevk verir. Halil, Derin'nin bana takıntılı olması gibi Derin'e takıntılı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 1 | Kindar
Roman pour Adolescents#82 "Herbir tuğlası birimizi temsil eden o duvar şimdi Paramparçaydı..." Her şey hiç olmadığı kadar normaldi, sıradan ve tertemiz. Gidişat, içlerine düşen yıldırımla değişmeye başladığında kendilerini bir oyunun içinde buldular. Hayatın gerçek zorlu...