Sagopa Kajmer | 366. Gün
"Deli ruhlar, çürümüş bedenler..."
-
Kolumdaki lastik tokayı sıyırıp el çabukluğuyla saçıma geçirdim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı düzeltmeye çalışırken gözüm Ece'nin aynadaki yansımasındaydı.
"Planın işe yarayacağından emin misin?" Derken yatağın üztündeki elibeseyi inceliyordu. "Evet, Mete fena göt olacak." yüzümde sinsi bir gülümseme belirirken Ece benden bağımsız bir şekilde elbiseyi üzerine tuttu. "İyide Mete bunun intikamını senden çok fena alır."
"Ondan korkmuyorum." Derken ciddiydim, nedense o serseri beni korkutmuyordu. Yapacağı hiç bir şeyden korkmuyorum, bana savaş açan oydu. Komodinin üzerindeki kremi açıp elimin tersine damlatıp tekrar ağzını kapattım, ardından yavaşça elime yedirdim. O sırada Ece partide giyeceği kıyfeti üzerinde tutup aynanın karşısında geçmişti.
Beklediğim parti günü gelmişti. O partiye eğlenmek için gitmediğimde bir gerçek, tek istediğim o serserinin sorumluluğundaki partiyi batırmak! Ve öyle de olacak. "Enişteyi davet ettin mi?"
"Enişte kim?" elindeki elbiseyi bırakıp bakışlarını bana dikti. Ben ise sanki normal bir konu üzerinde konuşuyormuşuz gibi elimi kremlemeye devam ediyordum. "Önder'i diyorum, çağırdın mı?" gözlerini kısıp ayağı kalktığında yüzümde hain bir gülümseme kendini gösterdi. "Höst lan! O nereden senin enişten oluyor?"
"Kes! Çağırdın mı? Çağırmadın mı? Sen onu söyle." Nefesini dışarı püskürterek dikkatini işine verdiğinde kaşlarım çatıldı. "Hayır ne gereği var, Önder ne alaka?"
"Harbi malsın, dört saat sonra parti başlayacak ve daha Önder'in haberi yok öyle mi?" nefesini dışarı püskürterek kendini yatağın üstüne attı.
"Önder partiye falan gelmeyecek."
Bir an gerildiğimi hissettim, Ece'yle bazen anlaşmakta zorluk çekiyorduk. Cidden birbirimize zıt karakterler taşıyoruz, ben aceleci biriyim Ece ise rahat ve uyuşuk. Hâl böyle olunca bazı konularda anlaşmakda zorluk çekiyoruz. "Bana bak kızım, ya şimdi Önder'i arayıp partiye davet edersin ya da ben arayıp senin hakkında sapık sapık şeyler söylerim! Seçim senin tatlım." Gururla gülümsediğim sırada kafasını kaldırmış bana bakıyordu, ah evet Ece bu tür tehditlerden nefret eder. Bende uyuşuklukdan nefret ederim.
Mekanik bir hareketle yataktan hızla doğrulup üstüme atladı, daha ne olduğunu anlamadan saçımdan tutup beni yere yatırdı. "Ah! bırak lan saçımı geri zekâlı!" Bir eli ile saçımı, boşta kalan eliylede kollarımı tutmaya çalışıyordu.
"Sakın! Bir daha beni Önder'le tehtit etme!"
Güç konusunda Ece'den üstün olmam nedeniyle kollarını kavrayıp geriye ittirdim, ardından hızla ayağı kalktım. "Ederim! On dakikan var." dedim sesimi fazlasıyla yüselterek. Hızla ayağı kalkıp üzerime doğru gelirken, ondan hızlı davranarak saçını sertçe kavradım.
Ece acıyla inlerken bedenini sertçe yatağa atıp üzerine çıktım. Birinin saçlarıma dokunması beni delirtiyor hatta çıldırtıyordu! Sağ elimle kollarını tutmaya çalışırken masaya uzanıp boşta kalan elimle kırmızı ruju kaptım. Olduğu yerde kıpırdanmaya çalışırken ruju suratına sürmye çalışdım ve başarılı oldumda.
"Aramayacağım!"
Elini masaya uzatmaya çalışdığında benden kurtulmaya çalışıyordu, en sonunda bardağı alıp içindeki suyu yüzüme çarpdığı an tiz bir çığlık yükseldi odada. Öfkeli gözlerle Ece'ye bakarken benimle birlikde onun da ıslandığını fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 1 | Kindar
Teen Fiction#82 "Herbir tuğlası birimizi temsil eden o duvar şimdi Paramparçaydı..." Her şey hiç olmadığı kadar normaldi, sıradan ve tertemiz. Gidişat, içlerine düşen yıldırımla değişmeye başladığında kendilerini bir oyunun içinde buldular. Hayatın gerçek zorlu...