23.Bölüm:Umut Edilen Hayaller

3.6K 301 62
                                    

Murat Boz:Elmanın yarısı

"Âşkın rengi mavi olsun..."

-

Ece'den

Önümdeki soru bankasıyla son yarım saattir bakışıyorduk. Neredeyse 300 soru çözecektim hedefim buydu, ancak hedefimi elde etmeme son bir soru kala beynim error veriyordu. Yeşil, uçlu kalemi tekrar elime alıp altını defalarca çizdiğim metni tekrar çizdim. Türkçeyi severim ama bu soruyu lanetliyorum!

En sonunda bir karara varıp 'C' şıkkını işaretledim. Kitabın arkasından cevap anahtarına bakıp cevabın 'B' olduğunu görünce sertçe kitabı kapattım.

Zihnimin içinde milyonlarca bilgi geziniyordu, şu an belkide beynim ağır bir darbe yemişti. Kakolu sütten bir yudum daha alarak ayağı kalktım. Bu günlük bu kadar yeterdi, ensemi kaşıyarak odadan çıkıp salona yöneldim. Üçlü koltukda oturan babaannemi görünce yanına yöneldim.

Hemen yanına oturunca, gözlüğünün altından kısa bir bakış atıp elindeki örgüye devam etti. İçimden bir ses 'Hadi kızım, harçlık iste!' Diyordu.

Yalan söyleme üç harfli, ben öyle bir şey söylemedim.

Her şeye karışmayı kes aptal iç sesi!

Herneyse, ben harçlığı bir ara arak yaparım. Şimdi konuşulması gereken daha önemli bir konu vardı. "Babaanne?" dedim tiz ses tonumla. Babaannem örgüsüne devam ederken, "Efendim yavrum?" diye mırıldandı.

Oturduğum koltukda bağdaş kurarak sırtımı dikleştirdim. "Sana bir şey soracağım," dedim. "Sor kızım." sesi mırıltı gibi çıkmıştı. Kadın pür dikkat örgüsüne odaklanmıştı resmen. Omuz silkerek gayet rahat bir şekilde sorumu yönelttim.

"Sen Önder'le beni evlendirme konusunda ciddi misin?"

O da tıpkı benim gibi, sanki normal bir konu konuşuyormuşuz gibi cevap verdi. "Evet." kaşlarımı hayretle kaldırdım. "Ama ya ben onu sevmezsem? Ya başkasını seversem." Önder ilgimi çekiyordu ama ona âşık falan değilim. Sevmediğim halde evlenecek değilim öyle değil mi?

Hızla örgüsünü bırakıp bana döndüğünde gözleri irice açılmışdı. Kadın manyak! "Yoksa başkasına mı gönlünü verdin? Kız senin yaşın kaç?" dediğinde gözlerimi devirdim, bu kadın harbi manyak, "Bakire misin?" söylediği şey beynimde yankılanırken hızla ayağı kalktım.

"O-oha! Ne diyorsun sen babaanne? Bi git işine ya!" elindeki örgüyü turuncu koltuğun üzerine bırakıp hızla ayağı kalktı. "Doğruyu söyle kız!" Bana yakıştırdığı şeye bak! Bu resmen bana yapılmış bir hakarettir. Arkamdan bağırışlarını kulak ardı ederek odama yöneldim.

Ağzından çıkanı kulağı duymuyor bence, bana böyle saçma bir şeyi yakıştırması sinirlerimi geriyordu. Bu da bana ders olsun, babaannemle bir daha böyle konular üzerine konuşmayacağım.

*

Yağmurun habercisi kara bulutlar İzmir'e gölge indirirken arkasında getirdiği temiz havayı ciğerlerime çektim. Sinirlerim tavan yaptığı için hava almak adına dışarı çıkmıştım.

Her zaman takıldığım parka gelmek en mantıklısıydı, etrafda koşturan çocukları izlemeyi seviyordum. Onlar insana huzur veriyordu, onları izlerken kendi çocukluğum canlanıyordu zihnimde.

Anılarımı barındıran tozlu kitabın sayfalarında gizliydi çocukluğum; her zaman sevilen bir çocuk olmuştum. Tabii arada mızmızlanırdım ama yine de söz dinleyen sorumluluk sahibi bir çocuk oldum.

PARAMPARÇA 1 | KindarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin