Multimedya:Ceyda
Şebnem Ferah:Sigara
"Hayat güzel değil, ama sen yine de gülümse..."
-
Ardı ardına sürüklenen kelimeler.. Basit bir sözcük bu derece etkili olamazdı. Kelimler bu denli kırıcı olamazdı. Zihnimin içinde yer edinmiş o sözler kendini beynime mühürlemişdi ve asla silinmeyecekdi. Hiçbir acı kırık bir kalbin ızdırhabı kadar etkili, hatta şiddetli olamazdı. Kırık kalp insanı susuturur sessiliğe mahkum ederdi ama ruh, sessiz bedene rağmen azgın dalgalarla mücadele ediyordu.
İşte bu yüzden her şeye rağmen sessiz kalan o insanın acısını hiçbir şey dindiremezdi. Hatta öfkesini, üzüntüsünü dışa savuran insan dahi onunla kıyaslanamazdı. Yani.. Üzüntüsünü, kederini, öfkesini ve kırılan kalbinin acısını içindeki hırçın dalgalara mahkum ederdi çoğu insan. Ve bilmezdi o hırçın dalgaların ruhuna verdiği hasarı.
"Bu kızın evimde ne işi var!" Hızla ayağı kalktığım sırada Mete bileğimden tutup beni arkasına sakladı. "Mete, cevap ver ne işi var bu kızın evimde! Hangi yüzle buraya geliyorsun sen!"
Gözleri beni bulunca kalbim teklemeye başladı. Mete'nin eli bileklerimden elime doğru kayarken gözleri ellerimize indi. Parmakları parmaklarıma yerleşince bi an bayılacak gibi hissettim.
"Birde elini mi tutuyorsun!"
"Ceyda benim sevgilim." Gözlerimi irileştirerek Mete'ye döndüğümde ruhsuz gözlerle annesine bakmaya devam ediyordu. "Seviyorum onu."
"Mete oğlum ne dediğinin farkında mısın? Bu kız yüzünden neredeyse ölecektin!" Mete cevap vermeden annesine ruhsuz gözlerle bakıyordu. Sevgiliyiz dedi, seviyorum onu dedi. Bunu o kadar rahat söylemişti ki benimle oynadıktan sonra bunu söyleyecek kadar şerefsiz miydi!
Annesi ateş saçan gözlerini bana çevince kalbim göğüs kafesime sert tekmeler atmaya başladı. "Defol git bu evden!" Gitmeye yeltenirken Mete elimi sıkıp beni kendine çekti. "Gitmeyecek." ses tonu o kadar normal çıkmıştı ki, bu durumda nasıl bu kadar rahat olmayı başarabiliyordu?
Annesinin kaşları çatılırken gözlerindeki alevleri görebiliyordum. "Ne zamandan beri bana karşı geliyorsun Mete!"
"Ne zamandan beri hayatıma karışır oldun, anne." Annesi bakışlarını bana çevirdiğinde yüz hatlarının yumuşadığını fark ettim ama hâlâ öfkeliydi. "Pekala, ama şunu aklına sok kızım. Senin yerine Derin'i tercih ederim." Başımdan aşağı kaynar suların döküldüğünü hissettim. Benim yerime Derin'ni tercih ediyordu! Mete'ye Derin'i laik görüyordu ha?
"Anne!"
"Şimdilik ilişkinize bir şey demiyorum, nasıl olsa Mete hevesini aldıktan sonra Derin'e dönecek." Öfkeyle alt dudağımı dişledim. Sinirden deliye dönmek üzereyim ve kadın bana neler söylüyordu? Hevesini alacak sonra da beni terk edecek öyle mi? Bu kadının bana neden bu kadar düşman olduğu belli.
Elimi Mete'nin elinden kurtarıp annesi olacak kadına bir kaç adım yaklaştım.
"Bana bak!.." Öfkeyle gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım."Ne o.. Şimdi de beni mi döveceksin? Zaten senden de bunu beklerdim." Yalancı bir gülümsemeyle bir adım daha yaklaştım, sabırlı olmam gerekiyor. "Biliyor musun? Ben Mete'yi seviyorum ve onunla evleneceğim, yani onu bırakmaya hiç niyetim yok."
Bunu ciddi anlamda söylememiştim tabiki de. Hâlâ Mete bana oyun oynuyor, o aşşalık oyununu unutmadım. Gözlerindeki öfke belirginleşirken konuşmasına izin vermeden odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 1 | Kindar
Ficção Adolescente#82 "Herbir tuğlası birimizi temsil eden o duvar şimdi Paramparçaydı..." Her şey hiç olmadığı kadar normaldi, sıradan ve tertemiz. Gidişat, içlerine düşen yıldırımla değişmeye başladığında kendilerini bir oyunun içinde buldular. Hayatın gerçek zorlu...