"Ve insanlar o sikik çenelerini asla kapatmayacak."-
Öğretmen pür dikkat tahtadaki probleme odaklanmışken, diğer öğrenciler de ona eşlik ediyordu. Ancak, hiçbiri sınıftaki gerginliğin farkında değildi. Öyle ki ben defteri dahi açmamıştım hatta çantadan bile çıkarmamıştım, buna rağmen öğretmen bunun farkında değildi.
"Evet, bunun da türevini alırsak... Cevap ne olur çocuklar?"
Mete'nin gözü şu ana kadar üzerimden bir saniye dahi ayrılmamıştı. Onun delici bakışları kaçma planımı zorlaştıracak, bu gerçeği göz ardı etmek saçmalık olur. Sonuncu dersin bitmesine çok az kalmıştı, eşyalarımı toplayıp zilin çalmasını bekliyordum. Zil çalar çalmaz hemen sınıftan çıkıp okuldan olabildiğince çabuk uzaklaşacaktım. Şimdilik planım buydu.
Mete kaçma ihtimalimi göz önünde bulundurarak, omuz üstünden dikkatle bana bakıyordu. Kalbim göğüs kafesimi parçalayacak şekilde çarpıyordu. Fazlasıyla gerilmiştim, gerilmem terlememe yol açtı bu da beni sinirlendiriyordu. Mete bana dikkatle bana bakmaya devam ederken yaklaşık beş saniyeliğine de olsa kafasını benden ayırıp Sefa'ya döndü, ardından gözleri tekrar beni bulunca bu defa Sefa'da ona eşlik ediyordu.
"O ikisi neden buraya bakıyor."
Endişe ile Derin'e döndüm, olanları anlamaya çalışıyordu. Burcu yanından kalkınca eski Derin'nin geri geldiğini düşündüm. Daha bu sabah bana düşmanca bakıyordu şimdi ise fazla samimi bir şekilde neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Derin bana yardım et." dediğimde kaşlarını yay misali yukarı kaldırdı. "Neler oluyor?" göz ucuyla Mete'yi kontrol ettiğimde hâlâ Sefa'yla birlikte beni izliyordu, tabii bu defa onlara Burcu'da eşlik ediyordu.
"Bu gün ne olduğunu anlayacaksın. Ama şimdi bana yardım etmen gerek, zil çaldığında kimseye yakalanmadan kaçmam lazım." Derin Mete'ye kısa bir bakış attıktan sonra tekrar bana döndü. "Mete'den mi kaçıyorsun?"
"Evet, bak sana her şeyi eksiksiz anlatacağım ama ilk olarak kaçmama yardım etmen gerekiyor. Sonra da her zamanki parkta buluşuruz sana her şeyi anlatırım." bana kısaca bakdıktan sonra gözleri Mete'yi buldu, Mete'de aynı şekilde ona boş gözlerle bakıyordu.
"Tamam." dediğinde hışımla Derin'e döndüm. Samimi bir şekilde bana bakıyordu, onunla birbirimizi ne kadar sevmesek de zor durumlarımızda birbirimize yardımcı oluyorduk. Evet, bu bir gerçekti.
Düşüncelerimin üzerine bomba etkisi yaratan zilin sesi tüm okulu etkisi altına alırken Mete hızla ayaklandı. Kalbimin ritmi giderek yükseliyordu, bende hızla ayağı kalktım, Burcu ve Sefa'da bize eşlik etti. Üçüde dikkatle bana bakıyordu, resmen şeytan üçgeninin ortasında mahsur kalmıştım.
"Ne yapacağız?" dedim zorlukla Derin'e bakarken. "Sen sadece kaç! Gerisini bana bırak." başımla onaylayarak hızla kapıya yöneldim, omuz üstünden arkama bakarken Mete'nin de peşime takıldığını gördüm. O sırada koşarak üstüne atlayan Derin'i onu yavaşlatmayı başarmıştı.
"Ceyda Kaç!" hızla yerimden fırlayıp sınıftan çıktım. O an biri kolumu tutup beni geriye doğru çekdiğinde neredeyse düşecektim. Dengemi toparladığım an gözüm kolumu sıkıca kavrayan elini sahibine kaydı. Bu Burcu'dan başkası değildi. "Bir yere mi gidiyordun?"
Dişimi alt dudağıma geçirirken, kolumu sertçe elinden kurtarıp bedenini geriye ittirdim. "Bırak lan kolumu!" bana alaylı gözlerle bakarken öfkem bedenime hükmediyordu. "Başın belada ahmak." kimse bana hakaret edemez! Kolunu sertçe kavrayıp bedenini kendime çektim. "Ne dedin sen? Bir daha söylesene." dedim öfkemi kusarcasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 1 | Kindar
Novela Juvenil#82 "Herbir tuğlası birimizi temsil eden o duvar şimdi Paramparçaydı..." Her şey hiç olmadığı kadar normaldi, sıradan ve tertemiz. Gidişat, içlerine düşen yıldırımla değişmeye başladığında kendilerini bir oyunun içinde buldular. Hayatın gerçek zorlu...