41.Bölüm:Sessiz Çığlık

3.2K 261 83
                                    


Nilüfer-Gece Yolcuları:Haram Geceler

"Sayfaları sararmış, kelimleri silinmiş kitabın satırlarında gizliydik biz..."

-Hatırlatma

"Git diyorum sana! Hadi!" gitmeme izinmi veriyordu? Beni kapıya doğru ittirdiğinde canım acısada göz ardı ederek endişeyle kapıya baktım. Ya bu bir tuzaksa? "Hadi lan neyi bekliyorsun git artık!" tuzak ya da değil. Tek istediğim bu lanet yerden kurtulmak. Karnımdaki ve sırtımdaki dehşet ağırıyı hiçe sayarak koşarak odadan çıktım.

Karnımı sıkıca tutup basamakları çıkarken ağır ağır nefes alıyordum. Tahminimce hapis edildiğim oda tavan arası gibi bir yerdeydi. Merdivenleri acele ederek çıkmama rağmen yavaştım sırtımda ve karnımda dehşet bi ağırı vardı ve bu beni yavaşlatıyordu.

Merdivenlerin sonuna geldiğimde eski bir salona girdim. Bayağı geniş bir salondu, eşyaları biraz eskiyidi ama güzeldi. Etrafı incelerken kasıklarımdaki ağrı etkisini gösterince acıyla inledim. Bir kaç adım daha ilerleyerek etrafı kolaçan ettim. Ancak, gri duvardaki tablolar dikkatimi fazlasıyla çekiyordu.

Tabloların çoğu sadistçeydi, kanla dolu küvetin içindeki kadın ceseti, tamamen çıplak olan bir çocuğun idam edilişi ve kanlar içinde başka bir ceset. Bu resimleri çizen ressamın ruh hali merak uyandırıcıydı doğrusu. Ve bu tabloları evinde bulunduranın ruh hali...

"Tablolar çok hoş değil mi?"

Duyduğum sesle telaşla etrafıma bakarken, kapının önünde ellerini bedenine çaprazlayan Esra'yı görünce kalbimin ritmi doruk noktasına yükseldi. Alaylı gözleri karşısında kalbim göğüs kafesimi acımasızca delip geçiyordu.

Bedenine çaprazladığı kollarını serbest bırakarak bana yöneldiğinde birkaç adım geriledim, ancak kasıklarımdaki ağırı bunu yavaşlatıyordu. Bana yetiştiği an sertçe saçımı kavradı,"Hâlâ kaçabilme ihtimaline inanıyor musun? Geri zekâlı!" mavi gözleri bu defa öfkeyle parlıyordu. Onun ruh hali fazlasıyla dengesizdi, bir anda mutlu olabilir ya da bir anda öfkelenebiliyordu.

"Bırak saçımı, Esra." dudağı yukarı doğru kıvrıldı, birinini saçıma dokunması beni çıldırtıyordu. Belki de bunun farkındaydı. "Sakin ol kızım? Derin söylemişti, Ceyda saçına dokunuldumu öfkeleniyor diye." saçımı biraz daha kavrayıp çekiştirmeye başladı. "Nasıl böyle tutunca mı daha çok sinirleniyordun?"

"Esra! Bırak lan saçımı." iki eliyle saçımı kavrayıp çekiştirmeye başladı. "Yoksa böyle mi yapınca daha çok sinirlendin?" saçlarımı çekiştirmesi gözüme öfke perdesi indiriyor, beni çılgına çeviriyordu. "Ne oldu? Canın acımıyor mu? Söylesene."

"Sana, saçımı, bırak dedim!" kollarını sertçe kavrayıp bütün gücümle geriye doğru ittirdiğimde arkasındaki duvarda çarpıp yere düştü. Yapdığım şeyden dolayı bir an duraksasam da hızla yerde yatan Esra'ya yaklaştım, hareketsizce yerde yatıyordu.

"Esra?" dediğimde en ufak bir tepki dahi almamıştım, ya öldüyse? Ya da bayıldı.
Kafasının arkasında akan kırmızı sıvıyı görünce bi an dehşete kapıldım. Yavaş adımlarla geri geri gittim, sonunda da arkamı dönüp koşmaya başladım.

Ya Esra öldüyse? O zaman başım gerçekten büyük belada. Bir an geri mi dönsem diye tereddüt ettim ama daha sonra bu düşünceyi aklımdan silip dışarı çıktım. Bulunduğum yerden dışarı çıkdığımda nefesimi tuttum, burası Çatılı. Her köşesinde ayrı bi tehlike barından cehennem. Esra gibi psikopatları barındıran o sokak.

PARAMPARÇA 1 | KindarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin