Multimedya:Yasemin
"Karanlığım bana güç veriyordu..."
-
Bazen insan, uzaklarda bulur kendini... Düşünür bazen, hayatın hangi noktasında hata yaptım, hangi hata rotamı değiştirdi... Limanımı nerde kaybettim. Dışardan bakılınca küçük bir sıyrıkla atlatmış gibiyiz bazı şeyleri. Nerden bilir ki insan, o sıyrıkların deride bıraktığı izi.
İnsan sadece yorumlar,
İnsan sadece eleştirir.
Belkide insan sadece buydu.
Ne demişti Oğuz Altay; bazı insanlar bazı şeyleri hayatlarıyla değil, ölümleriyle koyar ortayar. Bana göre de, bazıları sadece izler. Kilidini kaybetmiş bir odada hapsolmuşuz biz, kurtulmak yerine o odada yaşamak için mücadele vermeliydik.
Düşünceler... Düşünceler... Kafamı her zaman meşgul eden bunları hep. İnsan ve insalar. Kulaklığı telefondan çıkarıp cebime yerleştirdiğimde okulun bahçesine girmiştim. Gözlerimi kısarak bahçeyi süzdüm, henüz kimse gelmemişti. Uyku âşığı bir insana göre fazla erken kaşkmıştım, aslında bakılırsa uyuduğum da pek söyenemezdi. Tüm gece Mete'nin Derin hakkında söylediklerini düşünüp durdum.
Evet, yine insanlar. Ve yapmaya çalıştıkları.
Derin'i ne kadar sevmesem de Mete gibi bir serseriye inanacak değilim. Derin Mete'ye takıntılı, nasıl gidip başkasıyla sevgili olur ki? Aslında Halil'le bir ilişkisi oldu ama o da unutmak içindi. Bana göre Mete Derin'e iftira atmaya çalışıyor. Peki neden? Güzel soru.
Kendinden uzaklaştırmak içinse boşuna uğraşıyor. Derin onu kolay kolay unutmaz. Ne kadar aklım karışsa da doğru olanı yaptığıma eminim. Mete'den uzak durucağım. O çocuk sağlam ayakkabı değil, serserinin teki.
Her zaman ki gibi kahvaltı yapmadığım için kantinin yolunu tuttum, boş boş gezmekdense bir şeyler atıştırmak en iyisi. Merak ettiğim neden okul binası kilitli de kantin açık? Herneyse, ağır adımlarla kantine girdiğimde içerisinin dışarısına kıyasla daha sıcak olduğunu fark ettim. Kafamı boş masalarda gezidirirken görüş açıma giren tanıdık yüzle duraksadım.
Renkli masalardan yeşil olanına oturan Mete ve yabancı bir kız. Ne hoş manzara öyle değil mi? Uzaktan dahi dikkat çeken yeşil gözlü kız ağır ağır Mete'ye bir şeyler anlatırken, Mete'de tepkisizce yüzüne bakıyordu. Dikkatimi çeken asıl şey ikisinin de surat ifadesi ölü gibiydi, tanımayan biri görse 'Kesin kavga edecekler,' derdi. Yine de kızlara pek iyi gözlerle bakmadığını söyleyen serseri zibidi sabahın köründe okul kantininde muabbete dalmıştı. Daha dün beni öpen o zibidi!
Sabır dilercesine nefesimi dışarı doğru püskürtüp kantinde çalışan çocuğun yanına ilerledim. Tost alıp masalardan birine oturduğum sırada Mete'nin ruhsuz gözlerine denk geldim 'Ne bakıyorsun' der gibi başımı sağa sola salladığımda göz kırptı. Bu hareketi karşısında öksürük krizine girerken dikkatini üzerimden çekti.
"Ulan!"
Tostumdan bir ısırık alıp, bu kızın kim olduğunu düşündüm. Cidden kim bu kız? Belki de Mete'nin arkadaşıdır, hadi ama buluşmak için okul kantinini tercih etmiş olamazsınız? Omuz üstünden onların bulunduğu masaya bakdığımda Mete'nin yüzündeki samimi gülümseme ile kaşlarım çatıldı. Kızlardan nefret ediyordu ha!
Onları bu halde görmek içimde tanımsız bir duygu ortaya koydu. Bu aptal duygu kıskançlık olamaz öyle değil mi? Saçmalık! Ben kimim ki onu kıskanacağım? Hatta o kim de ben onu kıskanacağım! Ego problemi olan basit bir serseri öğrenci modeli. Wattpad kitaplarında ki kötü çocuk modeli olsa neyse, ama Mete bildiğin serseri. Kavga eder, sigara içer, küfür eder, dersle alakası olmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 1 | Kindar
Ficção Adolescente#82 "Herbir tuğlası birimizi temsil eden o duvar şimdi Paramparçaydı..." Her şey hiç olmadığı kadar normaldi, sıradan ve tertemiz. Gidişat, içlerine düşen yıldırımla değişmeye başladığında kendilerini bir oyunun içinde buldular. Hayatın gerçek zorlu...