"Siyahın karanlık tonunu seninle sevdim."
Seksendört:Hayır olmaz.
-
"Camlarıda sil."
"Anne insaf!" Bir an duraksayıp bana döndüğünde yüzüde sanki 'Ben lezbiyenim' demişim gibi bir ifade vardı. "Bu gidişle evde kalacaksın!" Gözlerimi devirerek kendimi koltuğa attım. "Evlenmeye niyetim yok zaten."
Elindeki klasik sarı temizlik bezini sehpaya attığında kaşları çatılmışdı. Bu güne kadar akrabalarımın çoğu asi yönümü annemden aldığımı söylerdi, gençken annemde benim gibi hırçın bir karaktere sahipmiş, ki hâlâ öyle ama eski haline göre olgunlaşmış olduğunu söyleyen akrabalarım da var tabii.
"O zaman o Mete denen serseri çocukla neden sevgili oldun! Evlenmeyip de ne yapacaksın? Hayatının sonuna kadar nikahsız o serseri çocukla aynı evde kalmayı planlıyorsan boşuna hayal kurma!" Ağzım beş karış anneme baktığım sırada o da çatık kaşları ile bana karşılık veriyordu. Şu an aklından benimle ilgili neler geçiyor az çok tahmin edebiliyorum.
Evet, evlenme konusuna pek sıcak bakmıyorum. Mete'nin annesine 'Mete'yle evleneceğim.' dediğimde ciddi değildim. Evlenmeyip hayatımı yaşayacağımda da demiyorum. Benimkisi evliliğe karşı bir korku ya da başka bir şey, hani çocukken büyükler evlenme konusunu bize yönettiklerinde hiç düşünmeden 'Ben evlenmeyeceğim' diyoruz ya. İşte o çocukluk psikolojisi hâlâ üzerimde yerini koruyordu.
Hem Mete'nin de aklından öyle bir şey geldiğini düşünmüyorum bizim aşkımız iki beden değil, iki kalp arasında. Ben Mete'ye yakışıklı olduğu için ya da ulaşılmaz olduğu için âşık olmadım, sadece nedensizce ona bağlandım. Mete'nın dış görünüşü o kadar muazzam değil ama tanıdığım en zeki insanlar biri; kurnaz ve kıvrak bi zekaya sahip, onu alt ettiğini düşünürken aslında mat olan sensindir genellikle.
Anneme kısa bir bakış atıp odama yöneldim, durup annemle tartışmaya hiç niyetim yok. Aklım karışık, uzun zamandan sonra tam geçti derken o aptal rüyayı yine görmeye başladım. Yine Mete'yle aynı diyaloğu kuruyordum sonra etrafımızı saran alev çemberi yükselen çığlıklar Mete'nin soğukkanlılığı insanın kanını donduruyordu.
Mete'yle bu konu üzerinde hiç konuşmadık. Onunla aynı rüyaları görmemiz neye işaret hiçbir fikrim yok. En kısa zamanda o rüyanın anlamını öğrenmem gerekiyor.
"Temizlik bitmedi Ceyda!"
"Birazda Burak yapsın!"
Annemin bağırışalrına karşılık vermeden odama girdim. Komodinin üzerinde ekranı yanıp sönen telefona yönelirken aynı zamanda üzerimdeki temizlik için giydiğim kıyafetlerden kurtulmaya çalışıyordum. 48 cevapsız aramayı görünce küçük çaplı bir şok geçirdiğim doğrudur.
"Bu kızı işi gücü yok mu? 48 cevapsız arama nedir arkadaş."
"Alo? Ceyda nerelerdesin kızım sen niye açmıyorsun!"
"işim vardı görmemişim."
"Tamam ben mavi parkındayım gel sende."
"Mete'den haber var mı?"
"Hayır, en son Önder'in evine girerken gördüm." Öfkeyle nefesimi dışarı püskürttüm. Bu gün yarı yıl tatilinin skizincigünü ve ben o serseriyi en son karne günü gördüm, o günden sonra ne buluştuk ne de telefonda konuştuk. Bi kere aradım işim var deyip kapatmışdı, attığım mesajlara dahi cevap vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 1 | Kindar
Teen Fiction#82 "Herbir tuğlası birimizi temsil eden o duvar şimdi Paramparçaydı..." Her şey hiç olmadığı kadar normaldi, sıradan ve tertemiz. Gidişat, içlerine düşen yıldırımla değişmeye başladığında kendilerini bir oyunun içinde buldular. Hayatın gerçek zorlu...