Mabel Matiz:Bir hadise var.
"Acının en baştan çıkarıcı hali tanıtmıştı bana ölümü. Ölüm teorik bir gerçekdi, intihar ise sadece seçim."
-
Karanlığın boğumlu dalgalarında süzülen kağıt parçasının silik harfleriydim. Yıpranmış bir kitap gibi sayfalarım beyazdan sarıya yüz tutmuştu. Eskimiş sayfalardaki silik yazılardı benim benliğim, kimliğim, hayatım.
Peki ben kimdim?
Kimdim? Karanlık bedenim sinsice sömürürken kimliğim yok oluyordu, benliğimi tanımlayan o kelimeler sarıya yüz tutmuş sayfalardan dökülüyordu, siliniyordum.
Şimdi zamanı geri alsak, düzelir miydi her şey? Eskisi gibi olur muydu hayatım? Benliğimi simgeleyen o harfleri beyazdan sarıya yüz tutmuş sayfalara tekrar yerleştirsek zamanı geri alabilir miydik. Zamanı film şeridi gibi geriye sarıp ulaşabilirmiydik maviye, siyahın o karanlık girdabından kurtulabilir miydik?
Bu hikayeye başladığım noktaya geri dönsem, annemin o ısrarcı ses tonu karşısında mızmızlanarak yatakdan kalksam ve tek derdim yaz tatilinin son bulması olsaydı... Mutlu olur muydum?
Mete ile bunları yaşamasaydım, mutlu
olurmuydum? Berke ile mutlu olur muydum? Karşımdaki yansıma bana yabancıydı, kendi yüzüm bana yabancıydı. Gözümden süzülen göz yaşı içimdeki feryadın küçük bir parçasıydı sadece."Ceyda..."
Her ne kadar güçlü olsan da bir yere kadardı, gücün tükeniyordu nefesin tükeniyordu... Siliniyordun hayattan ya da hayat seni siliyordu.
"Ceyd-"
"Yalnız bırak beni!"
"Ama.."
"Zeynep! Defol git!"
Bir an irkikesede tepki vermeden banyodan çıkdı. Bir süre bedenimi serbest bıraktım, yüzümdeki yaradan büyüktü yüreğimdeki yara. Yüzüme dökülen saçımın tutamını kulağımın arkasına sıkıştırıp parmaklarımı yanağımı kaplayan yara izinde gezdirdim. İçimde tuttuğum nefesimi yavaşça dışarı vererek gözlerimi kapattım.
"Güçlü değilsin..."
Göz kapaklarımı tekrar aralayıp kapıya yöneldim. Anahtarı çevirirken koridorda yaklaşan tok ayak sesleri geliyordu kulağıma. "Ceyda, kızım."
Anahtarı birkez daha çevirdikten sonra kafamı aynaya çevirdim. "Ceyda..." kapıyı çalması, ismimi seslenmesi anneme dair hiçbir şey gerçekçi değildi bana, söylediği her kelime zihnimde yankılanıyordu.
"Ceyda, orda mısın? Aç kapıyı." Cebimdeki jileti çıkarırken yüzümde acı bir gülümseme yayıldı. "Güçlü değilsin..."
"Ceyda! Ses ver!"
Hani güçlüydün? Hani her şeyi kaldırabilir, üstesinden gelebilirdin. Hani asiydin? Hani hayrandı ya herkes sana, her şeyin üstesinden gelen Ceyda'ya. Sen güçlü değilsin, köşeye sıkıştığında hayatına son vermek isteyen aciz bir kızsın.
Dizlerimi kırarak kapının arkasına çömeldim, annemin bağırışları uzaktı bana. Ceketimin kol kısmını sıyırırken gözlerimi kapatıp başımı geriye yasladım. Hayatım film şeridi gibi gözümün önünden akıp giderken sadece bir detaya takıldım... Keşke Mete'yi tanımasaydım.
Elimdeki keskin parçayı bileğime yaklaştırırken bedenimi serbest bırakdım, derimi parçalayıp geçen o jileti hissedene kadar. Süzülerek elime ulaşan o sıcak sıvıyı hissetmişdim, tenimdeki hücrelerime kadar işleyen o acıyı hissetmişdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 1 | Kindar
Novela Juvenil#82 "Herbir tuğlası birimizi temsil eden o duvar şimdi Paramparçaydı..." Her şey hiç olmadığı kadar normaldi, sıradan ve tertemiz. Gidişat, içlerine düşen yıldırımla değişmeye başladığında kendilerini bir oyunun içinde buldular. Hayatın gerçek zorlu...