"O kirli bir katildi. Ruhu kirli..."
Bahadıt Tatlıöz: Beni Yak
-
Derin'den
Elimdeki kalemi sağa sola sallayarak nefesimi dışarı püskürttüm. Ne sıkıcı bir gün ama dersler boş olsun istiyoruz ancak ders boş olunca insan sıkılıyor. En azından ben öyleyim. Eğer okullarda kendini müdürden üstün gören müdür yardımcıları olmasaydı belki bir ihtimal okulu sevebilirdim.
Dersimiz boş, bahçeye çıkmamıza izin versen ölmezsin değil mi? En çok sinirimi bozan şey; müdür bahçeye çıkmamıza izin veriyor ama kendini okulun sahibi sanan müdür yardımcısı olacak kadın buna engel oluyordu. Cidden sinir bozucu bir durum.
"Sence Mete'yle Ceyda fazla yakın değiller mi?" elimdeki kalemi bırakarak gözlerimi Ceyda ve Mete'ye çevirdim. İkisi de, ettikleri kavganın ardından sessizliğe bürünmüşlerdi. Mete tepksizice boş tahtaya odaklanmış, Ceyda ise başını öne eğmiş önündeki kâğıdı karalıyordu.
"Sanmam, sürekli kavga ediyorlar. Birbirlerine ilgili falan olamazlar." dedim kafamı Burcu'ya çevirerek, o da düz bir surat ifadesiyle bana bakıyordu. "Evet, kavga ediyorlar doğru ama Ceyda değil. Mete Ceyda'yla kavga ediyor, Bence Ceyda'ya dikkat et."
Gözlerimi devirerek önüme döndüm. Söyledikleri mi? Yoksa söylediği şeylerin mantıklı olması mı sinirlerimi bozuyor, kararsızdım. Aralarında neler geçiyor büyük anlamda merak ediyorum, sürekli tartışma içerisindeler.
Bu durumda Ceyda'yı suçlamak zor ama Burcu Ceyda'ya olan nefreti sayesinde bana söylediği şeyler aklımı karıştırmaya yetiyordu. Sırf Ceyda'ya olan nefreti yüzünden yanıma oturmuştu, her ne kadar benimle oturmak istediğini söylese de sırf Ceyda'yı bana karşı doldurmayı amaçlıyordu.
"Bak mesela Ceyda şu an Mete'ye bakıyor. Ama Mete onun yüzüne dahi bakmıyor." derin bir nefes alıp sabır dilercesine tavana baktım. Benim zaten onların yüzünden aklım karman çorman ve sinirlerim altı üst. Birde Burcu'nun iki de bir Ceyda'nın her hareketini bana rapor etmesi canımı sıkıyordu.
"Ceyda kesin Met-"
"Yeter!" dedim sesimi haddinden fazla yükselterek. Şaşkınlıkla bana döndüğinde kafasını geriye çekmişti. "Yeter Burcu! Beni Ceyda'ya karşı doldurmayı kes." Tam bir şey demek için dudakları aralanırken, "Tek kelime etme!" diyerek yerimden kalktım. Zilin sesi tüm okulda yayılırken güçlü adımlarla sınıftan çıktım.
Bıkmadan usanmadan beynime eziyet ediyor. Kör değilim, neyin ne olduğunu görebiliyorum. Benim de şahit olduğum olayları kendi görüş açısıyla bana rapor etmesi sinirlerimi bozmaktan ve aklımı karıştırmakdan başka bir işe yaramıyor.
Madem Mete'ye yaklaşan bütün kızları kendi geniş hayal gücünle bana anlatıyorsun, peki sen niye Mete'nin etrafındasın? Ah! Şeytana uyma Derin.Okul binasından çıkıp futbol sahasının olduğu tarafa yöneldim, köşedeki boş banka otururken gözlerim sahada futbol oynayan çocuklardaydı. Daha doğrusu, Mete'yi arıyordum. Her öğlen arasında zaman geçirmek için buraya gelir diğer öğrencilerle maç yapardı. Bir an önce Mete'yle konuşup, Burcu'nun beynime işgence etmesine son vermem gerekiyordu. Aksi taktirde yok yere Ceyda'yla düşman olacağım.
Onu sahada göremeyince kafamı binanın karşısındaki kantine çevirdim. Ordaydı, yanındaki çocukla birlikte kantine doğru ilerliyordu ve kaşları çatıktı. Aslında bu normaldi çünkü bir iki ders önce, Ceyda tüm sınıfın önünde onu yerin dibine sokmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 1 | Kindar
Ficção Adolescente#82 "Herbir tuğlası birimizi temsil eden o duvar şimdi Paramparçaydı..." Her şey hiç olmadığı kadar normaldi, sıradan ve tertemiz. Gidişat, içlerine düşen yıldırımla değişmeye başladığında kendilerini bir oyunun içinde buldular. Hayatın gerçek zorlu...