32.Bölüm:Ölümün Fısıltısı

3.9K 267 45
                                    

"Birbirini arzulayan iki beden."

-

Bozuk olmasından kaynaklanan alarmın rahatsız edici sesi kulaklarıma işlerken, elimi sertçe yastığa indirdim nefesimi dışarı püskürterek. Ardından başımdaki yastığı kafamın altından sıyırıp, elimle kavradığım gibi başımın üzerine yerleştirip bastırdım.

Alarmın bozuk sesine telefonumdan yayılan melodi eklenince küfür mırıldanarak yastığı kafama bastırdım. Anca bu eylem o rahatsız edici sesin kulaklarıma ulaşmasına engel olamamıştı.

Başımdaki yastığı hızla yere fırlatıp yatakdan doğruldum, sabahları fazlasıyla gergin olmam benim suçum değil! Etrafımda beni çıldırtacak bir çok şey var ve bu sinir bozucu. Hızla bozuk alarma uzanıp elime aldığım gibi yere fırlattım. Zaten sürekli bir yerlere fırlatmam yüzünden bozuk olan alarm şu an parampaça haldeydi ki bu kırdığım kaçıncı alarm bende bilmiyordum.

Ancak, beni huzura erdirecek sessizlik henüz sağlanmamıştı. Hızla telefona uzanarak arayana baktım. Elimde tuttuğum telefonu tüm gücümle sıktım. "Ne var lan ne? Sabah sabah işin gücün yok mu senin!"

"Sana da günaydın sevgilim." sabır dilercesine tavana baktım. Ama sakin olamıyordum. "Geri zekâlı!" aptal aptal egosuyla sırıttığına kalıbımı basabilirim. "Yatağın ters tarafından kalmışsın." Ah! Tabii yine Ceyda huysuz değil mi? Sizin suçunuz yok zaten. "Ne istiyorsun?"

"Bu gün okula erken gel güzelim, konuşacaklarımız var." Dişlerimi alt dudağıma geçirirken elimi yumruk haline getirip ayağı kalkdım. "Seni uyarıyorum serseri! Bana bir daha bebeğim deme!" dediğimde, sakin bir ses tonu ile, "Okulda görüşürüz, bebeğim," dedi ve bu beni çıldırtmaya yetti.

Bazen beni delirtiyor! Ne bazeni lan? Her zaman delirtiyor! Onunla bu kadar yakın olduğumu Derin bilse yüzüme bakmaz. Ben ondan uzak durmaya çalıştıkça herif dibime dibime giriyor. Telefonu hızla yatağa atıp banyoya yöneldim. Her sabah olduğu gibi bu sabah da seri bir şekilde elimi yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm.

Her gün aynı şeyleri yapıp yapıp duruyoruz, bu gerçekden sinir bozucu. Yatakdan kalk, banyoya git, odaya gel ve formanı giy, sonra annenle kahvaltı kavgası yap ardından otobüs peşinde koş en sonunda okulda garip garip tiplerle karşılaş sonra onlarla kavga et öğretmenlerle uğraş. Ne biçim hayat lan bu?

Sonra gençler bozulmuş!

Gereksiz formayı üzerime geçirip çantayla odadan çıktım, "Anne ben gidiyorum." dedim esnerken, gerçekten şu an uykusuzluktan dengemi kaybetmiş durumdayım, okula gidince o serseri kılıklı Mete'yi döveceğim. "Saat çok erken kahvaltı yapsaydın." nefesimi bıkkınlıkla dışarı verdim.

"Anne kahvaltı yapmayacağımı ikimizde çok iyi biliyoruz, ben çıkıyorum." ağır adımlarla esneye esneye kapıya yönelip ayakkabılarımı giydim. Aynı şekilde uyuşuk adımlarla apartmandan ardından da bahçeden çıktım.

Bahçe kapısını kapatırken, bahçede gözüme takılan detayla duraksadım. Ellerimle gözlerimi ovuşturup tekrar aynı yere baktığımda kahkahalarıma engel olamazken koşarak apartmana yöneldim, aynı zamanda zile de basıyordum üst üste.

Kapı açılırken karşımda annemin telaşlı bakışları vardı, "Ne oluyor? Niye bağırıyorsun?"

"Anne evin önünde motor var!" dedim heyecanlı bir ses tonuyla. Annem kafasını bahçeye uzatarak beni bekleyen bebeğe kısaca baktı. "A evet baban aldı, dün."

"Kullanabilir miyim?" dediğimde gayet otoriter bir ses tonu ile, "Hayır, yaşın küçük." dedi. "Ah! Yapma anne birkaç gün sonra on sekiz yaşında olacağım, kullanmayı biliyorum zaten lüttfen!"

PARAMPARÇA 1 | KindarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin