36.Bölüm:Şeytan'nın Kuklası

3.3K 265 56
                                    

"Sen bencildin, kendi hayatınla oynayacak kadar hencil."

-

Ece'den

Yüzümü ellerimin arasına alıp sakin kalmaya çalıştım. Böyle bir şeye şahit olmak bünyeme ağır gelmişti doğrusu. İşin kötü yanı, Ceyda'ya mı sinirlensem yoksa kendime mi bilemedim. Bana yiyeceklere dokunma demişti. Ama ne yapayım? En sevdiğim keki görünce dayanamadım. Hoş, zaten bende şans yok. Millet abuk sabuk hareketleri etrafındaki insanlar bilinci yerinde değilken yapar, ben ben herkes kendindeyken yaparım.

Lanetlnmiş bir adet üç harfli.

Sinirliyim ulan, defol.

Saygılar abla.

Sinirimi birilerinden çıkartamazsam olay çıkarırım. Bu nedenle deli bir hırsla, sahnede ellerini çapraz yaparak duvara yaslanmış olan Mete'ye doğru yöneldim. "Nereye?" Önder'e cevap vermeden yürümeye devam ettim. Şu an ondan fazlasıyla utanıyordum, meğersem bana ufo görmüş mâsum köylü gibi bakmasının sebebi buydu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun!"

Mete bana döndüğünde yüz hatları biraz garipti, bu yaşananlardan dolayı suçluluk duyuyordu belli. Gebersin! Kim bilir Ceyda ne hissediyordur? Burcu'ya bir şey olursa Ceyda'nın başı fena belaya girer. "Hayatımda senin kadar bencil bir insan görmedim! Hiç mi merhamet yok içinde! Eline ne geçti ha?"

İçi boş gözler beni bulduğunda sessizliğini korudu. Dünya umrunda değilmiş gibi davranarak, belkide yaptığı hatadan dolayı yaşadığı suçluluk duygusunu örtbas edecekti. O çocuk hep böyle değil miydi zaten? Hatalarını kabul etmeyen bir bencil. "Git başımdan," ses tonu o kadar umursamaz, o kadar ilgisizdi ki belkide ben en çok çıldırtan bu.

"Gitmiyorum! Sen benim arkadaşımı bir oyuncak gibi kullanamazsın. Neden sürekli Ceyda'nın etrafındasın, söylesene? Yoksa ona âşık mısın?" son kurduğum cümleyle birlikte yüzünde alaycı bir ifade belirdi ancak gözlerindeki o ifadesizlik yalanını ortaya çıkarmayı başarmıştı. "Ben değil, arkadaşın bana âşık... Sonra Derin... Arkadaşların benim için bitiyor, kızım. Ama onların benim gözümde hiçbir değeri yok."

Dişlerimi tüm öfkemle birbirine kenetledim, bir insan bu denli sinir bozucu olabilir miydi? "Ceyda'nın seninle alay ettiği günleri hatırlıyorum da, evet o haklı. Sen gerçekten bir aptalsın. İnan Derin dışında hiçbir kızın ilgisini çekemezsin." bu söylediklerim dibine kadar yalandı. Çünkü karşımda bana ilgisizce bakan çocuk... Modellere taş çıkaracak kadar yakışıklı değildi ama farklı bir havası vardı. Kol kaslarıyla övünen, her işin üztesinden gelebileceğine inanan erkeklere kıysala kurnazlığı ve beyninin içinde dönen tilkilerle çoğu şeyi alt edecek kadar zekiydi. Cüssesine güvenerek avına atılan bir aslanda kıyasla, kurnaz bir tilki gibi pusuya yatmış, avının en can alıcı yerini dişlemeyi bekliyordu.

Ani bir hareketle koluma yapıştığında gözlerimi kırpıştırdım. "Sana öyle şeyler yaparım ki, kafanın içindeki boşlukta sadece benim ismim yankılanır." ses tonundaki o iğneleyicilik tüylerimi diken diken etmişti, "Ne diyorsun sen be!"

O an, biri Mete'yi benden ayırıp yüzüne yumruk attı. Çığlık atarak geri çekildiğimde öfkeyle gürleyen Önder'e denk gelmiştim. "Bir daha Ece'ye dokunma." bu sözleri hafifçe gülümsedim, hatta sırıttım. Bu çocuk bana âşık ya.

Geri zekâlı! Az önce düz saçlı olan arkadaşın siyah saçlı kızın beyninin pekmezini akıttı. Niye gülüyorsun?

Ah! Doğru ben niye gülüyorum?

PARAMPARÇA 1 | KindarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin