Seksendört:Faili Meçhul
"Sonra avcı hamlesini yapar... Ve kurban kirlenir."
-
Mete'den
Karanlığın temsili her zaman siyah olmuştu, tehlikenin simgesi ya da rengi hep siyahtı. Siyahla başa çıkmak imkânsız denebilecek derecedeydi, hiçbir rengin gücü siyaha kafa tutacak kabiliyette değildi, hiçbir renk siyah kadar asil, siyah kadar tutkulu, siyah kadar karanlık olamazdı.
Peki neden siyah oldu seçimimiz? Siyah giydiğimiz kıyafetlerin rengi ya da sevdiğimiz bir renk olduğu için tercihimiz olmadı, ki zaten siyah hiçbir zaman tercihimiz olmadı. Siyah karanlık bir girdapdı, tehlikeydi ve sen o tehlikeye bir defa bulaşdığın zaman asla kurtuluşunun olaması söz konusu olamazdı.
Siyah tercih değil, kader.
Ellerimi cebime koyup önümden geçen kıza kısa bir bakış attım, geçerken bana gülümseyerek bakması midemi bulandırmıştı. Bir kadın neden sadece bir erkeğe ait olmayı denemez ki? Bunu yapmak gerçekten zor mu? Hepsi bir erkekden fazlasını isteyecek kadar bencil ruhlu yaratıklardı.
Uzun zamandır beklediğim kapı sonunda açıldığında içimden 'şükür' diye mırıldandım. Bir kız için burada olduğumdan dolayı kendime küfür ettim, ama başka çarem yoktu. Odadan çıkan doktoru gören Zeynep hızla ayaklanıp kır saçlı adama doğru ilerledi.
"Durumu nasıl?"
"Aslında ciddiye alınacak kadar derin kesilmiş, göğüs kafesi hizazında omurgalarından başlayıp karın boşluğuna kadar derin bi kesik var. Dikiş attık bu yüzden ani hareketler olmasın ve ağır kaldırmasa iyi olur, yoksa dikiş patlayabilir. Geç müdahale edildiği için biraz kan kaybetmiş ama ciddiye alınacak bi durum değil, sadece baş dönmesi olur." dedikten sonra yanımızdan ayrıldı.
Zeynep ve Ece hızla odaya girdiğinde ağır adımlarla girmek istemediğim odaya ilerledim. Odaya girdiğimizde Ceyda denen kız yatakta öyle uzanmış tavanı seyrediyordu. Ece ve Zeynep koltuklara oturup iyi olup olmadığını sorduklarında bende odayı süzüyordum, daha doğrusu birşeylerle meşgul olmaya çalışıyordum.
"Anlat bakalım, neler oldu?" Zeynep'e kısa bir bakış atıp kafamı yine gereksizce odanın en saçma köşesine çevirip etrafı inceledim. Burada olmam sadece blöftü, eğer mecbur olmasam üç aptal ile aynı ortama girmezdim.
"Ece'ye gitmek için otobüse binmiştim Burcu'da otobüsdeydi bende yanına gidip hesap sordum beni sinirlendirdi, bende onu saçından tutarak otobüsten indirdim sonra onu o garip bi sokağa sürükledim son-"
"Çatılı, sokağın adı. Neyse ben sana sonra anlatırım devam et."
"Sonra işte sokağa götürdüğümde tam hesap sorucaktım bir kaç kişi bize doğru geldi Burcu'nun arkadaşları, sonradan jeton düştü. Beni tuzağa düşürmüştü! Esra diye bi kız gelip dövmeye çalıştı ben karnına tekme atınca Burcu'nun sevgilisi geldi. Biraz beni hırpaladıktan sonra onada tekme attım tam kaçarken Burcu bana çelme attı sonra biri aradı, konuşup telefonu kırdı. Sonra tekme attığım çocuk gelip beni sırtımı bu hale getirdi adı Bora'ymış,"
Aptal, Bora'nın kız arkadaşına kafa tutacak kadar aptal olduğunu tahmin etmemiştim. Kendini aslan sanan kedicik. Bora, yani öz kuzenimin sevgilisini dövdün seni öldürmediğine dua etmelisin. Bence bana bir teşekkür borçlusun, her ne kadar istemeyerek de olsa seni ben kurtadım. Siktiğimin planına uymak adına Bora'ya canını almak dışında ne bok yaparsan yap dedim ve kendini aslan sanan kediciği bıçaklamakla yetindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 1 | Kindar
Ficção Adolescente#82 "Herbir tuğlası birimizi temsil eden o duvar şimdi Paramparçaydı..." Her şey hiç olmadığı kadar normaldi, sıradan ve tertemiz. Gidişat, içlerine düşen yıldırımla değişmeye başladığında kendilerini bir oyunun içinde buldular. Hayatın gerçek zorlu...