"Tamam Kerem sen aşağı in bende gelicem birazdan. "Ben içimde ki savaşın ortasındayken Murat soruyu geçiştirmişti.
"Elif bu saatten sonra korkmana gerek yok, sabaha kadar tedbiren ön ve arka kapılarda Polis memurları bekleyecek, yarın sabah bir Polis arkadaş devralacak arkadaşınmış gibi sivil olarak yanında durup güvende olmanı sağlayacak."
Tamam anlamında kafamı salladığımda Murat ayaklanmıştı."şimdi gidiyorum,en ufak bir şeyde bağır Polisler hemen gelirler "
" tamamdır teşekkür ederim "
" görevimiz. "
Murat kapıdan çıktığında ardından kapıyı kapatmıştı.
Polislerin burada olması içimi rahatlatırken, insanın ne kadar aciz bir varlık olduğunu bir kez daha anlamıştım.
Ciklet yanıma geldiğinde onu kucağıma alıp sevmeye başladım."Geçti bebeğim, biraz gürültü oldu ama artık korkulacak bir şey yok"
Yavaş yavaş ayağa kalktım.
Lavaboda elimi yüzümü yıkayıp
Abdestimi tazelemiştim.
Şuan bana iyi gelebilecek tek şey
Alemlerin Rabbine sığınmak'tı.
Namazımı eda edince seccadenin başında konuşmadan oturuyordum.
Dakikalarca oturdum öylece ;"Ya Rab içimde kurak çöller var, lakin sen yağmurunda Rabbisin..."
....
Rabbime dayanarak uyumuştum dün gece, sabah kalktığımda polislerin hala nöbet tuttuğunu gördüm.
Bugün davam olduğu için ne kadar aşağı inmek istemesem'de dosyaları almak için inmem gerekiyordu.
Üstümü giydikten sonra Ciklete mamasını ve suyunu vermiştim.
Anahtarımı ve çantamı alıp evden çıktım. Kapıyı kapattığımda derin bir nefes verdim. Tek başıma her bir ayrıntısını zorluklarla ayarladığım evim dün hiç bilmediğim birisi tarafından mahvolmuştu. Merdivenlerden inerken ayaklarım geri geri gidiyordu. Aşağı indiğimde etrafa göz gezdirdim.
Camlar kırılmış, eşyalar dağılmış her yer birbirine girmişti.
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Olsun Elif canınıza bir şey olmadı ya önemli olan o, hem sen bu evi önceden de tek başına dizdin yine yaparsın. Kendi kendimi telkin ediyordum sürekli, geç kalmamak adına hızlıca çıktım evden dış kapıdan çıkarken başımla selam verdim polis memurlarına."Elif!."
Yanıma gelen kızla duraksadım.
Gülümseyerek konuşmaya başladı.
"Zehra ben, bugün sana eşlik edeceğim."
Bende gülümseyerek başımı salladım.
Samimiyeti hoşuma gitmişti, zaten bir gün boyunca yanımda asık suratlı biriyle gezmek istemezdim.
Beraber yürümeye başladığımızda konuşmaya başladım"Sana bugün yapacaklarımızı anlatayım, ilk önce Mahkemem var çok uzun sürmez tahminimce, sonrasında karakola gitmem lazım, sonra başka bir Müvekkilimle karakolun yakınlarında bir görüşmem var, sonrasında 'da yemek yiyecektim, sende istersen birlikte yeriz. "
"Vayy be ne kadar dolusun. Şimdiden yoruldum "
Zehra'nın gülerek söyledikleri beni de güldürmüştü.
İlk izlenimime göre çok tatlı, ve gerçekten güzel bir kızdı.
Elindeki yüzük dikkatimi çekmişti."Evlimisin? "
Dedim yüzüğünü göstererek"yok daha değil, nişanlıyım"
"Tebrik ederim"
"Teşekkürler"
Birlikte İlerideki taksiye binmiştik.
Adliye'nin önünde inip içeri girdik.
Bir yandan belgeleri kontrol ediyordum.
"Sen burada bekle istersen, ben hemen cübbe mi giyip geleyim""Tamamdır, bekliyorum"
Hızlı adımlarla cübbe odasına girmiştim, cübbemi giyip duruşma salonunun önüne geldim.
Müvekkilim ve Zehra kapıda beni bekliyorlardı............
Kısa geçen bir duruşma sonrasında karşı taraf gerektiği cezayı almıştı.
Duruşma salonundan çıkıp Müvekkilimi uğurlamıştım.
Cübbemi çıkartıp Zehra'nın yanına geldim.
"Gidebiliriz"İkimizde çıkışa doğru yürümeye başladık.
"Söylemeden geçemeyeceğim, çok havalıydın"Utanarak gülümsemiştim.
"Teşekkür ederim""nasıl karar verdin Avukat olmaya"
Aslında kimseyle duygusal bağ kurmak istemezdim, ama dün yalnızlığım tokat gibi vurmuştu yüzüme.
En azından bir günde olsa biriyle sohbet etmek benim için iyi olabilirdi."Adalet duygusu diyelim, ikincisi ise çocukken gözüme Avukatlar çok güçlü gelirdi, bende güçlü olmak istedim"
"sen nasıl polis olmaya karar verdin?"
Bu sefer ben ona sormuştum."Bizim ailede genetik diyebiliriz sanırım, abim ve babam polisler bende adeti bozmayayım dedim."
Gülümseyerek kafamı salladım,
"şimdi karakola gitmeliyiz, benim mekan bitti sırada senin mekan'da. ""benimde bir rapor vermem gerekiyordu, sen işlerini hallederken bende onunla ilgileneyim.
Zaten karakol şuan senin için en güvenli yer""Tamamdır"
Karakola girince hemen gerekli evrakları teslim etmiştim.
Dün ki olay için soruşturma talep etmiştim.Gerçi sağ olsun Murat benden önce ayarlamış her şeyi, eminim ki böyle giderse o adam yakında tutuklanırdı. İşlerim bittiğinde yanımdan geçen tanıdık simalara selam vererek Zehra ya bakınıyordum. Koridoru dönünce Murat Komiser ile bir şeyler konuştuklarını gördüm.
Rahatsızlık vermemek adına çok yaklaşmamıştım ama Zehra beni fark edince hemen eliyle gel işareti yapmıştı. Yanlarına vardığımda başıyla selam veren Murat Komisere karşılık verdim."Nasılsın Elif?"
"iyiyim, daha iyiyim."
"Sevindim, suçlu kaçarken bir kaç kameraya yakalanmış.
tam olarak yüzü, seçilmese de ne tarafa doğru gittiği, hangi sokağa girdiği belli oluyor oraya bir ekip gönderdim.
Bugün yarın mutlaka yakalarız.""İnşaAllah, çok teşekkür ederim"
"görevimiz"
Murat'ın dedikleri içimi birazda olsa rahatlamıştı.
Murat tekrar Zehra ya döndüğünde
Dosyalar hakkında bir kaç bilgi verip yanımızdan ayrıldı.
Zehra ile birlikte çıkışa doğru yürüyorduk.
"evet şimdi ne yapıyoruz?""şimdiiii"
Dedim uzatarak onun neşesine ayak uydurmak istiyordum
"Müvekkilimle görüşmem gerekiyor, lakin öncesinde bir kahve içebiliriz istersen?"
Zehra memnuniyetle gülümsedi,
"çok isterim cidden, Murat Komiserin anlattığı soruşturması beynimi allak bullak etti.""ne soruşturması?"
"Cinayet soruşturması, üç farklı kişiden şüpheleniyoruz. Ekipler teker teker gözlemliyor.
Katil o kadar profesyonel ki asla bir açık vermiyor.""Merak ettim, yardımcı olmak isterim"
"O zaman kahvelerimizi içerken bunu konuşabiliriz"
Kafeye girince cam kenarında bir masaya oturmuştuk kahvelerimizi içerken Zehra bir yandan anlatmaya başladı."Olay bildiğimiz kadarıyla bir fabrikada gerçekleşiyor....
.......................
Burada bitirelim:)
Umarım bölümü beğenirsiniz.
Bir kaç gündür atamadım
Dahada açmak istemedim arayı :)Allaha emanetsiniz:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜDDESSİR
Adventure"Daha dünün yorgunluğunu atamadan bugün oluyor, ve emin olun endişemiz yarın... Oysaki zamanı yaratanı, imtihanlar verip, nasipler göndereni hiç zikretmiyor kalbimiz.. Bizi yokdan var edeni, duâ'larımıza icabet edeni, imtihanlarla sınayıp, mükafatl...