~16~

1.3K 101 3
                                    

1 hafta sonra...

Tüm bu olayların üzerinden bir hafta geçmişti.
İki gün önce Zehra her ne kadar beni bırakmak istemesede ailesini ve nişanlısını görmek için izne ayrılmış, memleketine gitmişti.
Tabi bu süreçte beni anneannesine emanet etmiş,kendiside sık sık arıyordu.
şu an yaptığım şeyi öğrenirse ilk uçakla buraya geleceğinden emindim.

Yerdeki dal parçalarının ses çıkarmamasına özen göstererek yavaş yavaş yürüyordum.
Yaslandığım duvarın kenarından kafamı çıkartıp etrafa bir göz gezdirdim. Eski binanın etrafında kimse gözükmüyordu.
Ama bina daha yapım aşamasında durdurulduğu için betonları örülmemişti.

Yukarıdan bakan birinin beni net bir şekilde görmesi  kaçınılmazdı.
Şanslıydım ki karanlık hava birazda olsun gizlenmeme yardımcı oluyordu.
Şuan dava için delil topluyordum.
Bakacağım son dava çocuk kaçırma suçundan içeri giren bir adamın davasıydı.Ne yapıp edip elime somut deliller geçirmem gerekiyordu.

Çokca kişi çocuğunun kaçırılmasından bu adamı sorumlu tutsada adam işinde profesyonelleşmiş, arkasında hiç bir delil bırakmamıştı.
En son görüldüğü yerleri araştırıp tek tek kontrol ediyordum

İçimden bir ses 'keşke murata haber verseydim ' desede
Beni engellemesinden korkup söylememiştim.
Binadan gürültü yükseldiğinde hemen olduğum yere çökmüştüm.
Bir kaç çocuk bağırtısı duyduğumda hem heveslenmiş hemde çocuklar için endişelenmiştim

"bana yardım eden olmadı ama merak etmeyin ben sizi yalnız bırakmıycam"
Seslerden emin olduğumda duvarın arkasına geçip hemen muratı aradım
Bir kaç çalışdan sonra açmıştı.
"alo murat"

Endişeli sesim onu 'da telaşlandırmıştı

"Elif, iyimisin bir şey mi oldu"

Gelen seslerden oturduğu yerden ayağa kalktığını anlamıştım
"iyiyim, karakoldamısın?"

"yok evdeyim, ne oldu?"
İşte bu daha iyi bir haberdi, çünkü burası bizim mahalleye daha yakındı.

"bak murat sana bir konum Atıcam hemen buraya gel ve acilen bir ekip yolla"

"nerdesin? ne oldu? Anlamıyorum!"

"galiba çocukların kaçırıldığı yeri buldum"

"Elif lütfen bana kendini tehlikenin içine attığını söyleme"

"acele etmen lazım, yoksa gerçekten tehlikenin içinde olucam"
Telefonu kapattığımda binadan uzaklaşmaya başladım.
Zaten ekipler geliyorken kendimi sivil bir şekilde tehlikeye atmam
Sadece aptallık olurdu.
Yola doğru ilerleyip ağaçların arasında beklemeye başladım.

Önümden geçen bir araç geri geri gelmeye başladığında, beni farkettiklerini düşünerek istemsizce nefesimi tutarak daha çok sindim oturduğum yere.
Allahım lütfen benimle alakaları olmasın.
Yavaşça ağaçların arkasına yürüdüğümde, aracın şöförü aşağı inip ilk önce etrafına sonrada tekerlere bakmıştı.
Eğilerek tekere batan dalları çıkarttı.
Anladığım kadarıyla durmasının benimle bir alakası yoktu.
Tekrar yoluna devam ettiğinde derin bir nefes almıştım.
Eteğim ağaçlara takıldığı için ultra bir çaba sarfediyor, bir yandan 'da sürekli binaya bakıyordum.
Aradan geçen 15 dakikanın sonunda bir arabanın ışığını görmüştüm.
İyice yaklaşınca bunun muratın arabası olduğunu anladım.
Üstümde ki korku yavaş yavaş azalırken, rahatça nefes alabiliyorum artık. Yola çıktığımda murat beni farkeder etmez  hızla durdurmuştu arabayı.

Hemen arabadan inip yanıma geldi.
"Elif ne işin var burada!?"
Bağırarak söylediği cümle az önce azalan korkumu yenilenmişti.
"ne demek ne işin var murat, işimi yapıyorum."

"işinmi? Sen işini unuttun galiba Elif, senin işin avukatlık. Mahkemede insanları savunursun bu kadar!"

"müvekkilimi savunurken elimde karşı taraf için bir delil gerekiyor"

"Elif çıldırtma beni, madem bir yer buldun önce polise haber vereceksin, olay yeri polisin işidir.
Sivil vatandaşın değil, özellikle senin hiç değil!"
Dediklerinde sonuna kadar haklıydı.
Ama dediğim gibi murata haber versem buraya gelmeme asla izin vermezdi.
Biraz sakinleşip sesinin tonunu az önceye kıyasla kısıp tekrar konuştu.

" tamam arabaya bin Elif, seni eve bırakayım "

" ne demek eve bırakayım, bende gelicem!"
Sakinleşmeye çalışsada pek başarılı olamadığı belliydi.
Şuan resmen yolun ortasında arabanın önünde birbirimize bağırıyorduk, ve eminim çok dikkat çekiyorduk.

"murat arabaya bin çok dikkat çekiyoruz"
İkimizde arabaya bindiğimizde malesef ki murat hala aynı fikirdeydi.

"bak Elif eğer dediğin gibi içeride çocuklar varsa, mutlaka onları tutan adamlarda vardır.
Yani anlayacağın işler karışır.
Senin bu tehlikenin içinde olmaman lazım"

"anlıyorum sen görevini yapıyorsun ama bırak 'da bende görevimi yapayım. Söz veriyorum zorluk çıkarmayacağım, sadece kenarda durup fotoğraf çekicem.
Benide anla murat mahkemede adam akıllı bir delil bulamazsam bu adam, hatta çetesi elini kolunu sallaya sallaya dışarıda gezip bu çocukları rahat bırakmayacaklar "

Bir kaç konuşmadan sonra murat istemesede kabul etmişti.
Biraz sonra ekipler gelmiş, murattan haber bekliyorlardı.
İçimden sürekli dua ederken, istemsizce gözüm saate kayıyordu.
Zamanımız her an daralıyor gibi hissediyordum.
Murat telsizden ekiplere haber verdiğinde bizde arabadan inmiştik.
Binanın etrafı sarılmış, tüm ekipler tek bir hareket bekliyordu.
Ve sonunda muratın telsizinden o ses duyuldu...

"giriyoruz"
Hızlı bir şekilde binaya girildiğinde teker teker katları geziyorduk.
Murat önümden dikkatlice ilerlerken, hiç bir şey kaçırmamak için gözümü dört açmış arkasından gidiyordum.

"Elif sakın ani bir hareket yapma"
Bilmem kaçıncı kez tamam demiştim.
Şimdiye kadar çıktığımız katlarda ne bir iz ne bir ses vardı.
Ama ben bir yarım saat önceye kadar binadan ses duyduğuma emindim.

En üst kata çıktığımızda,çocuk ağlamaları duvarın arkasından geliyordu.
Gerilim'den nefesimi tutmuş muratın arkasından duvara doğru ilerledim.

"anne, Baba kurtarın bizi!"
Hızlıca duvarın arka tarafına geçtiğimde gördüğüm şeyle kocaman bir hayal kırıklığına uğramıştım.
Ses bir ayıcığa yerleştirilen kasetten geliyordu.
Ama benim önceden duyduğum sesler daha büyük çocuklara aitti.

"bu ses önceden duyduğum ses değil, geldiğimizi anlayıp gitmiş olmalılar"
Polis memurları ayı'yı dikkatlice poşete koyarken bir kağıt ketirmişlerdi.
Murat okurken kaşları çatılmıştı.
Bana uzattığında ise hemen okumaya başladım.

"tebrikler! ayıcığı kurtardınız :)"

"dalgamı geçiyorlar bizimle?"
Murat biraz düşündükten sonra konuşmaya başladı.

"seni gelirken görmüş olmalılar, dikkatini çeken bir şey oldumu?"

"bir ara yolda bir araba durdu, lastiğine dal batmış galiba ona baktı sonrada yoluna devam etti"

"seni farketmiş olmalı, biz gelmeden çocukları götürmüşler."
Ekipler etrafı incelerken biz binadan çıkmıştık.
Üzerimdeki hayal kırıklığı ve üzüntünün yüküyle omuzlarım aşağı düşmüş, uzun uzun düşünüyordum.
En azından emin olmuştum,
Belki bugün olmadı ama çok yakında  o çocukları bulacak, ve ailelerine kavuşmaları için herşeyi yapacaktım.

Ben Elif Güner Allahın izni ile bu davayı'da kazanacak, her zamanki gibi mazlumun yanında olacaktım.

......................

Bölüm sonu <3
Umarım beğenmişsindir 🍁
Bu arada yorumlarınızı belirtirseniz çok sevinirim :))

MÜDDESSİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin