Elif'in ağzın'dan :
Hayatımın değiştiği o köprünün üzerinde oturuyordum. Bir zamanlar acılar içinde Allah'a yalvardığım bu köprü artık acıların bittiğinin ve yeni bir hayata başlamanın müjdesini veriyordu bana.
Biliyormusunuz artık canım acımıyor, ağrı hissetmiyorum, sadece derin bir maneviyat yüklüyüm.
Aylar önce sesimi duyup, duâma icabet eden Rabbimi düşünüyorum, bana bahşettiklerini düşünüyorum. Herşey bitti derken Rabbimin hayatımı nasıl beklemediğim bir anda yeşillendirdiğini düşünüyorum.
Şükrediyorum usul usul...En son ne yaşadım hatırlamıyorum, bir acı vardı vücudumda, derin bir acı...
Bu acı beni sanki yatağın dibine gömmüştü. Sonra sesler duydum, anlayamadığım sesler, ağlama sesleri, feryatlar, sonra bir yakarış tırmaladı kulaklarımı, dostumun yakarışıydı bu. Acılı sesi kulaklarımda dolanırken,bir süre etkisinde kalmıştım.
Durmadan "lütfen gitme" diyordu.
Cevap vermek istedim, konuşmak, burada olduğumu, onu bırakmadığımı söylemek istedim, ama gözlerini bile açamayan benim o an sesimi çıkartabilmem imkansızdı.
Ona söyleyemedim ama çok tekrar ettim kendime,
"gitmiyorum, hala yanınızdayım. "
biliyordum çünkü, insan hissediyordu. Şuan bir bekleyiş, bir arayış içerisindeydim. Rabbimin bana vereceği her hayra muhtaç olarak tecelli yi bekliyordum. İcabet'i bekliyordum. Sabrediyordum...
Aslında dinleniyordum da bir yandan,
Sakin sessiz oturuyor, sadece düşünüyordum. Arada kalbim hatırlatıyordu kendini, bazen çıkacak gibi atıyordu, bazen ise çok sessizdi.Ama yaşadığım huzurun içinde bir de özlem duygusu kavuruyordu yüreğimi, nasıl oldu bilmiyorum ama son bir kaç ayımı şenlendiren insanları özlüyordum. Belki çok da olmamıştı gözlerim kapanalı ama özlem şimdiden yoklamıştı beni.
Bana farkettirmeden usulca kalbime girmiş, hatta orada derin nefesler almaya başlamıştı.Ama ben özleme'de razıydım, hasrete'de, gurbete'de, acıya,hastalığa, Üzüntüye, ve daha insanın müsibet olarak gördüğü çoğu şeye razıydım.
Ben Rabbimden gelen her bir acıya razı, her bir hayra muhtaç'dım............................
Bedenimde hissettiğim uyuşukluğun yanı sıra, Gözlerimin yavaşça açarken çoğalan sesleri duyabiliyordum.
Küçük bir bulanıklıktan sonra netleşen tablo ile önce neler olduğunu sonrada bu insanların neden başımda toplandığını anlamaya çalıştım.
Gözlerim anlamsızlığın verdiği dürtüyle kısılırken, sevinçten yerinde zıplayan Zehra girdi kadrajıma,
"Allahım şükürler olsun uyandı! Uyandı!"Zehra buradaydı, Kenan bey, güneş hanım. Hepsi derin bir mutluluk ve şükranla bakıyorlardı gözlerime, güneş hanım oturduğu koltuktan yanıma gelip elimi tuttu,
"iyimisin canım?"
Başımı aşağı yukarı salladığımda iyi olmam herkesi rahatlamıştı."Ben hemen doktoru çağırıyorum"
Zehranın odadan hızlıca çıkmasıyla
Gözlerimi sorar ifadeyle güneş hanıma çevirdim."ne oldu bana?"
"doktoru bekleyelim olurmu Elifcim"
Neden bir şey demediğini anlamasamda doktorun az sonra geleceğini düşündüğüm için ses etmemiştim. Ne kadar gözlerimi açık tutmaya çalışsam'da açmakta zorlandığım için tekrar kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜDDESSİR
Adventure"Daha dünün yorgunluğunu atamadan bugün oluyor, ve emin olun endişemiz yarın... Oysaki zamanı yaratanı, imtihanlar verip, nasipler göndereni hiç zikretmiyor kalbimiz.. Bizi yokdan var edeni, duâ'larımıza icabet edeni, imtihanlarla sınayıp, mükafatl...