~10~

1.6K 133 7
                                    

"Elif ne oluyor?"

Acılı gözlerle bakıyordum Zehra ya, Bir şeyler demek istesem de acıdan ağzımı bıçak açmıyordu.

Olduğum yere çöktüğümde Zehra hemen koluma girdi,
"Elif kramp mı girdi, yoksa bir rahatsızlığın mı var?
Ne yapmam gerek?"

Elimle dur işareti yapabilmiştim sadece
birazdan geçmesini umuyordum ağrının, böyle ani ağrılar çok oluyordu.

Zehra hala korkan gözlerle bana baktığında sakin ol der gibi başımı salladım.
Az sonra Zehra'nın yardımı ile zar zor İlerideki banka oturmuştum.
"Şimdi iyimisin?"

Acım tam olarak dinmese de onu rahatlatmak için sakin bir ifadeyle konuştum.
"Daha iyiyim, korkma bir şey yok."

"Neyin vardı? Tam anlayamadım"

"kramp girdi herhalde" diye geçiştirmeye başladım ama Zehra fazla şüpheci duruyordu.

"Normal bir krampa benzemiyordu Elif, betin benzin attı."

"Dün fazla üşüttüm herhalde, birazda yorgunluk"

"İstersen hastaneye gidelim."

"yok, sağ ol gerek yok.
İyiyim şimdi"

Ağrım iyice hafifleyince ayağa kalkıp yürümeye başladık,
"O halde seni hemen doyuralım ve bir daha ağrın olmasın"

Zehra'nın ilgisi kalbimi yumuşatmıştı.
İnanırmısınız Bir güven vermişti, yanımda oluşu.
Şimdi burada bayılsam, yanımda benimle hastaneye gelen biri olur demiştim kendi kendime.

"Teşekkür ederim Zehra"

"Ne yaptım kız, görende sanır tedavi ettim."

Dedi Zehra dalgaya vurarak,
Beni tanımadan bu yaptığı hareketin benim için ne kadar değerli olduğunu anlaması mümkün değildi.
Zehra'nın anneannesinin evinin önüne geldiğimizde, içime tuhaf bir his doğmuştu.

Acaba gelmesem mi?
Benden rahatsız olurlar mı?
Ya beni sevmezlerse?
İçimdeki rahatsızlık yüzüme vurmuş olacak ki Zehra Tebessümle bakıyordu bana.

"Endişelerin yüzüne vurmuş, her an kaçacak gibisin"

"kaçmayacağım'da bir tuhaf hissettim"

"Hiç bir anneannenin evine gitmedin mi?"
Hiç birinin evine zorunluluk dışında gitmedim desem?

Tabi bunu zehra'nın yüzüne söyleyememiştim.
"Hadi gidelimm"

Dedim gülümseyerek, endişelerimi kapının dışında bırakıp gülümseyerek girdim kapıdan.
Yeter artık Elif biraz mutlu olmanın zamanı geldi...

Sımsıcak bir şekilde karşılaşmıştı bizi Seher teyze, bu huzur dolu evine dünya kadar insanı sığdırabilirdi, sofrasında herkese yer vardı.
Sahi böyle insanlar var mıydı cidden?  Zehra gibi, anneannesi gibi,
iyi niyetli, sahiplenici, insanın içinde güven ve huzur oluşturan insanlar.
"Al güzel kızım şu çayı'da iç, bu seni rahatlatır."

Seher teyzenin önüme koyduğu bitki çayıyla minnet dolu bakıyordum gözlerine
"Çok teşekkür ederim"

"Dur kız sabahtan beri teşekkür ediyorsun, bu kadar mahçup olma"
Utançla eğdim kafamı,
"Demek senin evinin camlarını kırdılar ha pislikler"

Evet anlamında usulca başımı salladım.
"Vay kahrolasıcalar, Allah'ım iki cihanda huzur vermesin böylelerine...

"Anneanne! Az önce hepsini saymıştın, merak etme kesin kabul olacak duan kırkladın "
Zehra'nın isyanıyla gülmüştüm
Ben gülünce Seher teyze 'de gülümsemişti.
"Annenler nerede, Burada mı oturuyorlar?"

Zehra elindeki çayı sehpaya koyarak konuşamaya başladı.
"Annemler memlekette babam ve abim orada çalışıyor, benim tayinim buraya çıktı."

"Burada mı kalıyorsun peki?"
"Yok polis arkadaşlarla ortak bir evimiz var, birlikte kalıyoruz.
Sık sık geliyorum ama buraya, yoksa birileri bacaklarımı kırar."

İmayla anneannesine bakmıştı
"tabi kırarım, bir tanecik torunum var, zaten yüreğim hopluyor bir şey olacak diye."

Böyle bir şey demek ki, insanın bir ailesi olması,
Ne kadar normal davranmaya çalışsam da birbirlerine karşı olan her hareketleri, yüreğimi burkuyor'du.
Belkide bu yüzden bu zamana kadar kimse ile tanışmak istemedim.
Çünkü tek başıma iken herkes benim gibi geliyordu, böyle içine girince ailelerin, sevgi bağları dolanıyordu boğazıma...
Yinede Zehra adına çok mutluydum,
Akşamın geri kalanı, tatlı sohbetlerle, Seher teyzenin gençlik anıları, ve hayat tecrübeleri ile geçmişti.

Gerçekten uzun zaman sonra geçirdiğim en huzurlu akşamdı.
Özellikle dün'den sonra...
Biraz sonra saatin geç olduğunu fark edip müsaade istemiştim.
Zehra 'da benimle beraber ayaklanmıştı.
Evlerimiz çok yakın olduğu için ilk beni eve bırakıp öyle gidecekti evine.
Seher teyzeye sarılıp Ayakkabılarımı giymiştim, Zehra da anneannesine sarılırken Tebessümle izliyorum onları.

Tam gideceğimiz sırada Seher teyze bizi durdurup tekrar girmişti içeri,
"Alın bakalım bunları"

Elinde iki poşetle kapıya geldi
"Bunlar ne?"

Dedim merakla elime tutuşturduğu poşete bakarak.
"İçine yiyecek bir şeyler koydum kızım, tek yaşıyorsunuz dolaba atın yemek yapmaya vaktiniz olmayınca ısıtır yersiniz"

Yemin ederim gözlerim dolmuştu.
Şu hareket beni saatlerce ağlatabilirdi.
"Teşekkürler anneanne"

"Çok teşekkür ederim"
Dedim zorlukla.
Daha fazla konuşamamıştım zaten,
Aşağı indiğimizde birlikte yürümeye başladık.
"Beni davet ettiğin için çok teşekkür ederim Zehra, sayende huzurlu bir akşam geçirdim."

"Ne demek canım, bizde senin sayende çok mutlu olduk.
Hem bence artık sık sık gelmelisin benimle anneanneme,seni çok sevdi kolay kolay bırakmaz."
Burukça gülümseyebilmiştim sadece,

"Bu arada iyisin demi? ağrın sızın yok."

Hızla kafamı iki yana salladım
"Yok yok çok iyiyim"

Zehra memnuniyetle gülümsedi.
"Birbirimize yakın oturuyoruz, ama seni daha önce hiç görmedim."

"Evet iş dışında pek dışarı çıkan biri değilim"

"Bundan sonra izinli günlerimizde birlikte çıkarız olur mu?"

................

Bölüm sonu
(bu arada belirtmek istedim,
Zehra ya şimdiden bayılıyorum.
Kitap olmasına ve benim yazmama rağmen, Elifin yalnızlığı hep yüreğimi burkuyordu.
Umarım Zehra sayesinde bu yalnızlık yerini tatlı bir dostluğa bırakır :)

MÜDDESSİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin