Murat'ın ağzın'dan :
Zehranın telefonu kapatmasından sonra kaç dakika içinde hastaneye geldim bilmiyordum bile, Elife bir şey olma düşüncesi bile beni mahvederken, Zehranın konuşmasından ağlamasından ötürü ne olduğunu tam anlayamamıştım. Hastanenin otorparkına geldiğimde arabayı hızlıca park edip koşmaya başladım.
Öyle koşuyordum ki sanki yetişebilirmişim gibi, sanki Elifi ben kurtaracakmışım gibi hissediyordum.Hızlıca Elifin odasına girdiğimde odanın boş olduğunu gördüm, eşyaları hala burada olmasına rağmen kendisi yoktu, odanın kapısından giren hemşire ile hemen yönelttim sorumu,
"burada yatan hasta nerede?
İyimi biliyormusunuz?"Hemşire hanım elindeki malzemeleri kenara koyarak üzüntüyle konuştu,
"malesef Elif hanım Yoğun bakıma alındı, bir üst kata çıkmanız gerekiyor"Yoğun bakım mı?
Yukarı çıkmak için odadan ayrıldığımda, üst kata çıkıp okları takip ederek bulmuştum yoğun bakımı. Kapıdaki topluluğu gördüğümde onlara doğru ilerledim.
Zehra beni fatkettiğinde yaslandığı duvardan destek alarak kalktı çömeldiği yerden,"Murat komiserim"
Endişeyle yanına gittiğimde meraklı ve telaşlı bir şekilde konuştum,
"Zehra ne oluyor? Elif nasıl? Ne oldu?"
Sorduğum soru ile Zehranın ağlaması daha çok şiddetlenmişti, mesleğimiz nedeniyle soğuk kanlı olmaya alışık olan biz, konu Elif olunca kendimize hakim olamıyorduk. Ahmet Zehranın kolundan tutup sandalyelerden birine oturttuğunda bu sefer sabırsızca Ahmete çevirdim gözlerimi,"Abi sakin ol, birden kötüleşti durumu bizde ne olduğunu anlayamadık, sonra doktorlar geldi, yoğun bakıma aldılar, daha bir şey demediler bekliyoruz."
Ne yapacağımı bilemeyerek baktım etrafıma, ne yapmalıydım şuan?
Ne yapabilirdim,
"kimse bir şey söylemedimi?"
Ahmetin az önce söylemesine rağmen tekrar bir umutla yeniledim sorumu
Kafasını olumsuz anlamda salladığında benim ardımdan koşan kerem 'de gelmiş yanımda duruyordu.
İçimi büyük bir acı ve huzursuzluk kaplarken, Elifin şuan ne kadar acı çektiğini düşünmek bile istemiyordum. Ellerimi saçlarımın arasına koyduğumda gözlerimi kapatıp sessizce Allaha yalvarmaya başladım,
"Allahım nolur Elif bir an önce iyileşsin ne olur, onun bedeni çok fazla acıyı kaldıramaz biliyorsun, lütfen ona yardım et. ona senden başka yardım edecek kimse yok"İçim o kadar daralmıştı ki zaman geçtikçe ruhum acıyordu, bir şey olmazdı değilmi? Üstelik ben uyuyor diye ona veda bile edememiştim.
Akşam görürüm diye düşünmüştüm ama bu olaylar yüzünden uğrayamamış, müjdeli bir haber ile yanına gelmek istemiştim.
"lütfen dayan Elif, ben aileni bulmuşken hiç bir yere gidemezsin!
Ailene kavuşmayı Bu kadar isterken onları bırakamazsın, senin için bu kadar acı çeken beni bırakamazsın..."Koridorun başından bize doğru gelen Kenan bey ve ailesini görmemle bu gerçek daha çok binmişti omuzlarıma, yanımıza geldiklerinde Güneş hanım Zehra ile ilgilenip ne olduğunu sorarken, Yusuf ne olduğunu anlamaya çalışıyor bir bana bir Zehra ya bakıyordu.
Kenan bey ise benim yanıma gelip oturmuş destek vermek adına sıkmıştı kolumu,
" geçmiş olsun Murat, şimdi nasılmış Elif biliyormusun? Bir şey dedilermi?"Kafamı ona doğru çevirdiğimde dikkatini gözlerime vermişti,kendimi o kadar çok sıkmıştım ki büyük ihtimalle gözlerim kızarmıştı.
" yok abi daha içeri giren çıkan olmadı, bende bir şey bilmiyorum"
Elifin kızı olduğundan bir haberdi ama onlar anlamasada ben bu gerçeğin onları içten içe birbirlerine ne kadar bağladığını farketmiştim.
Aslında bu haberi böyle vermek istememiştim ama şu durumda beklemek hiç bir şey değiştirmezdi."Abi sana bir şey söylemem lazım"
Kenan bey tabi der gibi kafasını salladığında tabiki böyle birşey diyeceğimi beklemiyordu.
Kafamı kapıda bekleyen kişilere çevirip konuştum,
"hepinize birşey demem gerekiyor, bu gerçek hepimizi bir yerde ilgilendiriyor"
Meraklı bakışlar bana döndüğünde ellerimi destek alırcasına bacaklarıma koyup derin bir nefes alarak dikleştim.
"Bu söyleyeceğim şeyi aslında bugün bir müjde olarak Elife 'de söyleyecektim ama malesef ona sonradan söylemek durumundayız""ne oldu Murat? Söylesene artık Elifle ilgili bir şeymi?"
Zehranın sorusu ile başımı evet anlamında sallayıp Kenan bey ve ailesinde gezdirdim gözlerimi, arka cebime katlayıp koyduğum DNA testini çıkartıp elimle düzeltirken konuştum.
"kızınızı buldum!"Herkes şok içinde bana bakarken, şu durumda böyle bir haber beklemedikleri açıktı.
"ne! Ne demek buldun?"
İlk kendine gelen Yusuf olmuştu."belki bunu böyle pat diye söylemem doğru olamayacak ama böyle bir durumda bunu daha fazla geveleyemem. Kenan bey, güneş hanım Elif sizin kayıp kızınız, Buda DNA raporu"
Elimdeki raporu şok içinde bana bakan aileye uzattığımda Kenan bey almıştı.
Bir süre kimseden ses çıkmazken, artık sessizliği bölen Güneş hanımın içli feryatlarıydı,
"ben kızımı nasıl tanımam!"
Yusuf gerçeğin şoku ile kafasını ellerinin arasına almış, duyduğu şeyi idrak etmeye çalışırken, Kenan bey ise satırları tekrar tekrar okuyordu.
Büyük bir metanetle bana baktığında sorar şekilde kıstı gözlerini,"nasıl anladın? Öz kızım onca zaman gözümün önünde acı çekerken ben anlayamadım'da sen nasıl anladın?"
Kızım derken içinde oluşan yangın gözlerin'den ince bir yol almış akıyordu.
"bende yeni farkettim, aslında test yada yetimhaneden anlamadım Elifin sizin kızınız olduğunu, ben sadece, ben sadece annesine benzettim Elifi...
O gün siz hastaneye geldiğinizde güneş hanım ve Elif yanyana oturmuşlardı gülerken o kadar benzettim ki onları, sonrada araştırdım. Geriye kalan tek yetimhane Elifin küçükken kaldığıydı.
Ayrıca sizin kızınız ve Elif aynı yaştaydı, yetimhaneye gittiğimde o sene sadece bebek olarak Elifin alındığını söylediler. Ben yinede emin olmak için o gün su içtiğiniz şişeleri teste gönderdim. Henüz gerçekler belli olmadan ne sizi ne de Elifi heyecanlandırmak istemedim. Ama sonuç tahmin ettiğim gibi çıktı.
Buraya gelmeden önce bu haberi size ve Elife vermek için aradım ama telefonu Zehra açıp, hastaneye gelmemi, Elifin iyi olmadığını söyledi."Açıkamalarımı bölen kenan abinin bana sarılması olmuştu, içine içine ağlarken sıkı sıkı sarılıyordu bana,
" teşekkür ederim oğlum, kızımı bulduğun için teşekkür ederim "Biraz sonra herkes kendi kafasının içinde olan harbede ile yoğrulduğundan, kimsenin çıtı çıkmıyordu. Güneş hanım kafasını Kenan beyin omzuna koymuş yaşlı gözlerle içeride acı çeken kızını bekliyordu.
Kenan bey ise ondan farklı değildi, yüzünde sanki parçaları birleştiriyor gibi bir ifade vardı.
Zehra ve Ahmet şaşkınlıkla durumu idrak etmeye çalışırken, ne düşündüğünü en çok merak ettiğim kişi Yusuf'du. Yüzünden ne düşündüğü anlaşılmazken, derin derin bakıyordu yere.
Kapının açılmasıyla hızlıca kalktım yerimden, kalbim teklerken benim gibi herkes doktorun ağzından çıkacak tek bir güzel haberi bekliyordum."doktor bey Elif Güner in yakınlarıyız, durumunu öğrenebilir miyiz?"
Zehranın sorusu ile tekrar doktora yönelttim bakışlarımı, o kadar sabırsız ve çaresiz hissediyordum ki kendimi şuan, her geçen saniye canımı acıtıyordu. Doktor hepimize bir göz gezdirdikten sonra pek de Umut vermeyen bir ses tonuyla konuşmaya başladı,"size güzel bir haber vermek çok isterdim lakin sizde biliyorsunuz ki Elif hanımın hastalığı tüm tedavilere rağmen gün geçtikçe ilerliyordu, ne yazık ki artık tek çaresi Nakil eğer nakil için uygun 4. Dereceye kadar bir akrabası bulunuyorsa kendi iradesi ile olmak suretiyle gerekli testlere başlayıp bir an önce ameliyata alabiliriz, ama yoksa biz organ nakli için gereken birimlere haber verelim ama Tahminimce çok uzun bir süreç olur, ve üzülerek söylüyorum ama Elif hanımın bu şekilde uzun süre dayanması ne yazık ki şu durumda mümkün gözükmüyor."
Elimi saçlarımın arasından geçirip stresle arkamı döndüğümde Yusufun dediği şey ile ona doğru yönelttim bakışlarımı,
"Ben vereceğim ablama böbreğimi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜDDESSİR
Adventure"Daha dünün yorgunluğunu atamadan bugün oluyor, ve emin olun endişemiz yarın... Oysaki zamanı yaratanı, imtihanlar verip, nasipler göndereni hiç zikretmiyor kalbimiz.. Bizi yokdan var edeni, duâ'larımıza icabet edeni, imtihanlarla sınayıp, mükafatl...