~20~

1.2K 92 2
                                    


"ya aklım almıyor! Bir adam nasıl hem bu kadar suçlu olup, hem bu kadar suçsuz olur. Hakkında onlarca şikayet, bir sürü suçlama var Ama bir tane bile delil yok. Sunulan kaç tanede tanık hep yalancı şahitlik iddiası ile etkisiz kalmış. Aklım almıyor,nasıl olabilir? Bu da insan sonuçta illaki bir açığı vardır.! "

Bir yandan Zehrayı dinlerken bir yandan ise Elimdeki bilmem kaçıncı dosyayı inceliyordum.
Tamam belki çok uzun yıllardır avukat değildim ama davalar konusunda meraklı bir insan olduğum için çok duruşmaya katılmış, farklı farklı davalar görmüştüm.
Ve bildiğim bir şey varsa o da şuydu.
Her suçlunun mutlaka bir açığı, farkedemediği, üstünü örtemediği delil vardır...

Bu adam bildiklerimi unutturmaya yemin etmiş gibiydi ama.
Her ne kadar sakin olmaya, kendimi yormamaya çalışsamda, şuan bütün bu dosyaları yakmak istiyordum.

Elimdeki dosyayıda diğerlerinin üstüne atıp oturduğum koltukta arkama yaslandım.
Seher teyzeden döndüğümüzden beri delil arıyorduk. Ve az sonra sabah olacaktı. Delil olmaması sinirimi bozsada bu kadar suçlamadan sonra bu adamın savcılık tarafından en azından bir sonraki davaya kadar gözetim altında kalması, yaptığı sözde iş görüşmelerinin takip edilmesi gerekiyordu. Fotoğrafı hariç yüzünü canlı hiç görmediğim bu adam nedense içimi daraltıyordu.
Ağrıyan gözlerime elimle bastırıp bir kaç dakika dinlenmek istiyordum sadece.

Sadece ben değil Zehra 'da benimle bütün gece delil kovalamıştı.
Neyseki bugün gece vardiyası olduğu için öğlen uyuyabilirdi.

"Buldum! Elif buldum! "
Zehra heyecanla yerinden kalktığında bende ne ara kalkıp elindeki dosyaya baktığımı anlamamıştım Bile.

"ne oluyor, bu dosya kimin?"
Dosyayı incelerken bir yandan 'da zehraya sorular yönetiyordum.
Zehra eliyle dosyadaki bir satırı gösterdi.

"baksana arkadaşım bu çocuk iki sene önce kaçmış bu adamın elinden,muhtemelen ona bir daha ulaşamasınlar diye'de kasıtlı olarak akıl ve ruh sağlığı bölümüne gidip, hastaneye yatış yapmak istediğini, olmayan varlıklar gördüğünü, sesler duyduğunu söylemiş"

"ya gerçekten dedikleri doğruysa!
Çocuk gerçekten rahatsızlandıysa?
Ya hiç birşey öğrenemezsek"
Zehra çocuğum dosyadaki fotoğrafını yakınlaştırarak baktı bir kaç saniye

"tıı yok arkadaşım bu çocuk gayet akıllı, ben deliyi gözünden tanırım.
Bu çocuk rol yapıyor. Giriş çıkış olmaması açısından kendini güvende hissetmiş olabilir orada"

"O zaman ne yapalım gidelim mi çocuğun yanına? "
Yorgunluktan ve bir delil bulmanın heyecanı ile ne yapacağımı bilmez bir vaziyette sağıma soluma bakıyordum.

"Ben hemen savcıya haber vereyim,
Murat komserime'de haber verelim
Yoksa biliyorsun fena kızıyor.
Sonrasında hazırlanıp çıkalım.
Ama gitmeden sen şu göz altlarına bir şey sür, bu halinle çocuğu kurtaralım derken elimizden seni almasınlar"

Masanın üzerindeki aynayı elime aldığımda Zehranın ne demek istediğini çok net anlamıştım.
Göz altlarım mosmor olmuş, halkalarım çıkmıştı.
Ama ne olursa olsun bu kadar bile dayandığı için vücuduma teşekkür ediyordum. Hızlıca yukarı çıktığımda Zehra bir yandan hazırlanıp bir yandan telefon görüşmeleri yaparken bende hazırlanıyordum.
Her zamanki gibi etekli bir takım giyip Zehranın 'da dediği gibi göz altlarımı kapattım. Tabi bunları yaparken bir yandan' da koşturuyordum. Duruşmaya çok az bir süre kaldığı için her dakika altın değerindeydi bizim için.

Odamdan çıktığımda bir yandan hoparlördeki telefonuna doğru konuşup bir yandan polis yeleğini giyen Zehra ile göz göze geldik.

"tamamdır başkomiserim,
Sizi mutlaka haberdar edeceğiz "
Murat ile konuştuğunu anladığımda ters bir durum çıkarmaması adına dualar ediyordum içimden
Her an beni evde bırakıp Zehra yı bir ekip ile oraya gönderebilir gibiydi.
Zehra telefonu kapattığında hızlıca kapıya yönelip ayakkabılıktan giyeceğim ayakkabıları aldım kapıyı açtığımda Zehra da ayakkabısını giyiyordu.

MÜDDESSİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin