Yazarın ağzından :Muratın vurulmasının ardından bir hafta geçmiş, yarası yavaş yavaş iyileşmeye başlamıştı, bu süreçte kenan bey ve ailesi Muratın arkadaşı kerem ile birlikte kızlarını aramaya başlamış, yetimhanelere gidip geçmiş kayıtları araştırıyorlardı.
Zehranın Elif için sürekli koşturması, ve zor bir zaman geçirmesi nişanlısı Ahmetin destek olması için İstanbula gelmesine sebep olmuştu. Ahmet'de nişanlısı için bu kadar önemli olan kişi için bir şeyler yapmaya çalışıyor,Elifin hassasiyeti yüzünden rahatsız etmemek için sürekli hastaneye gidemesede Zehraya en ufak bir ihtiyaçta ona haber vermesi için sürekli tembihliyordu.
Elif her geçen gün kendi için çabalayan arkadaşlarına olan mahçupluğunu artık dile getirmeserde, durup durup teşekkür etmesi herşeyi açıklıyordu.
Şimdi ise Ahmet ve Elifin sende git ısrarları sonucunda Zehra ile Cikleti Seher teyzeden alıp hastaneye getireceklerdi.Elifin ağzından :
Elimdeki defteri kapatıp, yatağımın yanındaki çekmeceye koydum.
Buraya geldiğimden beri tedaviler dışında yapacak bir şeyim olmadığı için yazı yazıyor, kuran okuyor, yada dua ediyordum.
Bir nevi bir arınma yaşıyor gibiydim, yıllarca kendi ayaklarım üzerinde durup, bir yerlere gelmek için durmadan çalıştığım'dan ötürü bedenim ve zihnim çok yorulmuştu, bu sessizlik içsel bir yolculuk yapmama sebep olmuştu.
Serum bağlı olan demiri elime alıp yavaşça indim yatağımdan, sürekli yatmak bedenimi zayıflatıyor, işlevini yitiriyor gibi hissediyordum, yavaş yavaş kapıya yönelip odadan dışarı çıktım. Bir yere gideceğim de yoktu zaten sadece koridorda dolanıyordum. Kendimi çok çok iyi hissedersem'de kafeteryaya iniyordum.
Yavaş yavaş yürürken Muratın kapısının önüne geldiğimde kapının açık olduğunu farkettim, nasıl olduğunu merak ettiğim için adımlarım odanın içine doğru yöneldi, görüş alanıma girmediği için biraz daha ilerledim. Odanın tam olarak içine girdiğimde burada olmadığını farkettim. Geri çıkacağım sırada Muratın odaya girmesi ile bakışlarımız buluştu."hoşgeldiniz avukat hanım"
"hoşbulduk memur bey"
Eliyle koltuğu işaret ettiğinde evcilik oynuyor gibi bir halimiz vardı, koltuğa oturduğmda oda karşımdaki yatağa oturup gülümsedi.
Bir hafta geçmesine rağmen çok fazla görüşmemiş, sadece bazen gün içinde hasta ziyareti yapmıştık. Tabi bu ziyeretlerimize Zehra ve Ahmet'de eşlik ediyorlardı."nasılsın?"
Dedim gözümle kolunu işaret ederek"daha iyiyim, ağrım oluyor bazen ama uzun sürmüyor"
Ağrısını benden saklamaması ile tebessüm ettim,"iyi iyi çok şükür, bu gidişle sen yakında aramızdan ayrılırsın"
Kasteddiğim şey hastaneydi, murat gülerek başını salladı."çok bile kaldım, aslında bu kadar uzun kalmazdım ama nedense buralarda olmalıymışım gibi... "
Dediği cümle ile kastettiği şeyin burada benim yanımda kalmak olduğunu anlamıştım.
Kafamı önüme eğdiğimde murat konuyu değiştirerek konuştu,
"sen nasılsın bakalım? Nasıl gidiyor tedavi?""değişen pek bir şey yok açıkçası, şimdilik stabil"
Cümlemi bitirmiştim ki aklıma gelen soru ile tekrar konuşmaya başladım."kenan bey ile konuştunmu nasıl gidiyormuş çalışmalar?"
Murat evet anlamında kafasını salladı, " hala arıyorlarmış ama şimdilik bir şeye rastlamamışlar. Geçenlerde de konuştuğumuz gibi, bundan kaç yıl öncenin kayıtları kimi yerde silinmiş gitmiş bile ama hala bir umut soruşturuyorlar, ben buradan ilgileniyorum kerem'de yanlarında"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜDDESSİR
Abenteuer"Daha dünün yorgunluğunu atamadan bugün oluyor, ve emin olun endişemiz yarın... Oysaki zamanı yaratanı, imtihanlar verip, nasipler göndereni hiç zikretmiyor kalbimiz.. Bizi yokdan var edeni, duâ'larımıza icabet edeni, imtihanlarla sınayıp, mükafatl...