Mahkeme günü...
Genç kız takımını giyerken yakın arkadaşı Zehra 'da son hazırlıklarını yapıyordu. Geçen günlerde yapılan baskın sonuçlanmış, tamda hedefledikleri gibi çocuklar kurtulmuştu. Çocuklarına sımsıkı sarılan Ailelerin artık tek bir isteği vardı. Onlara bu acıyı yaşatan kişilerin bir an önce en ağır cezaya çarptırılması...
Elif odasından çıktığında eş zamanlı olarak Zehra da çıkmıştı.
Birbirlerine gülümseyerek dış kapıya ilerlediler, Elif heyecandan konuşamıyor, sadece mahkeme'de diyeceği şeyleri geçiriyordu aklından.
Zehra ise aklından iki gün önce gördüğü çocukların aileleri ile kavuşma anını geçriyor ve arkadaşı ile tekrar ve tekrar gurur duyuyordu.Hızlı adımlarla aşağı indiklerinde arabaya yaslanmış en az Zehra kadar
Elif ile gurur duyan bir kişi daha vardı
Murat...Zehranın arkasından gelen Elifi gördüğünde hızlıca eğdi bakışlarını yere, her ne kadar gururlu gururlu bakmak istesede Elife, kararlarına saygı duyuyor ve Bu yüzden her zaman mesafeyi koruyordu.
Hiç değinilememişti Muratın hislerine, aslında Murat bile değinmemişti oralara. Kurcalamamış, sorgulamamış, karşısındaki herşeyi Rabbine bırakan Elif gibi, oda Rabbine bırakmıştı.
bu kadar acı çeken bir kızın omuzlarına birde kendi hislerini bindiremezdi murat...Aslında kendisine bile itiraf edemediği sevdasının Elifin omzuna yük bindirmeyeceğini, aksine onun omzundaki yükleri kaldıracağından şimdilik haberi yoktu.
"günaydın başkomserim!"
Zehra yine ve yine tüm neşesi ile ışık saçıyordu etrafa"günaydınlar"
Murat kafasını kaldırıp Elife baktığında heyecandan onu farketmediği gördü.
Yavaşça boğazını temizleyerek konuştu"sizede günaydın avukat hanım"
Elif Muratın kendisine seslendiğini fark ettiğinde dalgın bakışlarını kaldırımdan çekip mahçup bir ifadeyle karşılık verdi."sizede günaydın başkomserim
Kusura bakmayın dalmışım"
Elif rezil olduğu düşüncesiyle mahçup bir ifadeyle etrafa bakarken, murat başkomser ise Elifi utandırdığı için
İçten içe kızmıştı kendine.İkiside arabadaki yerlerine yerkeşirken arabaya yaslanmış gülerek onları izleyen Zehrayı fark etmemişlerdi henüz.
İkisi her ne kadar bırak kelam etmeyi kendileri bile duyguları ile yüzleşmeselerde Zehra bu hikayenin sonunu şimdiden görebiliyordu.
Gülerek Kafasını iki yana sallayıp oda arabaya bindi. Murat sürmeye başladığında bir 15 dakika sonra adliyenin önüne gelmişlerdi. Beklemedikleri kalabalık dikkatlerini çekerken, kimse bu konu hakkında yorum yapmamıştı. Arabadan indiklerinde pankartlardaki yazılar dikkatlerini çekmişti."ziya pisliği ve yandaşları çocuklarımızın hayatını kararttı en ağır cezayı talep ediyoruz"
"Allah belanızı versin!"
"devletimize güveniyoruz, ve bizi yalnız bırakmayacağını biliyoruz"
"Avukatımıza güveniyoruz"
"Elif Güner teşekür ederiz"
Bunun gibi onlarca pankartın arasında Elifin en çok dikkatini çeken bir kişi ve bir pankart olmuştu.
"Elif abla sana güveniyom..."
Pankartı tutan kişi uğur'du.Elif boğazına duran yumru ile sertçe yutkundu, yapabilirdi, insanlar ona güveniyordu ve en önemlisi ailesinin yanında kendi haklarını arayacak yaşa bile gelmemiş o küçük melekler ona güveniyordu.
Derin bir nefes aldı Elif, fazla bir şey yapmasına gerek yoktu, Sadece kendisi olması yeterli, sadece Avukat Elif Güner olması yeterliydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜDDESSİR
Adventure"Daha dünün yorgunluğunu atamadan bugün oluyor, ve emin olun endişemiz yarın... Oysaki zamanı yaratanı, imtihanlar verip, nasipler göndereni hiç zikretmiyor kalbimiz.. Bizi yokdan var edeni, duâ'larımıza icabet edeni, imtihanlarla sınayıp, mükafatl...