"Anne iyiyim diyorum koluma girmene gerek yok, karizmamı bozuyorsun!" Yusufun koridordan gelen can çekiş sesleri eşliğinde son eşyalalarımı koydum çantama, aylardır kaldığım bu odada artık tek bir eşyam bile kalmamıştı. Zehra çıkış işlemleri için doktorum ile görüşürken, babam arabayı getirmek için aşağı inmiş annem ise Yusuf ile uğraşıyordu. Çantamın fermuarını kapattığında derince bir nefes alarak son kez baktım odama, herşey başladığı yerde bitmişti. Allaha çok şükür ki acılarla geldiğim bu hastaneden, gülerek ayrılıyordum.
Bitmişti arkadaşlar ameliyatın üzerinden yeteri süre geçmiş Yusuf ta bende iyileşmiştik. İnanması çok zor geliyordu ama gerçekten acılar, ağrılar, gözyaşları geride kalmıştı.
Çantamı elime alıp arkamı döndüğümde dilimde tekrar eden tek bir cümle vardı,
"şükürler olsun..."
Yavaş yavaş adımlarla çıktığım koridor 'da artık göre göre alıştığım insanlara selam verirken Zehra yanıma gelip hemen aldı elimden çantamı, "ben taşırdım Zehra"
"olurmu öyle şey arkadaşım, öyle mutluyum ki kırk gün kırk gece düğün yapasım var"
Gülerek çevirdim gözlerimi, "sende düğün dernek kurmak için yer arıyorsun güzelim" Zehra asansörü çağırmak için düğmeye bastığında Sevinçle döndü bana, " düğün demişken artık kaçışın yok arkadaşım, bir dakika bile yanımdan ayrılmayacaksın" elimi koluna koyarak sıvazladım, "ayrılmak isteyen kim? Düğününe katılmak için ne kadar dua ettiğimi tahmin bile edemezsin." asansör açıldığında ikimizde binmiştik, ister istemez bir heyecan kaplamıştı içimi. Aylar sonra evime gidiyordum,ve en son kapısından çıktığım günü bile unuttuğum evime bu sefer yanımda çok değerli insanlar ile gidiyordum. İçim kıpır kıpırdı, mutluluğum yüzüme hallice yansımış olacakki bana bakan Zehranın 'da gözleri gülüyordu. Geldiğim günden beri hiç yanımdan ayrılmayan arkadaşım, hastaneden çıkarken' de yanımdaydı.
Kapıya doğru yöneldiğimizde Zehranın kolundan tutup kendime çevirerek bana bakmasını sağladım, bu hareketime şaşıran Zehra tek kaşını kaldırarak konuştu,
"noluyor kız, yoksa birşey mi unuttun? Kafamı olumsuz anlamda sallayıp Zehranın tek elindeki çantayı yere koyarak elini tuttum.
"Bu hastaneye geldiğim günde yanımda sen vardın, çıkarken'de sen varsın. Sana bendeki yerini anlatmam imkansız gibi bir şey ama her ne olursa olsun bu saatten sonra hep yanında olacağımı bilmeni istiyorum Zehra, o kadar değerlisin ki benim için, o kadar büyük ki yüreğimde yerin, tahmin bile edemezsin. Sen hayatıma kabul ettiğim ilk arkadaşımsın, sanki bu güne kadar kullanamadığım tüm arkadaşlık şanslarımı sende kullanmış gibiyim.
Öz kardeşlik duygusunu yeni yeni tattığım bu günlerde fark ettimki senin sevgin bende öz kardeşten farklı değil. Seni çok seviyorum arkadaşım, ve benim için yaptığın herşey için sana sonsuz kez teşekkür ederim. "
Konuşmam bittiğinde Zehra hemen beni kendine doğru çekerek sıkıca sarılmıştı.
"bak ağlamamak için büyük bir çaba sarfediyorum ama sen beni zorla ağlatıyorsun, hayatımda olduğun için, beni bırakmadığın için, onca acıya göğüs gerdiğin için sana hep çok hayran hemde minnettarım Elif, sen görüp görebileceğim en güçlü kadınsın, ve bu güçlü kadın en yakın arkadaşım olduğu için kendimlede gurur duyuyorum. "
Ayrıldığımızda ikimizde dolu gözlerimize nazaran gülüyorduk.
Hastaneden çıktığımızda karşımda elindeki fotoğraf makinasından az önce çektiği fatoğrafı çıkması için bekleyen Yusufa baktım.
" hayırdır Yusuf? Neyi çektin yine? "
Zehra benim yerime yöneltmişti sorusunu, "neyi olacak birbirine sarılmış iki sulu gözlüyü çektim."
Çektiği fotoğrafı havaya kaldırıp gururla baktı, "yani kendime nazar değdirmek istemem ama maşallah bana yani, bir insanın her çektiği fotoğrafımı güzel olur?"
Ona doğru yaklaşıp hızlıca elinden aldım fotoğrafı, Yusuf havada asılı Kalan eline bakarken Zehra da bende kahkaha atmıştık. Zehra ile fotoğrafa baktığımızda işte şimdi ikimizde ağlayabilirdik, fotoğraf Yusufun dediği kadar güzel çıkmıştı, Zehra daha net bakmak istediğini söylediğinde Elimdeki fotoğrafı ona uzattım. İnceledikten sonra cebine koyup konuştu, "Buda diğerlerinin yanında yerini alsın o zaman"
Dediği şeyi anlamadığım için sorar gözlerle baktım Zehra ya, ellerini bilmem der gibi havaya kaldırdığında annemin arabadan gelen sesi ile hepimiz arabaya yönelmiştik.
Kısa bir yolculuğun sonunda eve vardığımızda hem tuhaf bir his hemde tarifsiz bir mutluluk sarmıştı içimi, resmen evime gelmiştim, aylar sonra, bir daha hiç gelemeyeceğimi düşündüğüm evime...
Babam arabayı park ettiğinde hepimiz sırayla inmiştik arabadan,
"vayy bee ablam baya zenginmiş!"
Yusufun şaşkınlığı ile gülmüştüm.
"ablan çok çalışkan diyelim biz ona"
Zehra Yusufu düzelttiğinde Yusuf hal vererek kafasını salladı. Babam çantamı getireceğini benim eve girmemi söylediğinde hemen bahçe kapısından içeri girmiştim. Önce gözüm ofise kaydığında istemsizce gülümsüyordum. Ne çok anı yaşamıştım bu ofiste, ne çok uykusuz kalmış, ne çok dava çözmüştüm.
Hatta en son Zehra ile birlikte çözmüştük davayı, Zehranın sayesinde bulduğunuz delil bizim ipuçlarını toplaya toplaya koca resmi görmemizi sağlamıştı. Adımlarım merdivenlere ilerlediğinde bu sefer ellerim anahtarı bulmak için cebime gitmişti, ceplerimin boş olduğunu farkedip arkamı döneceğim sırada Zehranın daha ben arkamı dönmeden önüme doğru uzattığı anahtarla gülümseyip, açtım kapıyı. Ayakkabılarımı çıkartıp daha bir kaç adım atmamıştımki Ciklet salondan koşarak gelip etrafımda dolaşmaya başlamıştı. "işte bu anı çok özlemişim" Cikleti kucağıma aldığımda ilk olarak salona girmiştim.
Zehra sık sık geldiği için ev hala eskisi gibi duruyordu. Üstelik havasız felan da değildi. Gözlerim salonda olan tek değişikliğe takılmış, gülümsemem yerini şaşkın bir yüz ifadesine bırakmıştı. Fotoğrafa dair hiç bir şey bulunmayan evimin duvarları şimdi ise renk renk çerçeveler ile süslüydü, şaşkınlıkla Zehra ya baktığımda gülümsüyordu. Kafamı tekrar fotoğraflara çevirdiğimde, büyük bir mahzunluk ve merakla incelemeye başladım fotoğrafları. İlk fotoğrafda Zehra ile benim evimizde yemek yaparken daha doğrusu yapmaya çalışırken çekilmiş bir kare vardı. Ben o kadar dalmıştım ki işime Zehranın o ânı çektiğini farketmemiştim bile. İkinci fotoğrafa baktığımda bu fotoğraf ise Seher teyze ben ve Zehranın meşhur çay saatlerinden birini görmüştüm. Birlikte kahkahalar attığımız bir fotoğraf'dı, o an gözümün önüne gelmişti hemen.
O kadar duygulanmıştım ki, bu fotoğrafa bakarken, yanlarında ne kadar mutlu gözüktüğümü ilk defa bu kadar net görmüştüm, öncelerde gülmeyi sevmeyen ben oysa ne kadar içten gülmüştüm bu fotoğrafta.
Bir diğer fotoğraf ise Murat ve Yusufun benim hastanedeki odamın önünde çektirdiği bir fotoğraf'dı.
Fotoğrafta ikiside kapıda nöbet tutar gibi asker selamı vermişlerdi. Diğerlerinin aksine bu fotoğrafa sesli gülmüştüm. Bir diğerinde ise, geçtiğimiz günlerde ailecek hastane odasında yemek yediğimiz annemin saçlarımı okşarken babamın ise Yusufun saçlarını karıştırırken çekilmiş bir fotoğraftı, o kadar güzel bir an'dı ki gözlerim anında dolmuştu.
Ailem ile olan ilk fotoğrafım'dı bu, ömür boyu saklayacağım bir fotoğraf.
Bunları çektiği için Zehra ya minnettardım. Hemen diğer fotoğraf ise çocukları kurtarmak için adliye'ye gittiğimiz gün çekilmişti, adliyenin önünde pankartlar ile bekleyen ailelere dolu gözlerle baktığım bir fotoğraf'dı, bu fotoğraf beni o günlere götürürken bir diğer dikkatimi çeken ayrıntı ise bir kaç adım ardımda bana güven dolu ve gurur duyar bakışlarla bakan Murat olmuştu. Gözümden yanağıma akan bir damla yaşı sildiğimde, bir kaç saniye içinde o anları tekrar yaşamış gibi hissetmiştim. Zehra televizyonun ünitesinin üzerinde duran çerçeveye az önceki fotoğrafı yerleştirirken son fotoğrafa kaydı gözüm, bu fotoğraf karesinde ise Yusuf ve ben vardık, geçtiğimiz günlerde inatla yemek yemek istemediğini söyleyip abur cubur yiyen Yusufa annem görmeden çikolatam'dan bir parça verirken çekilmişti. Bu fotoğrafı gören biri bizi hiç tanımasa bile yaramaz bakışlarımızdan kardeş olduğumuzu anlayabilirdi. Yusufta benimle birlikte fotoğrafa bakıp güldüğünde konuştum,"küçük sırrımız ortaya çıktı ortak." Yusuf anneme baktığında tatlı tatlı sırıtıyordu, "olur böyle şeyler kardeşler arasında değilmi anne?"
Annem hem gülüyordu, hemde yalandan bizi azarlar tavırla konuştu, "akşam yaptığım kemik suyu çorbasından İçmezseniz o zaman görürsünüz siz"
Anında yüzümü buruşturduğumda Yusuf'da benimle aynı tepkiyi vermişti, annem arkasını döndüğünde Yusufun duyabileceği şekilde fısıldadım, "merak etme kardeşim, ablanın evde'de çikolata deposu var." Yusuf sırıtarak elini kaldırdığında çakmıştım.
"ne kadar süper bir ikili olduğumuzun farkında değiller"
İkimizde kahkaha attığımızda Bizi gülerek izleyen Zehra ya dönderdim bakışlarımı, "ne kadar süper bir insan olduğunu anlatmama gerek yok diye düşünüyorum" hemen moda girip konuştu, "herhalde kızım, bak şanslısın ki bu süper kız senin en yakın arkadaşın" sarılmak için kollarımı açtığımda Zehra hemen aramızdaki farkı doldurup sıkıca sarılmıştı bana, "teşekkür ederim Zehra, bunun benim için ne kadar anlamlı bir hediye olduğunu bir tek sen bilebilirdin." Zehra benden ayrıldığında gözlerimin içine bakarak gülümsedi, "Bu anılar daha başlangıç güzelim, daha nice anılarımız olacak"
Babam'da eşyalarımızı yukarı çıkarıp yanımıza geldiğinde Sevinçle konuştum,"O zaman hemen çay suyu koyuyorum" şuan yaşadığım tarifsiz mutluluğu anlatmam imkansız'dı ama sizin beni anladığınızı düşünüyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜDDESSİR
Adventure"Daha dünün yorgunluğunu atamadan bugün oluyor, ve emin olun endişemiz yarın... Oysaki zamanı yaratanı, imtihanlar verip, nasipler göndereni hiç zikretmiyor kalbimiz.. Bizi yokdan var edeni, duâ'larımıza icabet edeni, imtihanlarla sınayıp, mükafatl...