~13~

1.4K 123 9
                                    


Restorana geldiğimizde Zehra'nın neşesine karşılık benim durgunluğum göze gelir şekildeydi.
Yemeklerimizi yerken zorla'da olsa gülüp sohbet etmeye çalıştım.
Daha yeni bir sevinç yaşamışken, onu üzmeyi hiç istemiyordum ama eğer konuşmazsam benden sonra derin bir hüzüne boğulacağını kestirebiliyordum.

Neden yapmıştım böyle bir şeyi?
Neden Zehra'yı kendime yakınlaştırmıştım?
Günler bir bir geçerken, zamanım git gide azalırken, bunu nasıl göze almıştım?...
Biliyordum neden göze aldığımı aslında... Korkmuştum, o adamın evime geldiği gün öyle bir korku sarmıştı'ki içimi
Hiç kimsenin haberi olmadan evimin bir köşesinde ölmekten korkmuştum.
Olayın hemen üstüne Zehra ile karşılaşmıştım.
Tam yelkenlerimi suya indirmeye yakınken, bana olan samimi yaklaşımı bırak yelkenleri, gemimi alabora etmişti...
"Elif..."

Zehra'nın önümde elini sallamasıyla kendime geldim.
"iyi misin ? Daldın gittin"

Endişelenmemesi için gülümsedim hemen
"İyiyim iyiyim

" Bir sıkıntı var sanki, geldiğimizden beri durgunsun "

"Aslında kafamı kurcalayan bir şey var, seninle konuşmam lazım"

"Ne oldu kız? meraklandırma beni"

Yüzümdeki yalandan gülümseme kaybolmuş, az sonra diyeceklerimin ağırlığı çökmüştü üzerime.
"Zehra çok kısa bir zaman oldu biliyorum, ama gerçekten seni çok sevdim"

"Ne oldu kız terk ediliyorum gibi konuştun bırakıp gidecek misin beni?"
İlk defa Zehra'nın bir şakasına gülememiştim...
Sakince söyleyeceklerime devam ettim,
"Gerçekten bunları söylemek benim için çok zor.
Ama ben gittikten sonra sana böyle bir yük yüklemeye hakkım yok."

"Senin bana yük olduğun falan yok Elif, neyden bahsediyorsun? anlamıyorum."

"Ölüyorum Zehra ben... "
Zehra'nın elinden düşen çatal
Bir kaç kişinin dikkatini bize çekse de kısa sürede önlerine dönmüşlerdi.
"Ne diyorsun Elif ? Şakamı yapıyorsun ?"

"Keşke şaka olsaydı,
bak Zehra şimdi söyleyeceklerimi iyi dinle çünkü bir kez daha anlatacak gücüm yok.
Benim tek böbreğim var oda düzgün çalışmıyor, belli sebepler yüzünden nakil'de olamıyorum.
Açıkçası fazla zamanım kalmadı.
Fark ettiysen etrafımda kimseler yok, aslında bu benim seçimimdi.
Yıllar önceden beri farkındaydım öleceğimin, ve eğer birine bağlanırsam sonunda kalbim söküle söküle bu konuşmayı yapacağımın.
Senelerce soyutladım kendimi insanlardan, senelerce duvar ördüm.
Sonra sen çıktın karşıma.
Arkadaşa, dosta, samimi bir kalbe ihtiyaç duyduğum anda belirdin hayatımda.
Ve ben bu sefer o yıllarca ördüğüm duvarları kendi ellerimle yıktım. "
Çok az vaktim kaldı Zehra, ve senin bu acılara şahit olmanı istemiyorum"

"İnanamıyorum..."
Zehra'nın eli yakasına gittiğinde sadece bu kelime çıkmıştı ağzından
Boğazım düğümlenmiş, gözlerim dolu dolu bakıyordum yüzüne.
Emin olun doktorun odasından çıkarken hissettiğim acı şu an kalbimde hissettiğim acının yanımdan bile geçemezdi.

Bu duyguydu işte, yıllarca korktuğum yaşamamak için insanlardan hep soyutlandığım duygu buydu.
Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca hemen hesabı isteyip çıkmıştım restorandan,yolu geçince karşıdaki denize bakan bir banka oturdum.
"Allah'ım çok acıyor kalbim, sen ferahlat ne olur"

Başımı önüme eğdiğinde çoktan hıçkırmaya başlamıştım.
Sesim çıkmasın diye elimi yüzüme kapatmıştım ama ne fayda?
Hıçkıra hıçkıra Ağlıyordum.
Evinde kendine bile göstermeden ağlayan ben, bugün sokağın ortasında hıçkıra hıçkıra Ağlıyordum..
Banka biri oturduğunu bile fark etmemiştim,
ta ki hıçkırık seslerine kadar...

"Elif lütfen ölme... Allah'ım ne olur Elif ölmesin..."

Zehra'nın sesini duyduğumda nefesim kesilmişti sanki.
Sonrası mı?
sonrası sesli hıçkırıklar ve sessiz ince bir acı...

.............

"Geçti mi?"

Ağlamaktan gözleri şişmiş Zehra'ya döndüğümde oda beni kontrol ediyordu.
"Geçmedi ama artık yaş akmıyor"
Burukça gülümsedim
"Teşekkür ederim Zehra.

Hayatıma girdiğin için, yanımda olduğun için, benimle birlikte yemek yediğin, evime geldiğin, ofisimi topladığın,hatta ağladığın için, bana en azından son zamanlarımda yalnız hissettirmediğin için teşekkür ederim..."
Zehra sanki son kalan yaşı yanağından süzülürken konuştu,

"Deme böyle Elif, dayanamıyorum.
Son zaman falan yok onu Allah bilir."

"Öyle her şey Allah tan tabii ki, ondan geldik, ona döneceğiz.
Zaten benim kalbimi ferahlatan şeyde bu, benim üzüldüğüm şey ise, yıllar sonra bir kardeşim varmış gibi hissettim bunun bu kadar kısa sürmesini istemezdim"

"Yanında olacağım Elif yemin ederim, iyileşmen için ne gerekiyorsa yapacağım.
Söz bütün namazlarımı kılacağım, her namazdan sonrada sana dua edeceğim.
Ama lütfen bu kadar karamsar konuşma"
Ağladığımız için soğuk hava ikimizinde yanaklarını kızartmıştı.
İyi ki akşamdı'da kimse yüzümüzü net göremiyordu.

"Zehra bak bu çok ağır bir imtihan, ben bu imtihanı bu zamana kadar hep tek taşıdım, bundan sonrada taşırım.
Aslında benim bugün seninle konuşma sebebim, seni daha fazla kendimle birlikte bu karanlığa sürüklememek.
Şimdiden yollarımızı ayırırsak, sen benim öldüğüm günü bile bilmezsin "

"Ama eğer yanımda olursan tüm acılarıma şahit olursun, belki ölümüme bile..."
Zehra eliyle dur işareti yapmıştı,
Daha fazlasını hatta bu kadarını bile kaldıramıyordu.

"Yanındayım Elif, bir daha bırak böyle bir şey söylemeyi aklından bile geçirme! Ben seni bırakmayacağım
Artık Elifin bir Zehra'sı var, Zehra'nın ise Elif'i tamam mı?"
Boğazıma dolanan düğümle sadece
Sessiz bir şekilde 'tamam' diyebilmiştim.
Zehra bana sıkı sıkı sarıldığında
Bende ona sarılıyordum
"Teşekkür ederim Allah'ım, dualarımı kabul edip bana bir arkadaş gönderdiğin için teşekkür ederim..."

.........

Bölüm sonu <3
Arkadaşlar galiba Zehrayı kalbime sokucam...

Umarım beğenmişsindir :)
Allah'a emanetsiniz 🍁


MÜDDESSİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin