38.Bölüm

3.9K 233 82
                                    

Yıldız ve yorum atmayı unutmayın lütfen.

Güzel okumalar...

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡......♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤

Yürüyerek geldiğim evle derin nefes aldım.
Biraz sahile gitmiştim ondan dolayı saat beş civarı gelmiştim eve.

Kapıdaki korumalar bana bakmadan baş selamı verip demir kapıyı açmalarıyla birlikte içeri adımladım.

Kapının önüne gelince zili çalma gereği duymadan geçen gün Sinem hanımın verdiği anahtarla kapıyı açtım.

İçeri geçtiğimde kulağıma dolan kahkaha sesleriyle kaşlarım çatıldı ama umursamadan botumu çıkartıp kenardaki yerine koydum.

Sessizce kapıyı da kapatıp kenarı taraftaki merdivene adımladım.

Aralık olan kapıdan görünen salonla adımlarım durdu.

Kerim "yaa abiii"

Kerim kahkaha atarak söylenmesiyle yutkundum.

Sinem hanım "Batın oğlum yapma"

Sinem hanımın gülerek kızmasıyla burnumun direği sızladı.
Ama kendimi suçlu hissettim böyle düşündüğüm için.

Arın "Ne kadar uzun zamandır böyle değildik ne güzel oldu dimi"

Vedat bey "Evet tatile çıkmayı düşünüyorum memlekete gideriz diye planladık annenizle hem size de değişiklik olur"

Yağız "olur baba dedemi çok özledim ben"

Gülerek sohbetlerine devam ettiler.
Kalbimde oluşan sızıyla eş zamanlı gözlerim doldu.

Aynı şey gibiler, aile, tam bir aile gibiydiler. İçlerinde benim yerimin olmadığı bir aile gibiydiler.

Aralık kapıdan görünen salonun tam karşısında koltukta oturan Arelle göz göze geldik ama onun yüzünde sırıtma oluştu.

Arel "eski günlerdeki gibi gülüyoruz artık umarım bozulmaz kimse bozmaz"

Benim gözlerime bakarak dediği şeyle yutkundum ama odadan kimse bana bakarak dediğini fark etmedi çünkü hemen gözlerini çekti.

Ben ise yüzümde oluşan acının tebessümüyle kaldım.
Yavaşça merdivene dönüp sessizce odama çıkmaya başladım.

Haklıydı ben fazlalıktım bu eve, hemde istenmeyen bir fazlalık.
Ne gerek vardı ki bana neden hala burdaydım.

İstesem görevi Baha'ya teslim edip bu şehirden bu ülkeden siktir olup gidebilirdim kimi kandırıyordum ki.

Sadece belki, belki benim de bir ailem olur umuduna sarıldım işte.

Belki bende 9 yaşımdan önceki gibi hayat dolu olurum sandım.
Kimsem yokken hayata tutunmak için sebebim olur sandım ama yanıldım yine ve yine.

Ben 9 yaşımdan önceki babamı özlemiştim. Ben dokuz yaşımdan önce benimle sürekli ilgilenen annemi özlemiştim.

Ben Haznedar ailesini istemiyordum ben kendi ailemi istiyordum.
Dokuz yaşından önce prensesler gibi olan hayatımı istiyordum.

Ama prenses uyanmıştı rüyadan.
Kötü cadı elinden herşeyi almıştı bütün benliğini çalmıştı.
Bu sefer kazanan prenses değildi kötü kraliçenin mutluluk kahkahaları kulaklarıma doluyordu.

Gözümün önüne o yurtta olanlar tek tek düşmeye başladı.
Kimsenin bana yaklaşmaması, o iğrenç yurt müdürü ve yardımcısı.

Sırtımda hala izlerini taşıdığım kırbaç izleri.
İzi geçse bile ruhuma işlenmiş olan o lanet yaralar.

Nazlı Yarim (Kuyumcu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin