19 Haziran Cuma
01:58
başım çok ağrıyor. gözlerimin arkasında bir şey var ve sanki onu patlatsam, tüm ağrılarım geçecek ve rahat bir nefes alacakmışım gibi geliyor. sanırım gözyaşı falan birikiyor orada, kendimi bırakabilsem olacak... yapamıyorum. olamıyor, olduramıyorum, kahrolası bir durum. kalbim her sıkıştığında gözlerimi de sıkıyorum, ancak ardından aldığım her nefes en ufak gözyaşıma engel oluyor.01:59
tanıdık bir şarkı açtım. her sözünü ezbere bildiğim ve daha da üzülmeme neden olan bir şarkı.02:03
şimdi sağa doğru yatıyorum. bacaklarımı yatağımın yanında olan koltuğuma uzattım, düşmemek için başımı yastığa bastırıyorum.02:04
gittikçe saçmalıyorum, saçmaladıkça üzüntümün geçeceğini düşünüyorum. yıllardır yaptığım bu çünkü. insanların yanında güldükten sonra eve gelip boş duvarıma boş boş bakmak, en çok yaptığım aktivitedir herhalde. otobüsten inip, duraktan eve yürürken eve yaklaşan her adımımda durgunlaşıyorum, sessizleşiyorum, çalan hareketli parçaya bile tepki vermemeye başlıyorum, sonra eve giriyorum...ölüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiz
Non-Fictionbir kız vardı. üzgündü. asansördeydi. adımını yavaşça dışarı atıp başını kaldırdığında dışarıda yağmurun hafif hafif serpiştirdiğini gördü ve içinden bir küfür savurdu, çünkü üzerindeki tişört çok inceydi. kız ölmeliydi.