30 Temmuz Perşembe
21:41
2 gün olmuş. mantıken 2.5 gün. 2.5 gün olmuş. 50 saatten fazla oldu. motorum çalındı.21:42
28 temmuz salı günü, motorum çalındı. buraya sayfalarca motorum öyle çalındı, böyle çalındı, şöyle üzüldüm, şu oldu, yazmaya gelmedim. 28 temmuzda hiç para vermeden bana hediye edilen motoru çaldırdım. çalındı. bundan önce yoktu, bundan sonra da olmayacak. babamın deyişiyle "özgürlüğüm" gitti.21:43
motorun olmaması her canım istediğinde arkadaşımın evine gidemeyeceğim, okula geç kaldığımda aman neyse motorla giderim diyemeyeceğim, kafama esen planı yapamayacağım anlamına geliyor. babam biraz da olsa haklıydı, motor benim "özgürlüğüm"dü ama onu da kaybettim. önemli değil.21:45
önümdeki polis ifadesine bakıyorum, benim verdiğim ifadeye. tekrar okuyorum, kaçıncı okuyuşum bilmiyorum ama hala adamın yaptığı yazım hatalarına sinir oluyorum. -tişört yerine tşört, doğrudur yerine doğdur, avm'ye yerine avm, motorumu iki defa yazmış, kamera yerine kamere, çalan yerine çalın- hiçbir şekilde resmi bir belgeye benzemiyor, -karakolda dört kopyasını çıkartıyorlar ve birini babama verdiler, ben de ondan aldım- ülkenin durumu vik vik demek istemiyorum, ben sadece 16 yaşında bir lise öğrencisiyim ve benim buraya yazacağım kelimeler bir şeyi değiştirmeyecek. ama olan bu.21:51
oh god, anlatacak çok şey var ama hangisini aklımdan geçirsem "bunu buraya yazmamalıyım" dedim. az önce de bunu yazdıktan sonra ay hadi tamam yazıp anlatmayı planladım. şimdi de gözlerimi kısarak kendime garip bakışlar atıyorum. napıyorum ben?21:52
hayatım yolunda mı? bilmiyorum. fazla umursamıyorum, bir şey yapıyorum ve gün bitiyor. hafta başından beri dışarı çıktım -buraya yazmamamın sebebi de budur, tahmin etmek zor değil- yarın için de planım vardı fakat birkaç saat önce iptal oldu. sorun değil. sonra da yaparız. ama hazırladığım çantayı boşaltmam gerek.21:53
içimden şarkı söylüyorum, ne yazacağımı düşünürken aniden panomdaki etiketlerden biri düşüyor. normalde olsa umursamazdım ama bu sefer pano önemli. queen'in çizimi ve lou'yla d&r'dan çarptığımız bir ayracı da barındırıyor bu sefer. ayağa kalkıyorum.21:55
bir stormtrooper düşmüş. nerede olduğunu bulmak için komidinimin altını telefonumun ışığıyla aydınlatıyorum. fazladan raptiye yok, nerede durduğunu da hatırlamıyorum, o yüzden en üste koyuyorum. attığım fotoğraflardan birini bulup yerini kontrol ederim. sorun değil.21:56
listemdeki şeylerin çoğunu yaptım. tek başıma dışarı çıkmak... hariç. bugün çıkacağımda bir arkadaşım beni davet etti, benim işimle buluşmamızı birleştirdim ve bum! asosyallik kayboldu.
edit:
22:32
kusmuyorum. her saniye üzülmüyorum. tanımadığım insanlara gülümsemeyip teşekkür etmiyorum, evet. kötülük ve iyilik listelerimi neredeyse unuttum. sadece yapılacaklar listem var. bitmek üzere.21:57
haftanın başından beri dışarı çıktım derken, ciddiydim. pazartesi arkadaşım bizdeydi, sonra onunla çıktık. salı sabahtan sinemada ve öğlenden akşama kadar karakoldaydım. çarşamba başka arkadaşımla günümüzü beraber geçirdik. bugün deniz şortu almaya gittim ve arkadaşımla bir yere oturup bir şeyler içtik. yarın evde oturacağım, sanırım. deli ve paranoyak bir yalnıza bu kadarı fazla.21:59
artık bir şeyler yoluna girdiğinden ve düzelmeye, kendimi baştan yaratırken seçmeye çalıştığım yollar yok olup farkında olmadan yeni bir ben oluşmaya başladığından, buraya ne yazmalıyım bilemiyorum. üzgün değilim. motoruma queen bile benden çok üzüldü. yarınki programı sonra yapabiliriz. bir arkadaşımla aramı düzeltmem gerek aslında, ama ben 4, sanırım 5 kere çabaladım ve sıramın geçtiğini düşünüyorum. ama o bunu asla farketmez. gelip de bir şey yazmayacak, buluşmayı teklif etmeyecek. her neyse. zamanı gelince düzelir.22:01
şu ana kadar bana verilen hiçbir tavsiyeye kulak asmadım; queen'inki hariç. "bekle." hatırlıyor musunuz? burada da bahsetmiştim. bekledim, biraz da üzülerek bekledim ama bekledim ve şu an çoğu şey yolunda gözüküyor. yalnız değilim sanırsam, hayatımdaki insanlar sürekli değişiyor ve her "yalnız değilsin ben varım, seni seviyorum" sağ baştan hayatımdan çıkıyor ama olsun. kalıcılığını benim kalbimde sağlamış olanlarla aramız bozuk da olsa, kavga da etsek, beni yalnız da bıraksa, düzelişimizi izliyorum. düzeliriz. biziz."sen ve ben. sen benim bir parçamsın."
22:05
ve şu da var ki, sorununuzu çözmenin tek yolu sorununuzu söylemek. arkadaşınız sizi sürekli ekiyorsa veya sizinle konuşmuyorsa, muhtemelen bunun farkında değildir. benim gibi üzüntüden kendinizi mahvedeceğiniz yere gidip "bana bunu yaptığın için sana kırgınım, şöyle olduğu için kızgınım," dediğinizde bir damdan bir dama atlıyorsunuz ve hayatınız düzelmeye orada başlıyor. -mümkünse bunu hayatınızdaki en önemli insana yapın tabii- benim demeye çalıştığım, "hoşlanıosan ilk mesajı sen atttt" değil. hayatınızda bir değişiklik istiyorsanız bunu kendiniz yapmanız gerekiyor, kimse gelip "aaa sen /ne için üzgünseniz/ için mi üzgünsün ya gel bi dışarı çıkalım-gel bi konuşalım-gel bi /hayatınızın düzelmesi için ne istiyorsanız/" demeyecek. belki bekleyenleriniz var, belki de bazılarınız ilk adımı atacak ve bekleyenleriniz adım atmadıkları halde mutlu olacak. hayat böyle, olay böyle, kimse aynı değil. benim bunu anlamam üzgün, yalnız, her şeyi yanlış anlar şekilde 6 ayımı ve neler yaptığımı topluma açık bir şekilde sapık gibi anlattığım bir mobil günlüğü aldı ama umarım sizin uyanışınız daha kısa olur.22:14
gayet konsantre olmuş bir şekilde bunları yazarken koridora babam çıktı, ve ben de kardeşimin yanına gidip bir şeyler yapıp tuvalete geldim. kapı kilitli, güvendeyim.22:15
normalde -sil, normalde diye bir şey yoktur- günlük hayatımda bu kadar ciddi ve üzgün bir insan değilim, biliyor musunuz? ve evet çoğul hitap ediyorum, çünkü bir gün eskiz çok ünlü olacakmış gibi davranmayı seviyorum ve kendime güveniyorum. ve de ünlü olduğunda burayı quote (alıntı) yapıp paylaşacağım ve o zamanki bölümde de bundan bahsedeceğim, evet.ne diyorduk, dışardan çok ciddi ve soğuk biri gibi gözükmeme rağmen yakınımda olanları daima güldürürüm ve onların yanında üzülmem. gerçi kendimi bildim bileli hiç üzülmemiştim, ilk defa bu yıl oluyor böyle şeyler ama olsun. bunu nereye bağlayacağımı unuttum.
22:18
sizin uyanışınız falan dedim, güzin abla gibi davrandım ama gerçekten, sorunları çözebilirim. tanımadığım insanları böyle yaparsan bunu elde edersin, diyebilirim. yardımcı olabilirim. onlarla arkadaş olabilirim. benimle arkadaş olmak isteyeniniz var mı? farklı şehirlere ve gizli kargolara daima açığım. ve de kendimi size açarsam her zaman gülme ve ciddi tartışmalarda sonsuz mantık sözü veriyorum.22:19
anyway, tuvalette hava çok sıcak. kardeşimin yanına tekrar uğrayıp odama gideyim bari.22:25
yazıyı açıyorum, tamamını seçip kopyalıyorum, siliyorum, aşağı kaydırıp turuncu şeridi ortaya çıkarıyorum ve yapıştırıyorum. böylece hiç zorlanmadan saati görebiliyorum. kısa süre öncesine kadar sürekli yukarıyı kaydırıp bakardım. yüzyılın hilesi.22:27
aaaghhh. defalarca yazacağım sanırım, üzgün değilim. yani şuan bunu sesle yazıyorum ellerimi bile yormuyorum aaa sesle yazdım gerçekten. ios8 çıkalı bir sene olmak üzere, ben indireli bir hafta olmadı. inadım bir senede kırıldı. beğenmedim, yukarıda rehberimden isimleri her gördüğümde korkuyorum.22:28
yürürken, müzik dinlerken, otobüsteyken, anneme kahvaltı hazırlarken, odamı toplarken aklımdan eskiz yazıyorum. eskiz artık benim için kalıplaşmış bir kelime, o benim günlüğüm ve aklımdan uzun yıllar silinmeyecek. ama kendi kendime konuşur gibi aklıma yazdığım onlarca satır bunu yazmak için oturduğumda kenarlara çekilip "aman ali rıza bey biz bu bölüm çıkmayalım" diyor.iyi geceler değil. günaydın da değil. iyi günler demeyi sevmem. iyi akşamlar çok kekoca. teşekkür etmek istemiyorum. liste çok uzun.
bitiriyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiz
Literatura Faktubir kız vardı. üzgündü. asansördeydi. adımını yavaşça dışarı atıp başını kaldırdığında dışarıda yağmurun hafif hafif serpiştirdiğini gördü ve içinden bir küfür savurdu, çünkü üzerindeki tişört çok inceydi. kız ölmeliydi.