bir gün gitsen bile

107 7 1
                                    

27 kasım cuma, 2015

18:39

boğazımı çok gerekliymiş gibi temizliyorum ve müziğin sesini biraz daha açıyorum. bu pazartesiden beri duyduğum, dinlediğim ilk şarkı. bugün cuma, beyler ve bayanlar.


28 eylülden beri telefonum yok.


18:41

her neyse, yazmadığım on üç boyunca çok fazla yazılacak ve silinecek şey geçti. şu an aklımda kaç tanesi kaldı bilmiyorum ama hızlı parmaklarım bizi nereye götürürse oraya gidece


babam geldi. bi sikime gitmiyoruz.


20:04

az önce ağzıma attığım şekeri dilimle bir tur daha çeviriyorum ve sandalyemde kaykılıyorum, şeker gırtlağıma kayıyor ve hıhhhkk diye bir ses çıkarıyorum. aklıma doluşan düşüncelerden ilki "tek başıma odamda ölmek istemiyorum!" ben gösterişli, haberlere çıkacak, sadece ismimi bilen insanların dahi üzüleceği türden bir ölüm istiyorum. bu yüzden panik duygusunu kışkışlayıp ard arda yutkunuyorum ve ta-ta; buradayım. bacaklarım masamda ve kucağımda ısınmış bilgisayarım, sana bir şeyler anlatmak için sabırsızlanıyoruz.


20:07

neler değişmiş? bakalım...

ilk defa özel ders almama rağmen matematikten 75 aldım. hayatımın en düşük notu bu.

biyolojide dolu, 100'lük bir kağıt vermeme rağmen 85 almışım.

kadın doğumcu olmaya karar verdim.

korkularım geri dönüyor, sanırım.

param bitti.

artık bir kredi kartım var.

doğum günüme çok az kaldı.

yeter bu kadar.


20:09

yazılı notlarım düşmeye, düşmeye ve düşmeye devam ediyor; ilk defa bu sene çalıştığım halde. ızdırabınızı sikeyim gerçekten. eğitiminizi de, sisteminizi de, sizi de sikeyim.


okulumu da sikeyim. bu yazının girişi bununla alakadar olacaktı ama beni bilirsiniz, daldan dala atlamayı severim. ve de bir sır olarak; bire bir maymun taklidi yapabilirim.


bu okulda olmayı istemiyorum. annem de istemiyor. babam da. ablam bile istemiyor.

e o zaman sorun ne?

puanımın 480 olması ve hiçbir liseye yetmemesi. işte sorun bu. bu yüzden suçlu benim, bir soru daha fazla yapma gücü bendeydi ve ben boş işlerle uğraşmayı tercih ettim. bu yüzden buradayım.


kız okulunda.

gerçekten, bu konuda görüşlerimi ve aslında 'kız okulu'na gitmenin nasıl bir şey olduğunu belirtmeden ölmek istemiyorum.


20:12

kız okuluna gitmek hayatınızı etkilemiyor değil. kesinlikle değil ve dininize de hiçbir katkı sağlamıyor. erkekler benim saçımı başımı görmüyor diye günah konusunda bir adım önde olduğumu da düşünmüyorum. gerçekten, tek yaptıkları kendi dar zihinlerini tatmin etmek. şimdi bu okuldayız diye erkek arkadaşımız yok mu sandınız? yok tabii ama -queen hariç- kızların yüzde sekseninin erkek kankytoploşkoları var ve büyük bir kısmının gizli saklı yaptıkları için daha çok eğlendiği kanaatindeyim.


kız okulundayken, biraz boş bir ifade olacak ama her tarafınız kız. tören bittiğinde yukarı çıkarken konuşan ve gülüşen öğrenci sürüsünün arasından değil de meme ve popo denizinin içinden geçiyorsunuz bana göre. ben giydiğim kazaklar ve dikkat edişim yüzünden tahta gibi olabilirim öyle kız var ki your booty is like two planets yani. tabii bunu yargılamak için söylemedim, #bodypositive ama bizi dört yıl boyunca bunun arasında bırakıp dışarı çıktığımızda eli yüzü düzgün birini bulmamızı ve evlenmemizi bekliyorlar. oldu şekerim.


haftasonları erkek arkadaşlarıyla dışarı çıkan bir arkadaşınızı gördüğünüzde garipsiyorsunuz. her ne kadar şakaya vurulsa da, gülünse de, durumu insan bir refleks olarak garipsiyor ve bu bir içgüdü haline geliyor. birinin sevgilisi mi varmış, yakışıklı mı uzun mu kısa mı nerde okuyor; demek yerine önce "a a" diyoruz. a a, nası sevgili yapmış be? oysa ki 'dışarıdaki' okullarda her gün insanlar kaynaşıyor, konuşuyor, gülüşüyor, bazen de aşık oluyorlar işte. bu gayet normal bir durum.

belki de bu yüzden ayrılmışımdır ondan. alışkın değildim, ve o kadar garipti ki bitirdim.


kelimeler kifayetsiz, kendimi ve duygularımı ilk defa düzgünce ifade edemiyorum. anlatılacak gibi değil bu durum, gidin de görün, tarzı bir şey. ama gerçekten kız okulları psikoloji bozma yuvasıdır. dinen geliştiğimi düşünmüyorum. hiçbir aktivite yok. vals? eben artık. dans mı edeceksin? kalın tayt ve uzun tişört giymek zorundasınız kızlar. ne, şarkı mı söyleyeceksin? sözlerine bakalım, ayıp şeyler öğrenmesin çocuklar. he, ingilizce eğitiminiz o kadar iyi ki şarkıyı ilk duydukları anda sözlerini anlayıp çevirecekler amınakoduklarım.


bir zihniyet geriliği, ortam darlığı, hayat yetersizliği var. ve ben hayatımın her geçen gün boşa gittiğini, kum saatinden düşen her tanenin eridiğini düşünüyorum. ve de kadın doğumculuk.


20:27

ygs'ye gireceğim, eğer 115'i geçersem "ay benden bir bok olurmuş" diyip sayısal kasacağım, gerisi oh kadın, ooh kadın.

ama hepimiz biliyoruz ki ben tıp okumam, 150 de yapsam hukuk yazacağım. bilmiyorsan da öğrendin. seni seviyorum.


20:40

kadınlarla ilgili yazım için cesaretimi toplamıştım ki ablam geldi; bu demek oluyor ki dün aldığım eyelinerı deneyebiliriz. denedik.

güzel oldum. haha. ben ve güzel. yaşasın.

tabii bunu belgeleyecek bir telefonum yok, ama bulurum şimdi bir yolunu. cesaretimi de kaybettim oyalanırken, bir başka zamana. başka zamana, ama mutlaka.





upuzun saçları

dalgalıydı

alnındaki kahkülleri

kısaydı

kocaman gözlükleri

küçücük kalbi

kız

bir hayal kurdu

ve bitti

güzeldi


20:44

ve doğum günüm 26 mart'ta.

EskizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin