22 Haziran Pazartesi
04:10
pazartesi yazınca aklıma direkt okul geldi. okulu özlemedim, sınıfımdaki ve okulumdaki benden nefret edenler tek tek geberebilir, çok umrumdaydınız.
bi ara umrumdaydınız tabii, ayrı mesele.
okul denince aklıma bir de saçım geliyor. kazıttığım ve de... bu konu çok saçma geldi. değiştir.04:11
içimde nedenini bilmediğim bir boşluk var... iç geçiriyorum, bu sırada telefonum göğsümle beraber yukarı kalkıyor. burnumun sağ tarafı tıkanmış, yutkunuyorum.
akşamki meseleyi unuttum çoktan,
-artık üzülmüyorum anlamında, yoksa hafızam iyidir- ama kendime üzülecek tonla şey buldum ve şuan müzik dinlemek, ağlamak ve de yatağımda tortop olmaktan başka bir şey istemiyorum. ama bunun yerine ayaklarımı uzatıp çapraz şekilde üst üste koyarken parmaklarımı birbirine sürtmekten başka bir şey yapmıyorum. bir de duvar kağıdımı yırtıyorum (yatağımın yanındaki duvar kağıdında kocaman bir delik var, büyümeye devam ediyor).04:23
on dakika önce gelen babam tekrar geldi. uyudun mu, uyumadın mı? sana ne be adam, sana ne? ilk defa sabahladığım sevgilim misin, yoksa uyumamı bekleyip dalga falan geçecek arkadaşım mısın? sana ne, uyumamdam sana ne? uyuma taklidi yapıyorum, uyuyorum yani, uyandırana kadar ayağımı gıdıklayıp "NE?" diyince de "uyudun mu hemen?" demek neyin nesi? sana ne, uyusam kabahat uyumasam kabahat, daraldım.04:26
eğer şey olsaydı, ıı, isim veremem, hadi ona queen diyelim. en iyi arkadaşım olur kendisi. kendisine queen denmesine bayılır -ve de kendine sıkça queen der- o yüzden ondan bahsederken bu nicki kullanalım.eğer queen olsaydı, bu durumu ona yazsaydım, kesinlikle "BABAN TAM BİR GOALS" falan derdi. babama karşı bir fetişi var.
ondan bahsetmişken, akşamki sıkıntım geçti çünkü ona anlattım. kendi kendime üzülüp önüme geleni terslemek yerine bana sorduğunda, anlattım. tamam, her zaman anlatıyordum ama bu sefer farklıydı. gerçekten isteyerek ve bir çözüm bulacağını hissederek anlattım.
buldu da.çözüm: bekle.
bekleyeceğim, düzelene, o, bu, onlar, kim üzdüyse işte; bana geri dönene kadar. hoş bu çözüme karşı "ben o zamana kadar ps alırım ne düşüncem ya." dedim ve konu steam'e geçti ama olsun who cares canım.
buraya yazmak beni rahatlatıyor, ve de konu bulamadığım için biraz zırvalıyorum ama buraya yazdığım için üzülmeyi biraz kestim galiba. bir de, queen'in bana ilk bölümü yayınladığım gün "BU DÜNYA ÜZERİNDE BEN VARKEN ASLA YALNIZ OLAMAZSIN, SOK BUNU KULAĞINA İTTİR ORDAN BELKİ BEYNİNE GİDER BAK." demesinin de etkisi olmuş olabilir. başkaları böyle şeyler yazdığında he aynen he, aynen kezo oluyor beynimdeki cevap; çünkü eninde sonunda bir gün benden tiksineceklerini, sıkılacaklarını, beni artık komik bulmayacaklarını veya habire üzülüp durmamdan bıkacaklarını biliyorum. ama queen... üç yıldır falan tanışıyoruz ve bir kere bile kavga etmedik. -doğum günümü erken kutlamadığın için hala ben haklıyım seni dangalak- hiç kavga etmedik, ki normalde en yakınlarımla bile dayanamayıp arada laf sokarım ve geçici bir durum dahi olsa kavga olur, ama queen'le hiç olmadı. mesela telefonla konuştuğunuzda sona gelinir, görüşürüz dersiniz, o da der, sonra bekler. sizin kapatmanızı. asla biz konuştuktan sonra kapattığına şahit olmadım. eğer onun kapatmasını beklerseniz, "seni seviyorum, görüşürüz," der. daha beklerseniz, "görüşürüz, tamam mı?" der. yani önce ben kapatçam hehuu diye bir yarışa girip aniden suratınıza kapatmaz. (genel olarak annem tamam'ın ta'sında kapatıyor) en sevdiğim özelliği bu galiba, benim de en sevdiğim özellik ne garip be, seve seve bunu sevmişim yani ama bence mükemmel. üç yılın ardından temmuzda görüşme ihtimalimiz yüksek, -aynı şehirde değiliz- heyecanlı mısınız? değilsiniz, biliyorum çünkü üç beş kişi kendi aramızda okuyoruz zaten. teşekkürler yine de, görüşürsek buraya da çarşaf gibi bir fotoğraf koyup BAKIN BEN MUTLUYUM EZİKLER yazmak istiyorum.
04:42
hala uykum yok. ama şu an buluşacağımızı falan düşünerek mutlu oldum, buranın hüzün dolu olması lazımdı. gidiyorum o yüzden.
iyi geceler, günaydınlar.
seni seviyorum queen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiz
Non-Fictionbir kız vardı. üzgündü. asansördeydi. adımını yavaşça dışarı atıp başını kaldırdığında dışarıda yağmurun hafif hafif serpiştirdiğini gördü ve içinden bir küfür savurdu, çünkü üzerindeki tişört çok inceydi. kız ölmeliydi.