yalnızlık, yaratılan en yanlış şeydir. insan mantığına bakıldığında ve ihtiyaçları göz önüne alındığında,
sil.
yalnızlık, birinin başına gelebilecek en kötü şeydir.
sil.
yalnızım. yalnızlığımdan tiksiniyorum. eskiden kendimden tiksinirdim, ama bir şekilde kendimden tiksinmemeyi öğrendim ve artık nefretimi dışarı doğrultuyorum. bu iyi bir şey değil.
her gün yeni bir şeyler öğreniyorum, sinirleniyorum, korkuyorum, nefret ediyorum, tiksiniyorum.
her gün yeni bir şeyler yapıyorum, pişman olacağımı bilerek yapıyorum, pişman oluyorum, susuyorum.
ellerimde sevdiğim hiçbir şeyin kalmadığını hissediyorum, herkes tek tek çekip gidiyor, beni burada bırakıyor. kimse "sen de gelmek ister misin?" demiyor. hep ben sormak zorundayım.
sormuyorum.bir şey dendiğinde benden beklenilen tepkiyi vermiyorum, soru sormuyorum, devam etme çabasına girmiyorum, bir şey yapmıyorum.
çabalamıyorum.istediğim şeyin ne olduğunu bilmiyorum. insanların etrafımda dört dönüp sürekli bana dışarı gitmeyi, konuşmayı, bir şeyler yapmayı teklif etmesini mi istiyorum, ne istiyorum, bilmiyorum. umrumda da değil, karar veremiyorum.
arkadaşlarımı benimle bir şey yapmadıkları için suçlamıyorum. bazen çabalandığını hissediyorum, bazen... bir şey hissetmiyorum. istemiyorum.
yalnızlık,
sil.
üzülüyorum, yazmak istemiyorum. son derece basitleşmiş ve tanıdık bir fiil gibi geliyor. ama öyleyim, biliyorum. kahroluyorum.
midem sızlıyor. neden böyle oluyor bilmiyorum, yukarıda bir şeyleri hissedebiliyorum sanki. anlatamıyorum, anlatırsam kendimi acındırmış olacağımı biliyorum.
bazen rahatlıyorum, bir şeyleri anlatmaya başlıyorum, susmuyorum, sırlarımı döküyorum, yorumlar yapıyorum. sonra istediğim tepkiyi alamıyorum, yarıda kesiliyorum, nefret edildiğimi düşünmeye başlıyorum, her şeyi kesiyorum.
sürekli konuşan insanlar bana batıyor, daha birkaç ay öncesinde "neden bir yerlere gitmiyoruz?, neden evimize misafir gelmiyor?" diyen ben dün gittiğimiz iftar yemeğinden yemek yemeden kalkıyor ve eve dönüyorum.
gelen mesajlara bakıyorum, mesajı ilk ben atmış dahi olsam gelen mesaja bıkkınlıkla bakıyorum,
bu ben değilim.
buraya ne kadar süredir yazıyorsam o kadar süredir işte, bunu söyleyip duruyorum.
yalan.değiştim. kabullenemiyorum. çok konuşan, sosyal, sevecen, dışıyla içi asla bir olmayan kişiliğim defolup gitti ve beni bu yalnız, boş bakışlı, kısa cevaplar verip surat asan canlıya bırakıp gitti.
neredesin? neredesin, ne zaman döneceksin? ne zaman mutlu olacağım, bunun için ne yapmam gerek? neden olmuyor?
kendi kendime bağırıyorum. neden olmuyor?
olmuyor. bir işe yaramıyor. oturduğum koltuğa geri dönmek yerine yere çöküyorum.
yalnız olmak istemiyorum, sürekli konuşmak, olanları anlatmak, sevdiğim şeyler hakkında konuşup saçma sapan yorumlar yapmak istiyorum, bir yerlere gidip kimsenin cesaret edemediği şeyleri yapmak istiyorum, cesur olmak istiyorum. biri beni yönlendirsin, planına dahil etsin, beni lunaparka götürsün istiyorum.
yalnız kalmak istiyorum, son ses müzik çalar ve ben kendi kendime bağırırken olanları buraya yazmak istiyorum. konuşma uygulamalarını kullanmamak, dışarı sadece ihtiyacım olduğunda çıkmak, kendi kendime kalmak istiyorum.
yalnızlığı seviyorum. yalnızlıktan nefret ediyorum. seni seviyorum, senden nefret ediyorum. dediklerimi yapmanı istiyorum, sana bir şey diretecek konumda değilim demek istiyorum. yüzünü görmek istiyorum, gördüğüm tek yüzün aynadaki ben olmasını istiyorum. güzel kıyafetler ve kilo vermek istiyorum, iğrenç şekilde giyinmek ve erkek gibi olmak istiyorum. erkek olmak istiyorum, bana erkek gibisin denmesinden nefret ediyorum. bilmediğim şarkılardan nefret ediyorum, bilmediğim şarkıları dinliyorum. aşık olmak istiyorum, bir şey hissetmemek istiyorum. seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum. haykırmak istiyorum, sadece kendim bilmek istiyorum. beni sev istiyorum, sevmeye layık değilim, git onu sev demek istiyorum. seni seviyorum. senden nefret ediyorum. geri dön istiyorum, asla gelme istiyorum. özlüyorum, ama istemiyorum. seni seviyorum. senden nefret ediyorum.
ikiye bölünüyorum. ve beni birleştirecek çubuğun hangisi olduğunu bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiz
Non-Fictionbir kız vardı. üzgündü. asansördeydi. adımını yavaşça dışarı atıp başını kaldırdığında dışarıda yağmurun hafif hafif serpiştirdiğini gördü ve içinden bir küfür savurdu, çünkü üzerindeki tişört çok inceydi. kız ölmeliydi.