28 Ağustos Cuma
20:10
yediğin içtiğin senin olsun, sensiz yaşayamam deyip nasıl gebermediğini anlat.20:11
anlatayım tabii. anlatmayı severim.20:12
bana hiç söylenmemiş bir cümle. benim "ya biri bana bunu derse?" diye düşünüp ne diyeceğimi planladığım cümle. bana hiç söylenmedi, benzeri bile; sanırım ben kimseye ben sensiz yaşayamam demedim.sensiz yaşayamam cümlesi bazı insanlar için doğru olabilir; genel olarak yanlış bir düşünce ve bir yalandır. ((insanları yargılama. herkes farklı düşünebilir. kesin konuşmak yerine iki farklı seçenek sun veyahut açık fikirli olduğunu belirt.
CHECK! ✓)) kimsesiz yaşayamayacağımı düşünmüyorum. bunu nereden biliyorum? hayatımdaki herkesin listesini en sevdiğimden azalana doğru aklımda listeliyorum ve sırayla "o olmasaydı ne yapardım?" düşüncesiyle beraber senaryoları yazıyorum.
listenin başlarında çok üzülüyorum. bazen kahroluyorum, bazen son senaryoyu "umalım ki olmasın." diye bitiyorum. bazılarında eksiklik hissetmiyorum. bazıları yeni insanları istememe sebep oluyor. bazılarında gerçekten üzülüyorum. ama nefes almaya devam ettiğimi de görüyorum.hiçbirinde ölmüyorum. hayat vardır ve akıcıdır, senin için durmayacak olan bir trenden nasıl inebilirsin ki?
20:18
bazen bu yalnızlığı kafama çok taktığımı düşünüyorum. hedeflerimin daha büyük, daha olgun olması gerektiğini düşünüyorum. bunun için planlar hazırlıyorum, hukuk kazanmak, üniversitede mi kalacağım, kendi ofisimi mi şirketimi mi kuracağım; karar verene kadar master yapmak, para para para.bunlar için önümde koca üç yıl var ve üç yılımı planlamazsam bunlar gerçekleşmeyecek. her günü ve her saati, başarabilirsem her dakikayı planlamalıyım ve asıl amaç daima bu; ama uzak. epey uzak. ve ben sabırsızım.
20:21
aslında yalnızlığı kafama o kadar takmıyorum. o üzgün halimden dalga geçerek bahsedebiliyorum. kafama takmıyorum; gerçekten. ama dışarıda tüm günü arkadaşlarımla -evet, çoğullar- geçirdikten sonra eve geldiğimde yüzümün düşmesini engelleyemiyorum. evde bir şeyler var ve bundan nefret ediyorum. garip. evler güçlüdür, ahs effect.arkadaşlarım demişken, her kelimeyi yazarken bunu hangi arkadaşlarımın okuyacağını da düşünüyorum. okumalarını istemiyorum, burada dışarıdaki karakterimden farklı olduğumu biliyorum. ama okumalarını ve öğrenmelerini de istiyorum. "siz benim çok iyi olduğunu düşünürken ben bu durumdaydım işte!" demek istiyorum. ama bunu diyecek arkadaşım yok ki. zaten yakınlarım az çok haberdar. uzakların da bunu okuyacağını sanmıyorum. okusa da; uzağız zaten yani benim durumumdan ona ne ki. ama bu kitabın bir gün arkadaş edinmeme yardım edeceğini biliyorum. edecek, biliyorum. birisi yazım hatamı düzeltmek için dahi olsa bana yazacak ve ne kadar çok ortak yönümüz olduğunu farkedip en yakın arkadaşlar olacağız, beni çok sevecek ve bunu bana hatırlatmayı unutmayacak, beni sevecek ve her gün benimle konuşacak, farklı şehirlerde olduğumuz için hayal kurmamız daha kolay olacak. beni sevecek. her şeyden haberdar olacak ve üzüntümü yok edecek. anlayışlı olacak. ben duygusal ve ciddi bir şekilde şiir mısraları ve şarkı sözleri yazarken bana eşlik edecek, sonra da beni düzeltecek. seni bekliyorum. bunu çocuklarıma okutacağım güne kadar bekleyeceğim.
ya da sevgili mi olsak ya? güzelim yani. beşşüz yedi... şaka. güldüm. şaka.
6 Kasım Cuma Editi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiz
Non-Fictionbir kız vardı. üzgündü. asansördeydi. adımını yavaşça dışarı atıp başını kaldırdığında dışarıda yağmurun hafif hafif serpiştirdiğini gördü ve içinden bir küfür savurdu, çünkü üzerindeki tişört çok inceydi. kız ölmeliydi.