25 Temmuz Cumartesi
14:51
"buna ne yazacağımı bilerek başlıyorum. nasıl başlanır bilmiyorum, diyerek laf kalabalığı yapmayacağım."14:52
sabah uyandım. ekmek almaya gittim. uykum vardı, motordan neredeyse düşüyordum. dönerken yere bu kadar yakınlaştığımı hiç hatırlamıyorum.i sold my soul to a three-piece, and he told me i was holy. he's got me down on both knees, but it's the devil that's tryna hold me down, hold me down.
14:54
kargomu aldım. buraya yazmak için kargomun gelmesini bekliyordum. kargom geldi. gereğinden erken, olması gerekenden fazla geç.yukarı çıkıyorum. asansöre binmeyi unutuyorum, beş katı çıkıyorum ve nefes nefeseyim. anahtar bende. paketi şortumun beline sıkıştırıp hızla açıyorum ve kendimi banyoya kilitliyorum.
odama gidemem. biri girebilir. güvendeyim, kapı kilitli.
güvendeyim.14:56
paketi sakince açıyorum, açmam gerekenden bir santim yamuk yırtılıyor, nefesim yavaşça düzene giriyor. zarfı görüyorum, çıkarıyorum. onun da yırttığı yerden sakince açıyorum ve içindekilere bakmadan yere boşaltıyorum. gözlerim büyüyor. ağlamak istiyorum, ağlanacak bir şey değil. sakinleş, yeminimi hatırlıyorum. kağıtları üst üste koyuyorum, bantlı iki paketi ve kahveyi ayırıyorum. artık düzenliler. bakabilirim.kağıtları önüme çekiyorum.
14:58
şiiri okuyorum. maildeki halinden değişiklikler var... yoksa bunlar aynı değil mi? umrumda değil, diğeri hayatımda okuduğum en güzel şiirdi ve bu direkt onun yerini alıyor. şiir bitiyor, sonundaki çizime bakarken istemsizce gülümsüyorum. bana yazdığı küçük notları okuyorum. paketin birini büyük bir dikkatle açıyorum, üzerine "İNSAN GİBİ AÇ, ÖNEMLİ, SAKIN YIRTMA" yazmış. dikkatle açmaya çalışırken gözüme o kadar yakınlaştırıyorum ki bandın birini aniden açtığımda elim gözüme giriyor. gülüyorum. diğer bandın açılış yerini bulmaya çalışıyorum. HER ŞEYİ BANTLAMIŞ. buluyorum, içinden bir kalem düşüyor. ben ona kağıtları yazdığım kalemi göndermiştim. tabii annesi bulur da parmak izim ve el yazımdan beni tespit eder diye asıl yazıyı bilgisayardan ve ingilizce yazdım. paranoyak değilim.bana her şeyi yazdığı kalemi göndermiş. günlüğünü, defterini, şiirlerini. bittikçe mürekkep doldurduğu kalemi.
im a wanderess, im a one night stand. don't belong to no city, don't belong to no man. im the violence in the pouring rain. im a hurricane.
15:03
duraksıyorum, bacağımı koltuğa uzatıyorum. çalan şarkıyı dinliyorum. gözlerimi kapatıyorum. hayatımın en çalkantılı gününü anlatmaya devam edebilirim.15:04
biri banyonun kapısını açmaya çalışıyor. "çıkıyorum!" diye sesleniyorum. "elimde ıslak bezler var," diyor annem. yani içeri girecek. burayı toplamam gerek. hepsini üst üste koyup havlu dolabına dikkatlice koyuyorum ve kapıyı açıyorum. lütfen yeni bez alma. lütfen. dolaba dokunma. lütfen.15:05
bezleri bana veriyor. küvete atıyorum.
"çıkmayacak mısın?"
"çok sıcak... üzerimi ıslatacağım biraz."
üzerimde sadece bir büstiyer var. ışıkta bile parlayan bir su yeşili rengine sahip. annem üzerime bakıyor. bir şey demiyor. gidiyor.
dolaba yürüyorum.
"balkonu da yıkasan da ben.."
"yıkarım. üzerime bir atlet giyeyim, beklesen olur mu? olur. bekle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiz
Non-Fictionbir kız vardı. üzgündü. asansördeydi. adımını yavaşça dışarı atıp başını kaldırdığında dışarıda yağmurun hafif hafif serpiştirdiğini gördü ve içinden bir küfür savurdu, çünkü üzerindeki tişört çok inceydi. kız ölmeliydi.