28 Haziran Pazar
23:47
ben geldim. biraz bekleyin, pazartesi olsun. geleceğim.23:55
yapacak önemli bir şeyim de yok gerçi, bekleyemedim daha fazla.23:56
bugün sabah sekizde uyandım. yaz tatili ve en önemlisi de ramazan başladığından beri en erken on ikide uyandığımı göz önüne alırsak, bu muazzam bir şeydi. sekizde uyandım, elimi yüzümü yıkadım, sonra yatağıma geri döndüm ve breaking bad'de kaldığım bölümü açtım.
gerisini hatırlamıyorum.23:58
gözlerimi tekrar bilinçli bir şekilde açtığımda saat tam 14:14tü ve babam saat üç oldu, diye bağırıyordu. babama göre eğer içinde bulunduğunuz saat dilimini bir dakika bile geçtiyse (12:01 gibi) artık diğer saate yaklaşmışsınızdır. (saat 13 olmuştur yani.)29 Haziran Pazartesi
00:00
ehe, saati yakaladım. sekizden ikiyi on dört geçeye kadar ne yaptığımı hatırlamıyorum, ama breaking bad'in o bölümünü izlemişim, tekrar açtığımda tanıdık geldi. ama izlediğimi hatırlamıyorum. bir ara babamla dışarı çıkmakla ilgili konuştuk, onu biraz hatırlıyorum ama tekrar yatağımda olduğuma göre çıkmamışız.00:01
şu an yatağımda yatmış, jelibon yiyorum. ağzıma yüzük şeklinde olanı atıp ayağımın üzerindeki pikeyi itiyorum ve yüzüğü dilime takıyorum. hani şu haribo starmix olandan, onda oluyor ya yüzük şeklinde olan.
aslında starmix'ten de nefret ediyorum, ama tek seçeneğim oydu. ben diş ve şeftali şeklinde olanları, bir de üzerinde bir kuş var hani, jelibonlar biraz mat, her yerde bulunmaz... en çok onu seviyorum.00:04
jelibon yememem lazım, midemi altüst ediyor. şimdiden başım ağrımaya başladı. dozunu kaçırmayı bırak, daha on tane yememişimdir. ama jelibon yemeyi severim. o yüzden devam ediyorum. ama dışı şeker kaplı olanları daha çok severim.00:05
başımı hafifçe ovuşturup bugün başka ne yaptığımı hatırlamaya çalışıyorum. bu sırada jelibon yemeye devam ediyorum tabii. sabah uyandığımda gelen mesaj varsa -yüzde doksan olmuyor- onları kontrol ettikten sonra snapstorylere bakarım. arkadaşlarımın arkadaşlarımla, ya da arkadaşlarımın arkadaşlarıyla olan snaplerini izliyorum ve telefona boş boş bakıyorum. her neyse, diyip yataktan kalkıyorum. ps oynayacağım.00:07
öğlen storyleri izledikten sonra, oynadım. geçemediğim bir bölüme gelince kapattım, zaten babam eve gelmek üzereydi. ve de oyunlarda bir bölümü geçemediğimde eğer sonra gelip tekrar denersem o bölümü geçeceğime inanırım ve genelde öyle olur. akşam, yani az önce tekrar oynadım ve o bölümü geçtim, sonraki görevde öldüm. o sırada belim ağrımaya başlayınca oyundan çıkıp ps store'a girdim. giremedim, tabii, güncelleme gerektiriyordu.00:09
güncellemeyi yapmadan önce, güncelleme sırasında sisteminizi kapatmayın, kapatırsanız tekrar açamayabilirsiniz yazıyordu. tamam deyip güncellemeyi başlattım ve televizyona bakmadan oynadığım oyunun gameplay'ini izlemeye başladım. onu izlerken bir anda kapı çaldı. babam gelmişti, siktir, şimdi ne yapacaktım? televizyona baktım, sinyal yok diyordu. ps sekmesinden çıkıp hdmi'a, yani televizyona getirdim ve televizyonu kapatıp salondan çıktım. yani şu an ps sistemim çökmüş olabilir, aldığım ilk gün bozmuş olabilirim. iyi halt yedim.00:11
burayı arkadaşım olmayışından ve sonsuz yalnızlığımdan ötürü yazmaya başladığımı biliyorum. ama artık eski halime geri döndüm sayılır, umursamıyorum. benim mesajlarıma veya snaplerime cevap vermeyip başkalarıyla her gün buluşma imkanını nereden buluyorsa bulan arkadaşlarımı boş veriyorum, annemi, babamı, her daim beni tehdit edip duran ablamı boş veriyorum, hatta şuan aldığım şeyi ilk günden bozmuş olabileceğimi bile boş veriyorum. umrumda değil, ağzıma bir jelibon daha atıyorum. yüzüğü tekrar dilime geçiriyorum. bitiyor. bu sonuncusuydu.00:15
elim karıncalandı. biraz ara vermem gerek.00:18
yatağımda sola dönüyorum, yastığımdan benim kokum burnuma doluyor. benim yakınımda olan herkes en bir kere "sen ne kokuyorsun? çok güzel." demiştir. yumuşatıcı kokuyorum, parfüm kullanmayı da sevmiyorum. şehirdışından gelip de sadece bir gün benimle olan arkadaşım bile "kendine özel bir kokun var, çok güzel kokuyorsun." demişti.hoş, onunla da arkadaş değiliz artık.
00:20
dizi izlemekten sıkılmadım, ama izlemem gereken filmler var. kafamdan bir liste oluşturuyorum. bugün başlayacağım, hem brba de ertelenir ve hızlı bitmemiş olur. güzel plan. safariyi açıyorum.00:23
film tam iki saat on saniye. karnımın ağrısını unutturacağını düşünerek izlemeye karar veriyorum. jelibon yediğime ve karnımın üst kısmı ağrımaya başladığına göre, reflüm geçerken bana bir selam vermeye hazırlanıyor demektir. ramazanda kusamam ve kendimi kasarım... demek ki eğer istanbul'a gidersek oraya gittiğimizde deli gibi hasta olacağım. harika. queen'in ve.... şeyin... nick arıyorum...00:25
pleithov... durun yahu. bulamıyorum.00:27
queen'in ve A'in yanında kusmak ve gözlerimin altındaki mor halkalarla karşılarına çıkıp onlara ilk bakışımın soluk yüzümün ve kısık gözlerimin arasından olması için sabırsızlanıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiz
Non-Fictionbir kız vardı. üzgündü. asansördeydi. adımını yavaşça dışarı atıp başını kaldırdığında dışarıda yağmurun hafif hafif serpiştirdiğini gördü ve içinden bir küfür savurdu, çünkü üzerindeki tişört çok inceydi. kız ölmeliydi.