31 ekim cumartesi
20:44
bakın az önce tumblrdaydım.
yok, ben çok elitim, tumblr kızıyım oluum'dan dolayı değil. blog işlerine bulaştım. dileyenlere, daha çok başlamadım ama;
skywulkeria.blogspot.com
skywulkeria.tumblr.com
az önce bir post reblogladım. bir yazı.
blog mu açmalıydım, yoksa tumblr mı? blogum ilerlerse para kazanırım ve bana ait olur. tumblr blogum ilerlerse sadece bir miktar ün kazanmış olurum. yok mu bunun bir bileni?
iç geçiriyorum.
20:49
odam hala aynı, aynam, koltuğum, yatağım, raflarımın yeri. aynı.
rafımda artık sabahattin ali'ler, orhan pamuk'lar, hitabet ansiklopedileri, enflasyon değerlendirmeleri, insan hakları ve hukuk kitapları var. babamın kaşesini taşıyan bu eski sarı sayfalı kitapları seviyorum.
kendimi seviyorum. yazmayı seviyorum. birilerinin bunu okuduğu düşüncesini seviyorum. yazıyorum.
20:51
gün geçtikçe kız daha da güçleniyor gibime geliyor. ona bu gücü veren benim aslında, istediğim an geri alabilirim. ah, sanırım alamam... bu. "ya ben sigara içerim ne olacak, canım istediğinde bırakırım bağımlı değilim ki!" demek gibi. sigarayı daha dün, önceki gün, ve önceki gün içmeme rağmen ondan önceki ay içmemiştim. bağımlı değilim. ama benzetme doğru.
benim derdim maddiyatla değil.
para? kendime neredeyse para harcamıyorum. çok aç olduğum halde param yokmuş gibi davranıp küçük bir bk elmalı turtası yiyorum. kendime para harcamayı sevmiyorum. ama arkadaşımsanız size milyonlar sarf edebilirim. siz arkadaşımsınız.
kız diyordum. kız artık kendi başına yaşıyor. eskiden canım isteyince onu hapsedebiliyordum, ama şimdi canı isteyince çıkıyor ve o lanet çenesini kapamıyor. annemse psikoloğa yüz lira vermek yerine o parayla kendime neler alabileceğimi söylüyor. bana parayı veriyorlar. para.
kendime bir şey almıyorum.
en son kendime lavinia adlı //özdemir asaf// aşk şiirleri kitabını aldım. sadece on aylığına benim, temmuzda o da gidecek. o sayılır mı?
20:57
bir post reblogladım. beni tumblrda biraz daha gezmeye iten, ilk defa okuduğum bir alıntıyı barındıran, sevdiğimi daha da sevmemi sağlayan bir post!
bacak bacak üstüne atıyorum, bu sırada sandalyem biraz kayıyor. kardeşim koridorda "otobüs tayo" şarkısını söylüyor ve benim de eşlik etmem için aralarda duraksıyor. bu sıralar bana bağımlıymışçasına yaşıyor, benden başka kimseyle uyumuyor, odamdan başka hiçbir yere gitmeyi kabul etmiyor, fırsat bulduğu her an omzuma, göğsüme, üstüme yatıyor. onu kırmamak için eşlik ediyorum, çünkü bu sabah dün o uyusun diye dokuz buçukta uyuyakaldığımdan ona çok bağırdım. boynumu kıtlatmaya çalışıyorum, hiçbir zaman olmadığı gibi bu sefer de olmuyor ve ben de ellerimi kıtlatıyorum. ve de lafı uzatıyorum; çünkü iki ay kadar önce queen bu kısımları sevdiğini ve sanki yanımdaymış gibi hissettiğini söylemişti. tekrar böyle hissetmesi için hayatımdan yıllar verebilirim, lakin sadece bir şeyler karalamaya çalışmakla yetinmek zorunda bırakılıyorum.
21:02
kimseye diğerlerinden fazla değer vermeyin. çünkü bir arkadaşınızı, ya da birkaçını, diğerlerinden yücelttiğinizde ve onların gözünde o kadar yüce olmadığınızı gördüğünüzde yıkılıyorsunuz.
gerçekten sıkıldım. ay yeter ayol! diyip bu şehirden gitmek istiyorum. kimsenin bir şey anlatmayıp da ben içime atıyorum ayakları çekmesi beni daraltıyor. anlatsaydınız yardımcı olabilirdim. benim sertifikam ve türkiye derecem var. anlıyor musunuz? birkaç gün görüşmediğim arkadaşlarımın ben yokken evrim geçirmesi. ortamdaki tek konuşan olmak. saçma sapan sorular sorarak konuşmayı devam ettirmek. daraldım. ben kafamda yaşamıyor muyum sanıyorsunuz? kız hiç susmuyor, defolup gitmiyor, bunu biliyor musunuz?
benim anlatmak için çırpındığım gecelerde, siz yoktunuz.
içine atan biri varsa o da benim. buraya ne yazıyorsam parmaklarım yazıyor, kız kontrolü elden bırakıyor yazmaya başlayınca; anca o zaman sözümü dinleyip bir köşeye çekiliyor.
beni siz öldürdünüz. sizi seviyorum. ama beni dinlemediniz, beni görmediniz, ben daima abartan taş kalpli oldum. benim kalbim taştan değil, kömürden. ve o kadar çok eziliyor, o kadar çok ıslanıyor ki gözyaşlarımla, bir elmasa dönüşecek.
ama siz bunu asla göremeyeceksiniz. çünkü kontrol kıza geçtiğinde, o hepinizi def etmeyi bilecek. elmas sadece benim olacak; evet, kendime bir şey alacağım. ve bu da elmas olacak.
21:06
bir post reblogladım."Ben dünyadan ziyade, kafamın içinde yaşayan bir insanım."— Sabahattin Ali
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiz
Não Ficçãobir kız vardı. üzgündü. asansördeydi. adımını yavaşça dışarı atıp başını kaldırdığında dışarıda yağmurun hafif hafif serpiştirdiğini gördü ve içinden bir küfür savurdu, çünkü üzerindeki tişört çok inceydi. kız ölmeliydi.