19 Haziran Cuma
01:50
üzüldüğüm bir gün daha. üzülüyor muyum, kendime yalan mı söylüyorum derim hep, ama şimdi gerçekten üzülüyorum. yalnızlığıma.
ağlayamıyorum. gözlerim dolamıyor, içim acıyor. yanıyor her bir hücrem, ağlayamıyorum. diğerlerinin rahatlamak olarak tanımladığı şeyi yapamıyorum, yeteneksizliğim yüzünden. belki de yalnız olmamın sebebi budur; sonsuz yeteneksizliğim. sevmekten, önemsemekten, elimde tutmaktan acizim.arkaplanda tanımadığım bir şarkıcının bilmediğim bir şarkısı çalıyor, yabancılık hissi her tarafımı sarıyor. odam, yastığım, üzerimdeki bol, bosbol lakers forması, yanımdaki oturulunca yere gömüldüğü için puf denemeyen, bir şeyin üzerine konulamadığı için kırlent denemeyen, küp şeklinde biraz büyük, yumuşak şey, hepsi yabancı gelmeye başlıyor. ve kalbimin acısı artıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiz
Non-Fictionbir kız vardı. üzgündü. asansördeydi. adımını yavaşça dışarı atıp başını kaldırdığında dışarıda yağmurun hafif hafif serpiştirdiğini gördü ve içinden bir küfür savurdu, çünkü üzerindeki tişört çok inceydi. kız ölmeliydi.