20 Haziran Cumartesi
22:03
saat geç değil. yazıyorum, çünkü yazmayı planlamıştım bugün için ve şimdi boşum.üzgün değilim. sinirliyim. brba izledim, orospu skyler.
breaking bad harika bir dizi, bu arada. orospu skyler hariç. walter'ın da iki sezon boyu yakalanmaması dikkatimi çekmemesine rağmen senaristlerin zamanlamasını ve yazdıkları senaryoyu harika buluyorum. orospu skyler hariç.
jesse, yazık, kız arkadaşı öldü. kız çirkindi; yani sadece gözleri güzeldi ama saçlarını sürekli kulağının arkasına atma gibi bir huyu vardı ve bir kızın yapabileceği en nefret ettiğim şey budur. saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırıp önde bir tutam bırakmak.jesse neden o kadar üzüldü, gelecek sezon bunalıma giriyormuş yani kız kendi kaşındı da gitti, hem seni sevmiyordu ki, paran ve babasından kurtulmak için yanındaydı, beni duymuyorsun ve dizi bitti ama jesse... üzülme knk. gerçi üzüldü artık.
merak edenler için, -kimse etmedi- üç günde iki sezon bitirdim. güzel dizi. üçüncü sezona başlamak üzereyken çok sinirlenip buraya yazmaya geldim. orospu skyler.
boşanacaklar, ama beşinci sezon promolarında fotoğrafını gördüm, demek ki hep var. boşanacaklarsa ne halt yemeye hala oynuyor çok merak ediyorum, o yüzden izlemeye gidiyorum.21 Haziran Pazar
23:08
dün gittikten sonra dönmemişim. ayh.
normalde brba hakkında daha da yazardım fakat üzüldüm.. ve de sinirlendim.23:39
neden üzüldüğümü buraya yazsam anlayabilmek için hayatımda bir altı aydır falan bulunmuş olmanız gerekiyor, o yüzden sadece şu var ki... neden sözünüzde durmuyorsunuz? ya da, bunu okuyan canım insanlara sormayacağım bunu. neden insanlar, sözlerinde durmuyor? böyle yapacağız dedik, demedik mi? neden dediğini yapmadın, neden sözünde durmadın? hayır bu benim derdim de değil, ama...
yine olayın en sonunda dışlanan ben oldum, belki de olmadım, büyütüyorum, kendin ettin kendin buldun derdin muhtemelen bunu okusan, ama bu beni yalnız bıraktığın gerçeğini değiştirmiyor.wifi'm çekmiyor. evinki değil, benimki. bunu yazarken hafifçe sırıttım, bu olayı kendime de hatırlatmak hoşuma gidiyor.
yine böyle bir olay olduğunda ve benden nefret edildiğinde, o'nunla konuşuyorduk. "benden nefret ediyorlar! benden neden bu kadar nefret ediyorlar?!" diye nefes nefese bağırıyordum. -ağlıyordum yazmak yakışık almaz- o da diğerleri gibi "dur, yapma böyle, off ne diyim sana" gibi saçma şeyler söylemedi. duraksadı ve dedi ki,
"ben seni hepsinin yerine severim."23:46
bu cümle devamlı aklımda yankılanır. ben, seni hepsinin yerine severim. çok fazla okumayın, saçma gelmeye başlıyor. bir kere okuyup vay be, diyin ya da kaşlarınızı kaldırıp geçin.
benimse bu cümleye cevabım, burnumu çekip "sevmezsin," demek oldu. sevmezsin. yapmazsın. herkesin yerine, o kadar çok beni sevmek ha?
"severim. hepsinin yerine de severim. biliyorum, arada gidip geliyorum..
-burada ikimiz de gülüyoruz, çünkü sürekli küsüp/barışma döngüsü içindeyiz ve kimse bunu durdurmak için bir şey yapmıyor-
..ama her wifi her zaman çekmez, değil mi?"
her wifi her zaman çekmez. istemsizce gülmeme sebep oluyor. yani... böyle bir cümle olabilir mi? her wifi her zaman çekmez.23:50
iç geçiriyorum. ağladığım ve acınası bir durumda olduğum zaman bana söylenen cümlelerin doğruluğu tartışılır, çünkü muhtemelen o sümüklü çenemi kapamam ve onun da canını sıkmayı bırakmam için söylenmiş cümlelerdir. ve de o telefon konuşmasını kendime hatırlatıp durmanın bir yararı yok. olmayacak da.23:53
yazının başında sinirli ve üzgündüm, hatırladınız mı? ama sadece o'nun söylediği bir cümleden bahsettim ve istemsizce güldüğümü yazdım. sinirlendiğim olayı unuttum, şimdi aklımda yaşadığımız, güldüğümüz, üzüldüğümüz ve dertleştiğimiz tüm olaylar kol geziyor.ve de wifi bir diş bile çekmiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiz
Non-Fictionbir kız vardı. üzgündü. asansördeydi. adımını yavaşça dışarı atıp başını kaldırdığında dışarıda yağmurun hafif hafif serpiştirdiğini gördü ve içinden bir küfür savurdu, çünkü üzerindeki tişört çok inceydi. kız ölmeliydi.