Merdüm-i Zenfira
5.Bölüm
Veda
Geçirdiğimiz bir günün sonunu böyle tahmin etmemiştim ama iyi ki böyle olmuştu. Evet bir öğretmenim ama onu taşıyacak gücüm yoktu.
Ben kıyafetimi değiştirdikten sonra yola koyulup otogara gidiyorduk. Zana başını bana yaslamıştı. Gelinliği bir çuvala koyup yola çıktığımızda beri benden ayrılmıyordu. Onu sıkıya tutarken Kürşat "Sizin bavulunuz nerede?"dedi. Planı yarım yamalak yapamazdım.
Dünden otogara getirip emanet edip düğüne geçmiştik. Çünkü niyetimiz direkt Şırnak'ğa geçmekti. Üstümdekileri de otogarda değiştireceğim. İç çekip "Otogara emaneten bıraktık"dedim. Her şey iyiydi ama bu durumları hesap etmemiştik.
Otogarın başı göründüğünde yerimde kıpırdanıp Zana'ya döndüm. Minik kızın yazmasından başını okşarken durmayıp kendime çekip öptüm. İnşallah daha güzel hayatı olur.
Yanağını tutup "Zana"dedim. Duygusallığım baş göstermiş halde yutkundum ve "Bak bunların hepsi senin hayatın içindi. Annen seni bana emanet etti ama sen şu adama kefilsin...yine de her ne olursa olsun numaramız sende var, sadece ara beni olur mu? Her yerde gideceğin kapım var sadece araman yeter"dedim. Onu ikna etmek ve diğerlerine ihtiyacı olmadığını göstermek istesem de Zana sadece başını salladı ve kollarını bana sarıp "Sağol abla çok sağol. Alparslan abi bana iyi bakacak ama bir şey olursa bana kart verdin ya...kaçar yanına gelirim"dedi. Evet...ona ailemin bana verdiği bütün parayı verdim.
Kocaman gülümseyerek başını öptüm ve "Aferim sana. Şimdi biz gidiyoruz ama en yakın zamanda bizi ara olur mu? İyi olduğunu duymak isterim"dedim. O boncuk masum gözleri ile gülerken son kez bakıp ön tarafa döndüm. Kürşat etrafı kolaçan edip "Ağam siz görünmeyin ben hanımları bırakıp geleyim"dediğinde öndeki ne olduğu belli olmayan Alparslan başını salladı.
Kahveler dikip aynasına gittiğinde dikkatle bana baktı. Ona sadece başımı sallayıp teşekkür mahiyetinde tebessüm ederken çapraz bir sırıtışı gözümüze soka soka aynada gösterdi. O an yan tarafımda eridiğine yemin edeceğim Melike kıpırdanıyordu.
Kahveleri indirip tam karşıya baktı ve "Cesaretinizden dolayı teşekkür ederim fakat bir daha karşımıza çıkmayın...zira sabrım dayanmaz"dedi. Acaba kimin sabrı sınandı! Göz devirip nefes verdim ve yandaki kapıyı açıp "Peşinizden gelmeyeceğine söz veriyorum! Yüzünüzü şeytan görsün!"deyip güldüm ve ufak ufak laf atarak çıktım. Ayaklarım zemine bastığınde üstümdekiler aklıma geldi. Oturup bunu konuşamam bir gün adresini Zana'dan öğrenip gönderirim.
Kapıyı kapatıp Zana'ya el salladım. O sırada aracın içerisinde bana bakan minik kıza gülümsediğim de yanıma gelen Melike de el sallayıp saate baktı. Telaşla kolumu tutup "Hadi çıkalım artık bak zaten karanlık ortalık adamlar gelmeden gidelim"dedi. Doğru bir de ağalarla uğraşıyoruz.
Bana bol olan kabanı bedenime sarıp araca son kez bakıp arkamı döndüm. Emanetçiye doğru gidiyorduk. Kıyafetlerle zorla yürüyerek ilerlediğimizde emanet ettiğimiz kabine geldim ve bavullara baktım. İki bavul ve bir çanta kenarda duruyordu.
"Sağol abi!"deyip bavulu alırken bize bakan orta yaşlı, bol sakallı dayı eliyle karşıyı gösterip "Bacı hayde otobüs kalkacak"dediğinde başımı sallayıp arkaya baktığımda hızla çantamı da sırtıma geçirdim. İçerisinde telefon, cüzdan her şey vardı.
Ne olur ne olmaz diye bırakmıştım. En azından yakalanırsam ailemi bulamasınlar diye kanıtları burada bırakmıştım....
Çantama asılıp bavulu da elime alıp kabinden çıktım. Şu halimle evsiz gibi duruyordum. Fakat tarz da duruyordum. İlk defa böyle sokağa çıkmıştım. Sırıtarak bakarken yürümeye başlamıştım. Elim belimde bavulların yerleştirilmesini beklerken Melike kolumu dürtüp "Hala gitmemişler. Sanırım otobüsün kalkmasını bekliyorlar"dediğin de başımı yana çevirmiştim.
Siyah aracın içerisinde duran kahvelere bakarken ince ince çıkmış sakalıyla oynuyordu. Ne garip bir adam. Ağzıma tükürdü şimdi de araca binene kadar bekliyor. Gerçekten çok ilginç...acaba sadece ağa mı yoksa psikolojisini bozan başka durumlarda var mı?
İç çekip önüme döndüm ve boğazımı temizleyip dururken Melike sırıtarak el salladı ve "Ama çok hoş birisi. Azelya gerçekten böyle biri hayatımda olsun isterdim. Başkası olsa giderdi ama bekliyor. Hele sen giyin diye o aracın camını kapatması...gerçekten onun sevdiği kadın kimse çok şanslı"dedi. Evet bu hoşuna gider çünkü en başında yaptıklarını görmedin.
Başımı iki yana sallayıp söylediklerini kulaklarımda atar gibi yürümeye başladım. Otobüsün giriş yapısına gelip adımımı attığımda istemsizce gözlerim siyah araca gitmişti. Bizi izliyordu. Kahveler bizi dikkatle izlerken son bir teşekkür bakışı atıp "Ah Melike onlar bize fazla insanlar. Bu adam, bu adam gibilerin gömleği bize büyük gelir...bizim gibiler bunlarla yapamaz"dedim ve başımı çevirip karşıya baktım. Hadi bismillah.
.
.
.
(Şırnak)Ya bu ne biçim uyumadır ya! Melike bir sağa bir sola kayıyordu. Görende kendi yatağında boylu boyunca yatıyor sanır.
"Melike kalk geldik!" Üzerimdeki o kolları atmaya çalışırken daha da yapışan Melike ağzını şapırdattı.
Allah'ım sabır! Ya ben sinirli, agrasif, böylesi şeylere gelemeyen biriyim kurban olayım sal beni! Tekrar kolunu atarken otobüs durmuştu. Bu kez kollarını bırakıp "Melike ben senin uyku arkadaşın mıyım? Ya ben kuzenimin çocuğuna uyku akradaşı alırdım. Ah kalk valla seni bırakırım"dedim.
Muavin elindeki eşyalarla arada gezerken birden durdu. Gözleri açılmış halde bana baktığında üzerimde olan kol ve bacakları sanki görmüyor gibi sırıtarak "Kardeşim...hep böyle uyur..."dedim. O çaresiz sırıtışım!
Daha fazla durmayıp kollarını üzerimden attım ve hızla ayaklandım ve kalkmamla kafamı tavana vurdum. Ahh kafam kırıldı! Ahh Melike asıl senin kafanı kıracağım! Ahh kafam ya kafam!
Sinirden yerimden çıktım ve üstte duran çantamı allıyordum. O sırada gözlerini ovalayan Melike esneyerek "Geldik mi?"dedi. He geldik ama sen hala gidiyorsun? Sessizce dururken o da ayaklanmıştı. Benim aksime sakin sakin ayaklandı ve gayet normal bir biçimde çıktı.
Ağlamak istiyorum.
Çantamı sırtıma takıp otobüsten aşağıya inmeye başlamıştım. O sırada gözlerim kağıthanede gezmeye başladı. Normal işte bilet alınan yer gibi duruyor. Evet bilet alınan yer gibi.
Havası kapalıydı. Başımı kaldırıp derince nefes aldım. Ahh hava gerçekten çok güzeldi. Gülümseyip ellerimi cebime koyacakken elim düştü. Evet elim düştü. Eğilip elime baktığımda üstümdeki kabanı gördüm. Doğru ya onun el kısmı benim dizlerime değiyor. Ahh şaka gibi.
Gülerek ellerimi çantama getirdim. Bir günde yaşanan şu şeylere bak. Hiç tanımadığım birinin kıyafetinş giyiyorum ve şu an daha yeni tanıdığım biriyle koyun koyuna başka bir şehire geldim. Allah'ım mucizelerinden sual olunmaz ama bu çok farklı bir deneyimdi.
Kendi ayaklarım üzerinde duracağım derken işi fazla kaçırıp bir kaç evlat bile edindim.
Sırıtıp arkamı döndüğüm de muavinle bavul kavgası eden Melike galip gelerek bavulu aldı ve "Çekil şuradan! Ezmiş güzel bavulu ya!"diye saydırıyordu. Daha hiç bir şey görmemiş Mersin gülüne sırıtıp "Melike sen arkadaşlarınla mı kalacaksın?"dedim. Benden daha şanslı çünkü iki arkadaşı ilçede görev yapıyormuş. Onlarla kalacaktı ve otobüsle okula gelip gidecekti.
Yanıma gelip eşarbını arkaya attı ve "Evet. Bir tanesi 3 ay sonra gidecekmiş o sebeple o gidene kadar birlikte idare edeceğiz"dedi. Ne güzel en azından tanıdıkların olacak. Başımı sallayıp derince nefes verdim ve "Ne güzel. Bana da okuldan arkadaşın arkadaşının tanıdığı birisi ev ayarladı. Of nasıl güvendim bilmiyorum ama öğretmen evi yok diye güvenmek zorunda kaldım. Şimdi de yurt dışında ve ulaşamıyorum. Ev sahibi beş ay kadar yokmuş idareten kal dedi. Ya Melike babam rahat edeyim diye 5 ay kirayı önden verdi...."dediğim de kaşları havalanan kızla daha da korktum. Ah ah içim hiç rahat değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☀️Merdüm-i Zenfira
SpiritualGarip bir dünya döngüsündeyim. Ey hayal bana neler sunduğunu bilmem ama sunduğun her neyse enfes bir lezzeti var