☀️ Merdüm-i Zenfira ☀️
"Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar." (Nisâ Sûresi 142)
19.Bölüm
Devan
Mutfakta Dilruba, ben ve Melike oturuyorduk. Aradan iki saat geçmişti. İçerdeki kadınlara ve erkeklere yemekler konmuş, çaylar, tatlılar, meyveler ikram edilmişti. Bildiğiniz herkesi oyalama taktiği uygulanıyordu. Etrafta insanlar azalmış ve düğün sonuna doğru sadece o ağalar kalmıştı. Aklım Alparslan da öylece oturuyordum.
Dilruba bizle iyi anlaşmıştı. Mutfakta öğrencilerimin anneleri,komşularım ile sohbet ediyordum. En yaramazın annesi evde bile aynı deyip yakınırken Dilruba da konuya dahil oluyordu. Hoş sohbeti, böyle polyanna hali vardı. Mutfakta oturup o boncuk ve parlak gözlerini bana çevirip "Zana'dan önce mi vardın? Yoksa sonradan mı gelişti?"dedi. Sabahtan beri sorular soruyordu. Kız tatlı ve sevimli olmasa anası gönderdi diyeceğim.
Melike kıza dönüp "Yaa saçın gerçek rengi mi? Bal köpüğü değil mi?"deyip kızın saçını tutup bakarken güldüm. Allah'ım sen yardımcıları ol. Saatlerdir ortada yoklardı.
"Buyurun bu da tatlımız"diyen kadın önümüze gülümseyerek tatlı bıraktığında mutfakta içeriye bir kaç kişi girmişti. Gülümseyip "Teşekkür ederim çok güzel görünüyor siz mi yaptınız?"dedim. Dışardan alınmış gibi duruyordu. Yardımcı kadın başını sallayıp bir şey diyecekken az önce mutfağa giren kızlardan biri "Bizim buralarda öyle hazıra konmak yoktur...emek verirsin"dedi.
Başımı kaldırıp baktığımda o sarı kızı gördüm. Alparslan ile oynamıştı. Hatta Alparslan onu dımdızlak pistte bırakıp yanıma gelmişti. Kim acaba?
Dilruba gülümseyerek başını salladı ve "Devan. inan bana yengemde baya iyi yemekler yapıyor. Abim tam önündeydi, kilo almış görmedin mi?"dedi. İşte o an canım görümcem diye ağzını yüzünü okşayasım geldi. Devan bu muydu? Hımm...
Kız sadece başını sallayıp "Baktım, gördüm...açıkçası üzüldüm"deyip gülümseyerek karşımızda durmayıp sandalyeyi çekip masaya oturdu. Yanındaki iki kızda bir şeyler atıştırıyordu. Arkamızda ise çalışan kadınlar vardı. Pür dikkat bize bakıyor, dinliyorlardı. Yarına köyde çıkacak dedikodu konusu şimdiden belliydi.
Melike kollarını birbirine bağlayıp arkasına yaslandı ve bir bacağını kaldırıp diğer bacağının üstüne atıp(o kızdan daha üstün ve küçümseyici durarak)"Neden üzülüyorsun ki? Sanki oyun oynarken ortada öylece kalmış!"diye lank diye kızın suratına lafı attı.
Gülmemek ve hatta kahkaha atmamak için üstün çaba harcarken Devan yüzündeki o sinsi gülüşü bırakmayarak "Alparslan gibi bir ağaya eş oluyorsun ve basit, dümdüz nişan yapılıyor...neden? Utanılacak bir şey mi var?"deyip gözlerini ağır ağır bana çevirdi. Her şeyin farkındaydılar. Alparslan ve Zana için yaptıkları düğünde bile dünya alem katılmıştı. Fakat onun söylediği şey başka bir şeydi.
Ben de gülümseyip ağzımı açtığımda birden sandalyesini itip ayağa kalkan Melike "Gökmen!"dedi. Gökmen mi? Geldiler mi? Hızla camdan dışarıya baktığımda Alparslan, Gökmen, bir kaç kişi daha vardı. Hareretle bir şeyler konuşuyorlardı.
Alparslan çok öfkeli görünüyordu. Bütün yüz hattı gerilmiş diğerlerine bağırıyordu. Saçları dağılmış halde dururken gözlerini kapayıp burun kemerini sıkıyordu. Annesinin şakaklarında durandamsr onun altında belirmişti. Neler oluyor acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☀️Merdüm-i Zenfira
SpiritualGarip bir dünya döngüsündeyim. Ey hayal bana neler sunduğunu bilmem ama sunduğun her neyse enfes bir lezzeti var