🚨29.Merdüm-i Zenfira, Gidiş

486 49 5
                                    

☀️ Merdüm-i Zenfira ☀️

Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde sizi sıkıntıya sokacak hususlarda soru sormayın. Kur’an indirilirken bunları sorarsanız, size cevabı açıklanıverir. Halbuki Allah onlardan sizi muaf tutmuştur. Allah çok bağışlayandır ve cezalandırmakta hiç acele etmeyendir.

29.Bölüm

Gidiş

Ecele faydası olan nedir?

Sormak değildi niyetim ama artık fazlasıyla dengem şaşmıştı. Ufacık bir korku, hafif bir tereddüt ve belirsizliğe sürükleyen kocaman bir yol vardı.

Sessiz ve uğultulu bahçenin ortasında koşuşturan çocukları izliyordu mahmur gözlerim. Bugünde yorgundum. Ama çocuklar değil...düşünceler, zihnimin bulanıklığı yoruyordu.

Karşıda bana el sallayarak gelen Sema elindekileri gösterdi. Ahh şükürler olsun bugün tatlı günüydü. Suratımda gülümseme ile ellerimi açtığımda bir çırpıda gelmişti.

Resmen kokusu buram buram geliyor. Sırıtıp "Bugün mutlu olmam gerek veee teşekkür ederim"dedim kocaman öpücükler atarak. Paketi açıp içerisinden bir tane tatlıyı alıp ağzıma attığımda tereyağı resmen eriyordu. Allah'ım!!! Ben de eriyorum sanki!

Çiğnedikçe gözümde kalpler çıkarken Sema da bir tane alıp "Sabah sabah mideni ağrıtacaksın"dedi. Şu an tek derdim mutlu olmak. Bu da tatlıyla oluyor.

Gülümseyerek "Sema beni mutlu eden şey tatlı ve şu an sadece tatlı yiyip şeker komasına giresim var"dedim. Aslında sonsuz şeker koması olabilir...belki kimse üzülmezdi.

Tuhaftı. Hiç olmamış gibi geçiyordu. Sanki hiç Alparslan olmamış gibiydi.

Adının bile olduğu yerde tıkanıo kalırken sanki olmamış gibi kalmak ne zor. Oysa adını söylerken korkardım, mutlu olurdum, sevinirdim....bir şey olurdu ama şu an koca bir boşluk oluyor. Bir ovanın ortasında açılmış obruk gibi bomboştu.

"Azelya"

Duyduğum sesle başımı çevirdiğimde Sema bana bakıyordu. Elimde kalan tatlı dilimi ile dilim tutulmuş halde bakarken birden bana peçete uzatıp "Şu dalıp gidişlerine ne yapacağız bilmiyorum...oysa onca zaman geçti hâlâ o gözlerin....onun yolunu bekler gibi dalıp gidiyor"dedi.

Sema dönmesini ne kadar çok isterdim biliyor musun? Her geçen gün yıpranmaktansa suratıma suratıma bağırmasını, bana kızmasını, kükremesini isterdim. Beni rezil etmesine bile katlanırım ama...ama bu sessiz vedasına dayanamıyorum!

Gözlerime biriken su ile başımı kaldırdığında sırtıma değen el yavaş yavaş sıvazlıyordu. İç çekip kalkmak istesem de takatim kalmamıştı. Ne kalkacak gücüm ne de düşünecek mecalim vardı. Tatlı sert değen rüzgar ile yanaklarımın ıslaklığıyka üşümeye başlamıştım.

"Azelya, artık yapma bunu kendine...ne o eski neşen ne de eski cıvıltın kaldı"dedi. Neden mutlu olayım? Ben bunu hak ediyor muyum? Yorulmuşluk, kırılmışlık, bıkmışlık vardı omuzlarımda. Zaman su gibi akıp geçiyordu. Bu şehirde geçen aylar, mevsimler bana sadece teselli oluyordu. Çünkü zaman geçtikçe yaptığım şeyin üstü örtülecek gibiydi ama...ama çevre unutuyordu. Bana sorsanız dün gibi aklımdaydı. Bana gelen "Alparslan göreve gitti ve...evi satılığa çıkardı" haberi olmuştu. Ah lanet olsun ki ben kendimce haklıydım çünkü ben korkmuştum, sevmemişti, beni istememişti. Bütün hikayeler böyle başlıyordu. Onu zorlamak değildi niyetim ama...ama istediğim gibi istemedi.

☀️Merdüm-i Zenfira Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin