🚨16.Medüm-i Zenfira, Korkuyorum

663 56 13
                                    

️ Merdüm-i Zenfira ☀️

16.Bölüm

Korkuyorum

Sonra Âdem, Rabbinden öğrendiği sözlerle Allah’a yalvardı, tevbe etti, Allah da tevbesini kabul buyurdu. Doğrusu O, tevbeleri çok kabul eden, nihâyetsiz merhamet sahibi olandır.

"Alparslan"

Kısılmış sesimle adını zikrederken o kahveler gitmiş yerini siyahlar almıştı. Bana bakan gözleri öfkenin en uç halindeydi. Şimdi ondan korkuyordum. Gözlerim biran olsun ayrılmazken o derince nefes alıp yan tarafa döndü.

"Ulan hırbo! Sen Alparslan Ağa'nın nişanlısına göz mü diktin? Şimdi seni kim elimden alacak?"

Karşıya baktığımda Celal Ağa, Zahmer Ağa ve Şehnaz hanım kapıda şoka girmiş halde bakıyordu. Ölmeyi dilemiştim. Ağlayan gözlerimden yaşlar inci gibi düşerken birden  Alparslan elini uzatıp kolumda duran eli sıkıca kavrayıp açtığında elindeki boğumlar beyazlaşmıştı. Kırmak istercesine tuttuğu adamın elini bastırmıştı. O an kulağıma gelen kırılma sesiyle ellerimi kulağıma koydum. Hayır Alparslan hayır!

Alparslan hayır nolur yapma! Lütfen yapma!

Hıçkırıklar içerisinde ağlıyordum. Ellerim kulaklarımda duruyor hatta kaçmak istiyordum. Fakat adım atacak mecalim yoktu. Kendimi kaybetmiş halde ağlarken birden Alparslan o eli bırakıp adamın yakasında tuttuğunda birden yumruğunu suratına indirmişti.

Her vurduğunda kulağıma dolan acı dolu inleme sesi beni çığırdan çıkarıyordu. Yardım edin adam ölecek ne olur yardım edin! Kendimi kaybetmiş halde delirmiş gibi ağlarken Alparslan durmayıp bir yumruğu yüzüne indirdiği anda adamın yüzünde çıkan kırılma sesi ile acı dolu ağlayışı bütün bahçeyi ayaklandırdı.

Yüreğim sıkışmış nefes dahi alamazken Alparslan elini kaldırdığında hıçkırıklar içerisinde geriye doğru adım attım ve "Alparslan ne olur dur! Alparslan dur!"diyordum ama krize girmiştim. Bedenim titriyor ve görmek istemediğim akdar kan bahçenin çimenlerine süzülüyordu.

Ellerim kulaklarımda onları duymak istemiyorcasına sıkı sıkı bastırıyordum ki Alparslan elini kaldırıp hışmıyla yumruğunu sıktığında daha fazla duramayıp boğazım yırtılırcasına "Alparslan dur!"diye bağırdım. Nefesim yetmemişcesine ve tükenmişcesine bağırdığımda buğulu gözlerim ona bakıyordu. Eli havada soluk soluğa o adama bakıyordu. Asla bitmemiş, tükenmemiş hırsı bir hırıltı gibi boğazında çıkarken kendimi duvara doğru yaklaştırdım.

Nefessiz kalmıştım. Buğulu gözler ardında kendimi saklayarak "Alparslan korkuyorum"diyebildim. Gerisi gelmeyen bir sürü cümle ve kararan gözlerimdi.
.
.
.
.

"Sus....aslında olay....öğretmen geldiğinde....abisi"

Hissettiğim acı ile karanlık dünyamdan uyanmıştım. Sızlayan gözlerim, ağrıyan bileğim ve çatlayan başım ile gelen yarım yamalak konuşma sesleri, davul zurna sesleri ile derince nefes aldım.

Ben neredeyim?

Gözlerimi yavaşça açtığımda abajurle aydınlanan bir yatak odası, odanın kapısı açık ve iki kadın vardı. Bunlarda kim?

Elimi başıma koyup ovaladığımda birden dışarıda Melike'nin sesi gelmeye başlamıştı. İşte o an beynime hücum eden görüntüler, vücudumu ele geçiren korku dolu hislerle yerimde sıçradım. Alparslan...o...o adam...bana ne oldu?

☀️Merdüm-i Zenfira Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin