Neva Altun
Sabah uyandığımda başımda keskin bir ağrı vardı. Gözlerim aralanmak istemiyor, vücudum ise yatağa gömülmek istiyordu. Her ne kadar akşama kadar uyumak istesem de bugün işlerim vardı ve artık kalkmam gerekiyordu. Dün gece çok fazla içtiğim için kendime kızarken yataktan kalktım ve telefonumu elime aldım. Bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti.
-Artık kaçınılmaz sona çok yakınsın Vanaç.
Mesajı okuduktan sonra sertçe yutkundum, biri Taralan'ı hatta beni bile biliyordu. Taralan şu an insanlığın kullandığı teknolojiden daha yüksek teknolojiye sahip olan ve devletleri yok etmeyi amaçlayan çok gizli bir örgüttü ve örgütün varlığını sayılı kişiler biliyordu.
Aslında yaptıklarımızdan dolayı Taralan'ın varlığı anlaşılabilirdi, kendimizi gösterecek birkaç hamle yapmıştık ama Vanaç'ı tahmin etmeleri imkansızdı. Vanaç'ı sadece örgüt üyeleri ve onların varisleri bilirken Vanaç'ın kimliğini sadece masada oturan üyeler biliyordu.
Vanaç örgütün başıydı ve Taralan'ın en yüksek koltuğuydu, son söz her zaman herkese emir verebilen ama kimseden emir almayan Vanaç'a aitti. Örgütün en yüksek ikinci koltuğu olan Vanert bile Vanaç'ın kararlarını sorgulayamaz ve karşı çıkamazdı, örgütteki diğer yedi koltuk sadece Vanaç'a bağlıydı.
Aklıma hemen masada oturan kişiler geldi. İçlerinde beni seven sevmeyen üyeler vardı ama bu kişiler beni tehdit edecek kadar aptal değildi. Eğer masadan biri beni tehdit ederse cezası tüm soyunun infaz edilmesiydi ve masadaki kimse bunu göze alamazdı, masadaki herkesin kaybedecek bir şeyi vardı.
Annesi, babası, kardeşi, sevgilisi... Hepsinin kaybetmekten korktuğu biri vardı ve sırf onları kaybetmemek için beni tehdit etmeye kalkmazlardı ama dışarıya bilgi vermeleri de yasaktı, hem içerden bir sızıntı olsaydı Vanert bana bilgi verirdi. Vanert beni hiç çekemezdi ama bunun nelere sebep olacağının farkındaydı, eğer biz hazır olmadan fark edilirsek ve teknolojimiz başka örgütlerin eline geçerse bu herkes için kötü sonuçlar doğururdu.
Mesajı kimin attığını ve amacının ne olduğunu öğrenmeliydim ama konuyu Taralan'a taşıyamazdım, eğer konuyu masaya taşırsam üyelere kafamdaki planları anlatmam gerekirdi ve bu da haine yardımcı olmam demekti. Bu konuda Taralan'dan olmayan ama işlerimi kurcalamayan birine ihtiyacım vardı ve biraz düşününce aklıma gelen ilk isim Koral oldu, hemen telefonumu geri açtım ve Koral'ı aradım.
Koral ile Vanaç olmadan önce tanışmıştım ve maalesef ondan da Vanaç olduğumu saklamak zorunda kaldım, Taralan masasında oturmayan kimseye kimliği söyleyemezdim ve buna en yakın arkadaşlarım da dahildi. Koral ondan bir şeyler sakladığımı anlıyor ama kurcalamayıp bana saygı duyuyordu, bu yüzden ne zaman başım sıkışsa ondan yardım alabileceğimi biliyorum.
"Alo Koral, nasılsın?"
"Lafa nasılsın diye başladığına göre bir şey isteyeceksin ama kabalık olmasın diye konuya pat diye girmiyorsun. Söyle bakalım derdin ne?"
"Beni bu kadar iyi tanıman beni korkutuyor, her yaptığın analiz nasıl doğru olabilir?" Evet gerçekten de Koral çok iyi bir analizci ve bu beni korkutuyor, her an Vanaç olduğumu çözebilir ve bu yüzden onunla konuşurken kelimelerimi iyi seçmeliyim.
"Evet senden bir şey isteyeceğim, bu sabah telefonuma bilinmeyen bir numaradan mesaj geldi. Mesajı yollayan kişinin kim olduğunu bulabilir misin?"
"Tabii ki ama bana birkaç saat süre vermen lazım."
"Tamam, yarına kadar senden haber bekliyor olucam. Şimdiden çok teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VANAÇ VE VANERT
Mystery / ThrillerDevletleri yok etmek için kurulan gizli bir örgütün başı olan Vanaç masasındaki haini bulmak için türlü oyunlar oynar ve oklar masadaki en güçlü ikinci kişi olan Vanert'i işaret eder. Vanaç haini doğru bulmak zorundadır çünkü hain kabul edilen kiş...