Neva
Başımda inanılmaz bir ağrı vardı, karnımın ve bacaklarımın acısına eklenen baş ağrım yüzünden kendimi berbat hissediyor ve bir an önce iyileşmek istiyordum. Kenan denen o pislikten kurtulmuştum ama yaptıkları hâlâ beni etkiliyordu, keşke onu hemen öldürmek yerine acı çekmesi için bir süre daha yaşatsaydım. O ölüp kurtulmuştu ama ben acı çekiyordum, bu hiç adil değildi.
Bulunduğum sıcak yere iyice sokulduğum sırada bir elin beni kendine çektiğini hissettim ve şaşkınlıkla gözlerimi açtım, birinin kolları arasındaydım. Acaba dün gece neler olmuştu, en son zihnimi susturmak ve acılarımı hissetmemek için kulübe bir şeyler içmeye gittiğimi hatırlıyordum. Gece sarhoş olmuş olmalıydım, acaba sarhoşken biriyle birlikte mi olmuştum? Bu adam kimdi ya da daha önemli bir soru, ben bu adama Vanaç olduğumu söylemiş miydim?
Gerçi birine Vanaç olduğumu söylesem yanımda durur muydu bilmiyorum ama her ihtimale karşı bu adamı öldürmeliyim, Gazel'den sonra örgütün açığa çıkmasına neden olan ikinci kişi olamam. Eğer bu adam Vanaç olduğumu biliyorsa ve ben onun gitmesine izin verirsem bu yaptığım örgütün sonu olur, bu riski göze alamam.
Muhtemelen dün gece tanışıp birlikte olduğum adamdan yavaşça uzaklaşmaya çalıştım ama sırtıma bastırıp başımı boynuna gömmesiyle bunun o kadar kolay olmayacağını anladım, adamın kokusu bana bir yerden tanıdık geliyordu ama tam çıkaramıyordum. Belki de dün gece birlikte olduğum için öyle geliyordu, ya da beraber uyuduğumuz için kokusu zihnimde yer bulmuştu. Nedeni önemli değildi, kimliğimin ortaya çıkmaması için her türlü ölecekti. Koltuğum sallantıdayken bir de bununla uğraşamazdım, adamı öldürüp gömmek en kısa yoldu.
Sakladığım bıçağıma uzanmak için yavaşça geri çekildiğimde dün gece nasıl bir tiple beraber olduğumu merak ettiğim için adamın yüzüne baktım ve karşımdaki kişiyi görür görmez şoka uğradım.
"Vanert!"
Ellerimle gözlerimi ovuşturdum ve tekrardan baktım, yanlış görmüyordum. Karşımda gerçekten Vanert vardı, akşam kaç kilo yürek yediyse benimle uyuyacak kadar kendine güvenmişti. Bir insanda hiç mi akıl olmazdı, az sonra ona bir bıçak saplamayacağımın garantisini kimse veremezdi ve o bunu bilerek benimle uyumaya cesaret etmişti.
Şaşkınlıkla Vanert dediğimde uyanmış olacak ki yavaşça gözlerini aralayıp bana baktı, yüzümü gördüğünde o da benim gibi birkaç saniye donakaldı.
"Neva!" Vanert bir süre etrafını inceledikten sonra şaşkınlığını üzerinden attı ve bana döndü.
"Günaydın." Yüzüme gelen saçları bir eliyle kulağımın arkasına sıkıştırırken konuşmaya devam etti.
"Erkencisin, ben akşama kadar uyanmazsın sanıyordum." Vanert'in elini ittirdim ve şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışarak konuşmaya başladım.
"Çek elini, sana bana dokunabileceğini kim söyledi?" Aramıza biraz mesafe koyacağım sırada Vanert beni kendine çekti ve birkaç saniye önce ittirdiğim elini yanağıma koyup okşamaya başladı.
"Gece hiç öyle demiyordun; bu gece zihnimi sustur Vanert, sert bir gece geçirmek istiyorum Vanert, birbirimize nefretimizi başka yollarla gösterelim Vanert falan diyordun." Çüşş, ufak at da civcivler yesin.
"Saçmalama."
"İnanmazsan inanma, ben olanı söylüyorum." Yanağımdaki elini tekrardan ittirdim.
"Bana dokunmadığını ikimiz de biliyoruz, boş imalar yapıp beni sinirlendirmeye çalışma." Normalde onun beni birlikte olmadığımız konusunda ikna etmesi gerekmiyor muydu, neden rolleri değiştik?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VANAÇ VE VANERT
Mystery / ThrillerDevletleri yok etmek için kurulan gizli bir örgütün başı olan Vanaç masasındaki haini bulmak için türlü oyunlar oynar ve oklar masadaki en güçlü ikinci kişi olan Vanert'i işaret eder. Vanaç haini doğru bulmak zorundadır çünkü hain kabul edilen kiş...