39. BÖLÜM: SABAH ATIŞMASI

17 2 1
                                    


Neva

Uykumun en güzel yerindeyken telefonumun çalması ile gözlerimi yavaşça araladım, yine kim arıyordu sabah sabah? Hangi düşmanımın bedduası tutmuştu da birileri sürekli uykumu bölüyordu?

Elimi komidine uzattım ve uykudan gözlerimi açamadığım için kimin aradığına bakmadan aramayı yanıtlayıp hoparlöre aldım, içimden önemli bir nedenle kaldırılmış olmak için dua ettim ama telefondan gelen sesle boş yere uyandığımı anladım.

"Uyan bakalım uykucu, bugün sen de benim gibi uykusuz gezeceksin."

"Ender."

"Hmm, söyle."

"Aklın varsa en kısa zamanda kendine bir uçak bileti al ve ülkeyi terk et, yoksa seni bulduğum yerde öldürücem." Gece Kenan'ın adamı yerine Vanert'i vurmalıymışım, kurşun yanlış bedene girmiş.

"Ben ölsem arkamdan ağlarsın, sonuçta benim gibi düşman her yerde bulunmuyor." Son kısma kesinlikle katılıyorum, senden başka uykularımı bölen düşmanım yok.

"Ender fena kaşınıyorsun, RAHAT BIRAK LAN BENİ!"

"Bağırma, sesin evin dışından duyulmuyor olabilir ama telefondan gayet iyi duyuluyor." Ne? Evin, dışından, ev, benim evim, benim evimin dışından... Ne! Vanert benim evimin önünde mi?

Gözlerim fal taşı gibi açıldı ve hemen yataktan kalkıp ön cepheyi gören bir odaya geçip camdan baktım, Vanert gerçekten de kapının önündeydi. Ben buna kaç demiştim, evimin önünde ne işi vardı?

Vanert'i aşağıda gördükten sonra hızla aşağıya indim ve ayağıma bir çift terlik giyip evin kapısını açarak dışarı çıktım, elimdeki telefonu kapattım ve Vanert'in üzerine yürüdüm.

"Senin ne işin var burada, ben sana kaç demedim mi?" Vanert sinirle ona doğru yürürken ceketini çıkardı ve ona yaklaştığımda kollarını arkama uzatıp ceketi omuzlarıma bıraktı, daha sonra beni bir kenara çekti ve etrafta kimse var mı diye kontrol ettikten sonra gözlerimin içine baktı.

"Sakin ol şampiyon, anladık tamam sinirlisin." Gözlerimi kapattım ve sinirle nefesimi verdim, beyefendi yüzünden dışarı pijamamla çıkmıştım. Çok şükür ki etrafta kimse yoktu, tamam çıplak değildim ama giyinik de sayılmazdım.

Gözlerimi açıp etrafı bir kez de ben kontrol ettim ve kimsenin olmadığına ikna olunca bakışlarımı bu sefer Vanert'e kaydırdım, bir yandan hesap sorarken diğer yandan da gözlerinin yanlış bir yerlere kayıp kaymadığını kontrol etmeye başladım.

"Senin evimin önünde ne işin var, derdin ne?"

"Kafamda bazı soru işaretleri var, cevap almak için geldim." Anlaşılan dart okunu nasıl bildiğimi merak ediyordu, sırf bunun için insanın uykusu bölünür mü?

"Sana istediğin cevapları vereceğimi nerden çıkardın?"

Vanert güldü ve bakışları biraz aşağıya kaydı, başta gözlerinin yanlış yerlere baktığını sandım ama onun baktığı yere bakınca telefonuna baktığını anladım. Vanert telefonunu yüzümün hizasına getirdi ve dudaklarını araladı.

"Ben de cevap alana kadar her gün seni erkenden uyandırırım, sen de benim gibi uykusuzluktan kafayı yersin." Vanert'i tişörtünün yakasından tuttum ve kendime çektim.

"Hele bir dene Vanert, sadece uykunu değil aklını da alırım senden." Vanert'in yakasını sertçe bıraktım ve ceketi çıkarmak için davrandım, Vanert hemen ceketi çıkarmamı engelledi ve eliyle ceketin önünü kapattı.

VANAÇ VE VANERTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin