[00] Prologue

456 33 7
                                    

"Prens kocam? Seni Vadi'ye getiren nedir? Yoksa sonunda çocuğunla buluşmaya mı geldin?" Prenses Rhae Royce kocasına alayla sordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Prens kocam? Seni Vadi'ye getiren nedir? Yoksa sonunda çocuğunla buluşmaya mı geldin?" Prenses Rhae Royce kocasına alayla sordu. Ondan sadece boş ve inançsız bir bakış kazansa da işittikleri saniye saniye kaşlarını çatmasına neden oldu.

Daemon Targaryen çocuğu olduğunu bilmiyordu.

Bebeğin 8 aydan fazla bir süredir rahminde olduğunu bile haberi yoktu.

"Endişelenme, o sadece bir ay yaşında. Belki onunla şimdi tanışırsan, birkaç yıl içinde kim olduğunu anlayacaktır." Adamın kızına çaba sarf etmeyeceğini bilerek cevap verir. "Ya da belki de abin sonunda senden bıkmıştır. Küçük bir kız için seni kenara atmıştır."

Daemon Targaryan hala hiçbir şey söylemiyor ve bunun yerine oturduğu ata doğru ilerliyordu. Hem at hem de binici, güvensizliğini göstermek için geri adımlar attı.

"Şimdi ne yapacaksın? Çocuğunu mu öldüreceksin? Yoksa..." Prenses Rhae'nin sözleri, planını anladığında boğazına takılı kaldı.

Onu öldürecekti.

Endişeyle tam yayını tutmaya giderken, atı targaryen'le iş birliği yapmışcasına yükselir ve bedenini sertçe yere fırlatır. Büyük hayvan kadının üzerine düşer ve düşen beden kafasına aldığı ağır darbeyle hareket edemez. Daemon, sonunda ayağa kalkmayı ve kaçmayı başaran atı görmezden gelerek ona yaklaşır. Acıyla mücadele eden karısına bakar.

Kocası kırık koluna basarken boğazından acıyla bir çığlık kaçar. Gözlerinden yaşlar damlarken aslında hissettiği asıl acı bir daha kızını göremeyecek olmasıdır.

Güzel kızı şu anda beşiğinde mışıl mışıl uyuyordu. Prenses Rhae, tek çocuğunu soğuk bir dünyada, daha da soğuk bir babayla bırakıyordu. Katilinin kızını orada barındırmayacağını biliyordu. Bir Targaryen'in evi vadi olamazdı.

Yani küçük kızı için tek yer, kendisi gibi bir Targaryan prensesinin olması gereken yerdi.

Kraliyet kalesi.

"O, en sol kulede..." adam uzaklaşmaya başlarken kadın hırıldıyor "belki onun sayesinde taş kalbinin yerini bulabilirsin ve..."

Ama sözleri ruhuyla birlikte öldü. Cümlesini asla bitiremedi ve kızının büyüdüğünü asla göremedi.

━━━❃━━━

Daemon, şaşkınlık ve bilinmezlik içinde kalenin son basamağına tırmandı. Bir bebeğin isyanı barındıran ağlayışı kulaklarına doldu.

Kimse çocuğu sakinleştirecek kadar yakında değildi. Gerçekten onun çocuğu olsaydı, günün her saatinde ona bakılmasını isterdi. Burası bir Targaryen bebeğine uygun bir yer değildi, bu yüzden zihni onun kendi çocuğu olduğunu reddetti.

Ama kapıyı açtığı saniyelerde bunun tam tersini hissedebiliyordu. Targaryen'lere has güç ve aura odanın her köşesine yayılmıştı. Üstelik sadece bir bebekti. Ve çocuğun onun olmadığına dair her şüphe, onu gördüğünde anda ortadan kayboldu. Şok edici derecede açıktı. Annesinden tamamen zıt beyaz soluk teni, hafifçe uzamış gümüş beyaz saçları ve Daemon'u andıran mavi gözleri arasındaki menekşe parıltıları oradaydı. O saf bir Targaryen'di. Buraya gelip bebeği kendisi görmemiş olsa bile, büyük olasılıkla yine de öğrenirdi.

𝐃𝐑𝐀𝐆𝐎𝐍𝐁𝐎𝐑𝐍 || aegon targaryenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin